mahir ünsal eriş'in 2015'te ilk basımı yapılmış ve iletişim yayınlarından çıkan ilk romanı. daha önce yazdığı iki öykü kitabını da okumuştum. çok güzellerdi. bu roman da fikrimce çok başarılı.
roman, kahramandan kahramana geçiş yaparken peşi sıra türkiye'nin yakın tarihini de sürüklüyor. ya da türkiyenin yakın tarihini sırtlamış, karakterler elden ele oynuyor. aldığım notlar; kore savaşı, solcular ve sağcılar ile 70'ler. darbe, 80'ler ve mahallerlerden apartmanlara taşınan, kitaplardan da korkan halkımızın evleri doldurmak için bulduğu yeni kaynak: ansiklopediler dönemi. toplumsal çöküş- müteahhitsel yükseliş dönemi. ardından dershaneler furyası. deprem. doğudan göç. taşı toprağı altın istanbul'un felaketi, ki bunu çok güzel tanımlamış; ''sanki o yokken birileri kamyon kamyon insanı getirip istanbul'un kaldırımlarına döküp gitmişti.''
ayrıca başka romanlara da göndermeler dikkatimi çekti.
bir filiz vardı veya
yeni şehirde bir öğle vakti ile başlayan cümleler, ansızın
turgut ve selim'i görmek, selim'in tam da oğuz atay'ın betimlediği gibi biraz fazlaca duygulu ve hassas karakteri insana eski bir tanıdıkla karşılaşmış hissi veriyor. 99 depremini betimlediği gece mutsuz kadın
tournierin
veda yemeğini okuyor ve ''gerçekte bizde eksik olan, birlikte oturacağımız sözcüklerden yapılmış bir evdi.'' diyen bu kitap sanıyorum o gece sabaha karşı yok olan bütün evlere gönderme...
bir kaç alıntı;
''solcular
yoku
yok denecek kadar az'a çoğaltmayı iyi biliyorlardı.
''...üstelik dantel tarihti. kadın, danteli işlerken hayat da devam ettiği için, yapıp bitirlmiş her şeyde kendi kişisel tarihini biriktirirdi.''
güzel roman. okunur, sevilir.