malebolgia

aklıselim (554)

Mayıs 2004 - 1744 Entry - 21 Follower - 12 Following
Last Entrys:
girişimcilik çok geniş bir kavram. türkiye'de ve dünyada girişimciliği daha iyi anlamak için önce sınıflandırmak gerekli. pek çok şekilde yapılabilir bu sınıflama ama benim en benimsediğim teknoloji girişimciliği ve diğerleri - yani müteşebbislik - olarak ayırmak.

en temel haliyle teknoloji tabanlı bir fikir üzerine gidiyorsanız, yapacağınız iş arge ve inovasyon içeriyorsa, teknolojiyi sadece kullanan değil geliştiren bir konumdaysanız teknoloji girişimcisisiniz diyebiliriz. örneğin bir alet/techizat/makina geliştiriyorsanız, yeni ve farklı algoritamalar yarattığınız, yapay zekayı kullandığınız, görüntü işleme gibi ileri teknolojilerden yararlandığınız bir yazılım sürecine giriyorsanız, biyoteknoloji alanında bir geliştirme yapıyorsanız gibi...

hazır şablonları kullandığınız bir yazılım, oyun, marketplace işine giriyorsanız, eğitim/danışmanlık yapıyorsanız, online satış vs. yapıyorsanız ise müteşebbisliğe kayıyorsunuz diyebiliriz.

girişim/startup hayal edildiğinde aklınıza gelen örneklerin neredeyse tümü teknoloji girişimleridir ama girişimci olacağım, startup kuracağım diyenlerin çoğunun yaptığı şeyse müteşebbisliktir.

teknoloji girişimciliği çok daha zorlu bir süreçtir, uğraşı da, maliyeti de yüksektir ama alınabilecek desteği, yatırımı ve gelecek kazancı çok daha fazladır.

türkiye'de teknoloji girişimcisi olmak düşünüldüğü kadar zor değildir, zor olan hayatta kalmak ve büyümektir.

teknoloji girişimcisi olmak istediğinizde ilk aklınızda olması gereken şey paldır küldür şirket kurup çalışmaya başlamadan önce bir miktar pişmeniz, bu dünyayı tanımanız, girişimciliği anlamanız, fırsat ve destekleri öğrenmeniz ve buna göre bir planlama, bir proje ortaya çıkarmanız gerekliliği.

bunu yapmak düşündüğünüzden daha kolay. ilk adımınız şu anda burada olduğunuza göre internetten araştırma yapmak olsun, bilgi kaynaklarını tarayıp girişim fikri, girişim projesi, girişim planlaması nedir kurcalayın. fikrinizi nasıl olgunlaştıracağınıza dair pek çok çok kaynak bulacaksınız, buralarda en sık karşınıza çıkan şeyler ise problem tespiti yapmak, problemi gerçek kullanıcılarla doğrulayıp olgunlaştırmak, çözüm önerisi geliştirmek, market/müşteri araştırması yapmak, ihtiyaçlara göre ekip kurgulamak, maliyet ve gelir projeksiyonları yapmak, yol haritası/proje planı kurgulamak olacak.

kaynaklar saymakla bitmez, ama e-girişim ve webrazzi genelde güzel bilgiler verir, pek çok kuluçka merkezinin web sayfalarında faydalı bilgiler vardır, kosgeb girişimcilik eğitimleri biraz sıkıcı ama faydalıdır, bunlardan yararlanabilir, youtube'da yerli ve yabancı kanalları inceleyerek güzel bilgilere ulaşabilirsiniz.
kosgeb özellikle önemli zira ileride destek almak istediğinizde bu eğitimleri bitirmeniz gerekecek, zaten olayı anlayıp çözdükten sonra gidip bir daha almak yerine ilk adımınız olabilir.
kim bu kosgeb? açılımı küçük ve orta ölçekli sanayi geliştirme ve destekleme idaresi başkanlığı olan bu kurum şirketleştiğinizde sizin de aralarına katılacağınız küçük ölçekli işletmelerin - kobi'lerin - desteklenmesi için var. evet, doğru, girişim / startup olmak aslında kobi olmak da demek, memlekette kobilerden bahsedilirken siz de aralarında olacaksınız artık.*

