dört katil bir masum aynı odada
Next (2) - Last Page (5)

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

yaşadığınız mahallede, mahallenin 5 genci, daha önce kavga ettikleri bir kişiyi öldürmeye karar veriyorlar ve bir plan yapıyorlar. planı yapıp adamı öldürmek için yola çıktıklarında içlerinden biri adamı öldürmekten vazgeçiyor. diğer dört genç planladıkları gibi gidip adamı öldürüyor. polis, yapmış olduğu araştırmada cinayetin 4 kişi tarafından işlendiğini belirliyor, ama bu dört kişinin planı yapan beş kişilik kadrodan hangileri olduğunu tespit edemiyor. beş kişinin herbiri cinayeti kendisinin işlemediğini iddia ediyor. şimdi durum şu: ortada bir cinayet, 4 tane katil, 5 tane şüpheli var. bu şüpheliler arasından masum olan bir kişinin kim olduğunu bilemiyoruz. böyle bir durumda cinayeti 5 kişi işlemiş gibi davranıp masum olan bir kişiyi de cezalandırmalı mıyız yoksa cinayete karışmamış o bir kişiyi tespit edemediğimiz için 5 kişiyi de suçsuz mu kabul etmeliyiz? böyle bir davada siz karar vermek zorunda olan bir hakim olsaydınız nasıl karar verirdiniz?

edit: başlık altına yazılan entry'lerin çoğunda suçluların nasıl ortaya çıkartılabileceğine ilişkin kafa yorulmuş. çapraz sorguya alırmış, günevlik kamerasıymış falan filan. tamam hepiniz çok zekisiniz de sizden istenen suçluyu nasıl ortaya çıkaracağınız değil. soruda asıl sorulmak istenen masumun hakkı mı daha önemlidir yoksa suçluların cezalandırılması mı? bu konuya ilişkin çok güzel açıklama yapanlar da var ama çoğunluk işin polisiye kısmında kalmış.
9 favorites - -
h*tp://www.eksihukuk.com/forum/hayirli_forumlar/1_kisi_formati_sikiyor_ayni_odadayiz.php
68 favorites - -
taammüden adam öldürme suçunu tasarlayanlardan birinin eylem öncesi etkin pişmanlığı beyinde nasıl hasar yaratır gösteren beşlidir. aynı odada bulunan masum kişinin kim olduğu ayrıca merak konusudur. zira hiçbir masum, cinayet tasarlayacak derecede psikopat olamaz.
2 favorites - -
bu soruna çözüm sunan iki temel ekol bulunuyor: bireycilik ve kolektivizm. bir de bunlarıñ hangisini kullanacağımızı veya daha ötesini öñgören evrensel hukuk dédiğimiz añlayış var.

hepsini tek tek açıklayayım.

bireycilik* ve ondan türeyen liberal felsefeye* göre hiçbir şekilde başkasınıñ masumiyeti pahasına hüküm vérilemez. daha geñel bir ifâdeyle: kimse, başkaları için fedâ édilemez*.

bu yüzden bireyciliği kabul édersek, katil kişileriñ hiçbiri kesin olarak bulunamadığı sürece masum kişi suçlu bulunup mahkum olamaz, ceza alamaz. yani beşi de yargılama bitene kadar masum varsayılmalıdır.

tersine kolektif felsefeye* ve ondan türeyen komünizme göre ise toplumuñ çıkarı bireyiñ üstündedir ve bireyler, topluluk için feda edilmelidir*.

bu yüzden kolektivizmi kabul édersek, katil kişileriñ bulunamayacağını düşündüğüñüz ânda beş kişiniñ tümü suçlu ilân édilir ve ceza alır.

evrensel hukuk ve biñlerce yıllık hukuk geleneği, bu sorunu bireycilikten yana çözmüştür. çünkü evrensel hukuk, toplumdan öñce bireyleriñ haklarını savunan bir mekanizma olarak gelişmiştir (demokrasi ise toplumuñ haklarını gözetir).

nitekim eğer kolektif bakış açısıyla hareket edip béş kişiye ceza (özellikle géri dönülemez cezalar, örneğin idam cezası) vérdiğiñizde ancak soñradan başka kanıtlar ortaya çıkıp kimiñ masum olduğu bilindiğinde bu kéz masum bir kişiyi boşu boşuna cezalandırmış ve hakkını gasp étmiş olursuñuz (özellikle idam olmuşsa, eñ temel hak olan yaşam hakkını).

yine de hukuk bu konuya orta yol bir çözüm de sunmuştur. o da işbirliği. yani bu kişiler arasında masumiyet üzerine bir rekabet doğurarak biriniñ (içlerinden veya herhangi biriniñ) diğerleri aleyhine kanıt bulması suretiyle ödül vérmek.

