kısaca ilahi olanın tecrübe edilmesi diyebiliriz. ya da ne bileyim dini bir bağlam içinde değerlendirilebilecek tecrübeler. daha çok mistik tecrübeler anlaşılsa da, dua ve vahiy de bu türden diyebiliriz. din felsefesi literatüründe detaylıca incelenir.
insanın yaratıcı veya kutsal kabul ettiği varlık karşısında yaşadığını iddia ettiği manevî hâller ve tecrübelerdir.
william james'in the varieties of religious experience adlı eserinde bahsettiği ve dini tecrübeyi hisseden bir tanıktan aktardıklarına bakabiliriz. şöyle ki,
"birdenbire bedenimin ötesine yükseliyormuşum duygusunu yaşadığımda, tanrı'nın varlığını hissettim... sanki onun inayeti ve gücü bana bütünüyle nüfuz ediyormuş gibiydi... şunu da eklemeliyim ki, yaşadığım bu coşku anında tanrı'nın ne bir şekli, rengi, kokusu ne de tadı vardı, bunun da ötesinde, varlığına dair yaşadığım hissiyatın belli sınırları da yoktu... ancak bu yakın etkileşimi tarif edecek kelimeleri ne kadar çok ararsam, bu olayı alışılagelmiş imgelerin herhangi biriyle açıklamanın imkânsızlığını o kadar çok hissediyorum. esasında ne hissettiğimi anlatmaya en uygun ifade şu: tanrı vardı, ama görünmezdi, hiçbir duyu organım ona ulaşamadı, ama bilincim onu algıladı. (james 1902: 68)"
yanlış tanrı algısıyla edinilecek tecrübe saydolmaz. o yüzden önce yaratıcı ne diyor,
salat nedir bi anlayın, bakalım verdiği bilgi size rehber olacak mı? herkese rehber olmuyor sakınmanız gerek...
[jung'a göre, "
din dini deneyime karşı bir savunmadır." ]
claire dunne -
ruhun yaralı şifacısı