ne yapacaksınız bu adımda kosgeb ile? https://lms.kosgeb.gov.tr/ adresine gidip kaydolup online girişimcilik eğitimlerini tamamlayacaksınız, zor değil, bol miktarda video izleyip birkaç soru cevaplayarak yapabilirsiniz. old-school biraz videolar ama bilgiler faydalı, es geçmeyin.

bu eğitim ve kaynaklarda fikrinizi derleyip toplamak için güzel araçların önerilerini de bulacaksınız, bunlardan her girişimcinin tadacağı kanvaslar özellikle önemli.
iş modeli kanvası/ business model canvas ilk karşınıza çıkacak olan ama hemen ona dalmayın, ilk adımınız başlangıç seviyesi için daha uygun olan yalın kanvas/ lean canvas veya değer önerisi kanvası / value proposition canvas olsun. bu ikisi fikrinizi problem/çözüm/müşteri odağında derleyip toparlamak için çok faydalı olacaktır.

eğitimleri aldık, kanvaslarımızı oluşturduk, sonraki adım şirketi kurmak mı?
henüz değil, önce gidelim biraz pişmek, ekip eksiğiniz varsa onu toparlamak, bizden neler isteniyor, başka girişimciler nasıl yola çıkıyor görmek gerekli. bunun da en güzel adresi kuluçka ve hızlandırma programları.

şu anda ülkede mevcut kuluçka ve hızlandırma programı sayısı 100'e yakın. 70 civarı teknoparkın**, 200 küsür üniversitenin, 50 civarı makul teknoloji transfer ofisinin (tto), çeşitli özel kurumların oluşturduğu bir girişimcilik hızlandırma/kuluçka ekosistemi bulunuyor. sayı bu kadarken programların az görünmesinin sebebi çoğu üniversite+tto+teknopark'ın aslında tek çatıda olması.

bu aşamada birkaç tane programa/kuluçkaya birden dahil olmak, farklılıkları görmek, daha geniş kapsamlı ve daha geniş bir ağdan destek almak iyi olabilir. daha fazla zamanınızı alır ama kombo yapmak ilk adımlarda daha faydalı olacaktır zira her kurumun farklı bir yoğurt yiyişi var.
bir tane tto/teknopark/üniversite seçin, tercihen öğrenci olduğunuz/çalıştığınız/çalışacağınız yerden bulun çünkü bu yapılar içinde olduğunuz/fiziki etkileşimde olduğunuzda daha faydalı oluyor. şu anda çoğu programı uzaktan yürütseler de o üniversitede/bölgedeyseniz daha fazla etinden sütünden faydalanabiliyorsunuz. istanbuldaysanız ilk karşınıza muhtemelen itü çekirdek çıkar ama orası kurtlar sofrası, aman dikkat. bölgenizdeki üniversiteleri zaten biliyorsunuz, tto'ları da bu, bu, bu adreslerden biraz derli toplu görebilirsiniz. teknoparklar da burada. isimleri + kuluçka, hızlandırma gibi aramalrla sayfalarını bulabilirsiniz.
bu kamu kurumlarının yanına en azından bir tane de özel ekleyin, viveka (founder institute), bilgiyi ticarileştirme merkezi (btm), e-tohum, diici.com (entre.com), albaraka garaj, türk telekom pilot, garanti partners, lonca, t3, iş bankası workup, iso koza, arya gibi pek çok program mevcut. bunlar sürekli açık olanlar. biraz arayarak, webrazzi ve startupcentrum gibi platformlardan bakarak bulabilirsiniz.
her programın bir başvuru süreci olur, birkaç taneye başvurun, bu esnada nasıl bilgiler istediklerini de görün, kabul aldıklarınızla çalışmaya başlayıp fikirinizi projeye dönüştürme sürecine girin. bu programları seçerken verdikleri eğitimler kadar ve hatta daha fazla mentorluk süreçlerine dikkat etmeniz gerekli. iyi mentorlar sizin bu süreçleri çok daha hızlı ve verimli geçirmenizi sağlar. mentorluk desteklerini ve kimlerin mentorluk yaptığını sorgulayın, mesela bakın bakalım mentor diye listeledikleri isimler bu ekosistemin bilinen, başka yerlerde yer alan kişileri mi. tügim gibi kurumlarla çalışıyorlar mı?