yani hukuk sadece ceza vérmek üzerine kurulu bir düzen olmayıp aynı zamanda ödül vérmekle de işleyen bir şey hâlini almıştır. böylece ödül avcıları (eñ çok da aralarındaki masum olan kişi) adaletiñ yérini bulmasınıñ ötesinde katilleriñ daha fazla cinayet veya suç işlemesini engellemeye yönelik bir baskı unsuru hâline gelir. pratik olarak buna abdniñ hukuk sistemini örnek gösterebiliriz.

masum olan kişi, kendini aklayabilmek için katil olanlarıñ açığını arayarak sürekli onları hukuk kalıpları içinde tutabilir. hatta bu rekabet soñucu bu katiller masum kişiyi tehdit de edebilir ve böylece tehdit suçunu ortaya çıkaracak yeni olaylar soñucunda (örneğin ses kayıtları, yazışmalar, vb) katiller açığa çıkabilir.

daha geñel olarak bu sorunu fedakârlık üzerinden değerlendirebiliriz. bu başlığıñ konusu ise bunuñ özel bir hâli olur. çünkü biz örneğin beşine de ceza vérirsek aslında katilleriñ ceza alması için, yani kolektif bir fayda için, masum bir kişiyi feda étmiş, yani bireysel haklarını gasp étmiş oluyoruz. olay, masumu feda edip etmeme üzerine bir soruna indirgenmiş (veya genişletilmiş?) olur.

bu konuyu biraz dramatize bir şekilde ifâde édersek, şunu söylemeden geçemeyeceğim. objektivizmiñ kurucusu ve liberalizmiñ savunucusu olan ayn randıñ atlas shrugged adlı romanında john galt karakteri şu sözü etmiştir:

--- spoiler ---
ı swear by my life and my love of it that ı will never live for the sake of another man, nor ask another man to live for mine.

çeviri: hiçbir kişi uğruna yaşamayacağıma ve kimseden benim uğruma yaşamasını istemeyeceğime yaşamım ve yaşam sevgim üzerine and içerim!
--- spoiler ---
68 favorites - -
görünürde olana ve delillere göre verilmesi gereken ceza.

adalet sağlanması kolay bir şey değil, adalet gerçekleştiğinde dahi vicdanlar tamamen rahatlamaz.

bir insan babanızı öldürse ve 30 yıl hüküm giyse, "oh be adalet gerçekleşti diyemezsiniz", çünkü gerçek olan şey artık babanızın yanınızda olmadığıdır. hukuk, alınan hakkı çoğu zaman geri veremez, geride kalan yıkımları onaramaz. ortaya çıkan travmaları iyileştiremez. deizmi yıkan şey işte budur. tanrı varsa, kalbimize adalet dugusunu koymuşsa, adilse, ahiret de olmalı, yoksa yarattığı canlıların birbirlerine ettiği zulümleri izleyen (haşa) bir sadist durumuna düşer. deizmde insanların fazla uzun süre kalamamasının nedeni inandıkları şirin tanrıdan, dünyada olanları gördükçe, vicdanları adaletsizliğe tahammül edememeleridir. ateizme geçerek tanrı fikrini reddetmek durumunda kalırlar.

hukukun varlığını zorunlu kılan şey caydırıcılığıdır. adalet anlayışı mükemmel bir şekilde tesis edilemese de bir kısmını yerine getirmek dünyayı yaşanılabilir bir yer haline getirebilir.

tam ve mükemmel bir adalette bırakın verdiğiniz sayıları, 999 katilin 1 masumun olması dahi onların hepsini öldürmenize izin veremez.

verdiğiniz örnek, hz. ali'nin hz. osman'ın katillerini bulma konusunda yaşadığı sıkıntıya benziyor, ama hz. osman'ın evini kuşatanların sayısı 1000 kişiden fazlaydı, evine pencerelerden girerek onu şehit edenlerin sayısının 1000 olma ihtimali ise yoktu. hiçbirisi gerçek katillerin kim olduğunu söylemiyordu. muaviye'nin halifeliği arzulayarak başkaldırmasına sebep yaptığı olay budur, hz. ali'yi osman'ın katillerini serbest bırakmakla suçlamıştır.

peki hz. ali birkaç ayı bulan soruşturmasının sonucunda ne yapacaktı, evin içine girebilecek insan sayısı maksimum 8-10 kişi iken 1000 kişinin cinayeti işlediğine mi hükmedecekti? hele ki cezası idam olan bir suçta.

serbest bırakma veya idam olmamalıydı bu belirsizlikten çıkış, netice itibariyle oraya devlet başkanına başkaldırma amacıyla gelen insanlardı, modern polis sorgulamaları ve tutuklamalar zanlıları bezdirme gibi bir iş ifa ediyor, tek kişi belki uzun süre dayanabilir, ama 1000 kişiyi geçkin bir grup uzun süre hapsedilse ve gerçek ortaya çıkana kadar sorgulamalarına devam edilse herkes aynı metaneti ortaya koyamayacak, çapraz sorgularla farklı kişiler tanıklık yapabilecekti. ne var ki o zamanki hukuk sistemlerinin çoğunda hapishane, tutuklama bulunmuyordu. üstelik bu kararı vermesi, zaten iyice hassaslaşmış, halifeyi öldürmeye kadar varmış toplumsal bir kalkışmayı daha da büyütebilirdi. şüphesiz, yine olaylar büyüdü, ama muaviye gibi bu durumu, hz. ali aleyhine körükleyecek birisi olmasaydı yine böyle mi olurdu bilemiyorum.

hukuk okumuş biri olarak benim yapacağım şey, görünürdeki delillere bakarak karar vermek olurdu. cinayetin o 5 kişi tarafından işlendiğini gösteren deliller tam ve kesinse kasıtlı insan öldürme ve organize cürüm işleme suçlarından yargılardım.

zanlılar birbirleriyle görüştürülmez, çapraz sorgularında olayı işleyiş şekilleri, çelişkiler detaylı sorgulanırsa, masum kişi genelde ortaya çıkar. tutuklu yargılama, hapishane ortamı, çelişkiler devam ettiği sürece yargılamanın devam edeceği gerçeği, zamanla zanlıları kendileri lehine yalanları devam etse de ortakları yönünde gerçekleri daha fazla söylemeye itecektir. zamanla masum kişi anlaşılabilir.

ne var ki, hakimler, toplumsal reaksiyon oluşmasın, intikam alma duyguları harekete geçmesin diye bu tür davalarda hızlıca karar verebiliyor.

bu tarz bir durumda kalan kimse, "arkadaşlarını satmama" duygusu yerine adalete odaklanmalı ve ele vermelidir. zira bizzat o cürümü işlemese de işlenmesine imkan tanımıştır. tamamen suçsuz değildir yani.

bir hadis-i şerifle bitireyim :

“bana ihtilâflarınızı getiriyorsunuz. muhtemeldir ki bir kısmınız diğerine göre delillerini daha güzel ortaya koyabilir ve ben dinlediğime göre onun lehinde hükmederim. bu şekilde kime kardeşinin bir parça hakkını alıp vermişsem onu almasın, zira ona ateşten bir parçayı vermişimdir” (müslim, “akzıye”, 4; tirmizî, “ahkâm”, 2)
9 favorites - -
(bkz: falaka)
0 favorites - -
organize örgüt kurmaktan 5ini de içeri atabilmeniz gereken olay. planlayan ve cinayetten vazgeçen de, suça kasıtlı olarak engel olmadığı için cinayete yardım ve yataklıktan suçludur.
3 favorites - -
ilginç başlık.

hepsini ayrı ayrı çapraz sorguya çeker, her birine diğerlerini satması halinde ceza indirimi uygulayıp 3-5 senede çıkacağını söylerim. iyi polis-kötü polis oynarım. suçsuz olan zaten her türlü suçsuzluğunda ısrar eder, diğerleri de 3-5 sene cezayı duyunca birbirilerini satmaya başlar. diğer odalara da gidip yandaki eleman sizi sattı diyerek de şüphelileri gazlayabilirim.

unutmayın, gerçekten suçsuz olanlar suçsuzluğunda ısrarcı iken diğerleri her zaman anlaşma yoluna daha kolay girer.

kendinize iyi bakın
1 favorites - -
"masum birinin cezalandırılmasındansa, bir suçlunun cezasız kalması yeğdir." mantığıyla hareket edilmesi gereken sorundur. ceza hukukunun en ilkel zamanlarımda, şüpheden sanığın yararlandırılmamış ve "yeter ki suç, cezasız kalmasın." kalmasın mantığıyla hareket edilmiştir. modern ceza hukuku ise masum bir insanın cezalandırılmasını hiçbir şekilde kabul etmez.

teoriyi bırakıp uygulamaya dönecek olursak; 5 kişinin birden beraat etmesi -başta müteveffanın ailesi olmak üzere- kamu vicdanının tatmin edilmemesi anlamına gelir. bu nedenle; bu dosyaya bakan hakimin, beraat kararını rahatça verememesi kadar doğal bir şey yoktur. ama masum bir adamı, kasten adam öldürme suçundan mahkum eden bir hakimin vicdanı, hiçbir zaman rahat edemez ve etmemelidir de.
0 favorites - -
akıllara cathar seferini ve o meşhur sözleri getiren durum.

(bkz: caedite eos novit enim dominus qui sunt eius)

biz 5ini de içeri alalım da suçsuz olanı ortaya çıkarsa bırakırız.
0 favorites - -
Next (2) - Last Page (5)