bunların neredeyse hepsi sizin belli başlı şeyleri oluşturmanızı sağlayacak, bunlarda bir süre geçirince yukarıda bahsettiğimiz alanları kapsayacak fikrinizi derli toplu anlatabildiğiniz tanıtımlarınız, temel planlamalarınız, sunumlarınız ortaya çıkmaya başlayacak.

bu aşamada da mesafe katettiyseniz şimdi destek aramak ve başka fikirlerle boy ölçüşebiliyormusunuz kontrol etmenin vakti gelmiş demektir.

her sene bol miktarda girişim yarışması yapılıyor ülkede, yeni işler yeni fikirler, itü big bang, hello tomorrow gibi büyük ölçekli, yüzbinlerin döndüğü yarışmalardan 5-10-15-20 bin ödüllülere pek çok yarışma var. hazır olduğunuzu düşündüğünüzde araştırmaya başlayın, bulduklarınıza katılın, tecrübe ve kısmetse para ödülleri kazanın.
ilk başlarda küçük büyük demeyin, her ödül, fikrinizin yanına gelen her onay damgası, kazanacağınız görünürlük, bağlantılar, ödüller ve tecrübe çok faydalı olacak size.

kamu destekleri içinse teknoloji girişimcisiyseniz ilk adresiniz tübitak bigg - bireysel genç girişim olsun. nedeni başlıklarda mevcut ama özetlersek, bu program ülkedeki tek tam hibe (geri ödeme, katkı payı istemeyen) program, ender ön ödemeli (işin başında ödeme yapan, hakediş usulü gitmeyen), fikrinize çoğu yerin kabul edeceği bir onay damgası veren, gelecek destek ve yatırım programlarından bir kısmının ön şartı olan güzel(imsi) bir kurgu.
fikrinizi uygulayıcı kuruluşlar (çoğunlukla üniversite ve tto) bir hızlandırma süreciyle iş modeline ve projeye döndürüp tübitak'a yolladığınız, başarılı olursanız da 2022 itibariyle 450.000 hibe aldığınız bigg yılda 2 defa açılır. süreci uzun ve meşakatlidir ama destek alamasanız bile çok şey öğretir. çağrıları ve başvuracağınız kurumları buradan takip edebilirsiniz. üniversite/tto/teknopark kuluçkalarına girin demiştik, işte burada bir faydası daha çıktı. eğer o kurum bigg de yürütüyorsa ilk aşamaya seçilmeniz işten değil.

işimizi projelendirdik, bigg'e başvurduk. bigg desteği limitli, 200.000 tl büyük ihtimalle yetmeyecek yapmak istediğiniz şeye. orada da yardımcınız başta eğitimlerini aldığımız kosgeb olabilir. bigg için hazırladığımız proje bigg dışında da çok kıymetli. projenizi alıp, biraz modifiye edip, tübitak'tan istediğiniz dışındaki harcamalara destek için kosgeb girişimcilik programlarının kapısını çalabilirsiniz. oradan da 375.000tl'ye kadar destek alma şansınız var. tek sakıncası bigg gibi tam hibe değil, bazı harcamalarda %10-%25 arası kendi cebinizden para çıkması gerekiyor. ama eğer bigg'i aldıysanız iyi bir kurguyla birinden aldığınızı diğerinin kurum payına harcayıp cepten çok para çıkmadan toplamda 450-500.000 destek alarak ilerlemek olası. hatta bir tık ileri gidip yine kosgeb arge ürge inovasyon programından da 750.000 daha destek alıp yolun başında 1 milyonu geçmek olası.

işin yatırım ayağı ise çok daha çetrefilli. aklına girişim fikri gelenin hemen yatırım alırım, uçar kaçarım düşüncesi maalesef çok gerçekçi değil. silikon vadisinde değiliz ne yazık ki, oratada dönen para çok fazla değil, risk almak isteyen yatırımcı da aynı şekilde.
yatırım almak istiyorsanız bir miktar ilerlemiş, ortaya bir prototip / minimum viable product/ mvp çıkarıp bir miktar müşteri edinmiş olmak, veya en azından tübitak/kosgeb gibi kurumlardan proje desteği almış olmak çok faydalı oluyor. bu nedenle birkaç yarışmada derece, bigg/kosgeb desteği almak yatırımcıya gitmeden önce yapmanız gerekenler.

farklı yatırımcı çeşitleri mevcut;
melek yatırımcı/ angel investordaha erken aşamada gidebileceğiniz, fikir aşamasında da size yatırım yapabilecek kişi ve gruplar. daha küçük ölçekte desteklerle işleri başlatmak için gidebileceğiniz yerler bunlar. hazine ve maliye bakanlığından lisanslılar, burada bir listesi mevcut. normalde bakanlığın listelemesi lazım ama ızdırap o listeye ulaşmak. süreçleri göreceli daha kolay, risk alma ihtimalleri daha yüksek olduğundan ilk adresiniz bunlar olabilir.

ikincisi bizde göreceli yeni olan kitle fonlaması/crowd funding. bu listede yer alan bu oluşumlar gerçek yatırımcıların yanı sıra sizin benim gibi halktan kişilerin de katılımıyla yatırım toplanabilen yerler. bu aralar gerçekten çılgın yatırımlar dönüyor bu platformlarda ve fikrinizin markette karşılığı olup olmadığını da güzel şekilde göstermesi, sürecinin klasik yatırımcılığa göre daha kolay olmasıyla öne çıkıyor.

üçüncüsü ve klasiği ise risk sermayesi / girişim sermayesi / venture capital dediğimiz, burada listelenen büyük yatırımcılar. çok daha zorlu ama çok daha büyük yatırımları alacağınız yer burası. bu gruba gitmek için artık işin iyice derlenip toparlanması, fatura kesmeye, para kazanmaya başlamış olmanız bekleniyor. daha erken aşamada da yatırım almak mümkün ama planlarınızın, projeksiyonlarınızın, arka planın gayet sağlam olması gerekli. bu grubun bir grubu devlet destekli. tech-investr programıyla tübitak, hazine ve maliye, üniversiteler ve yatırımcılardan oluşan konsorsiyumlar olarak ilerliyorlar ama bir kriteri var, tübitak veya kosgeb'den destek almış olmanız**

bu süreçte başka pek çok destek daha mevcut, bakanlık desteklerinden başka programlara, artık girişim yatırımı yapması zorunlu olan ar-ge merkezlerine, tübitak ve kosgeb'in temelden ileri aşama desteklerine, desteklerin sayısı ve kapsamı her gün genişlemeye devam ediyor.

velhasıl, türkiyede girişimci olmak uzun ve zorlu bir yol ama bunu kolaylaştıran pek çok destek, teşvik, kurum ve program da var. planlı programlı, sistematik şekilde gidebilirseniz bu kolaylaştırıcı ve destekleyicilerden faydalanabilir, yüzbinlerce lira hibeyle, ücretsiz verilen sağlanan eğitim, mentorluk, danışmanlıklarla, ödüller ve yatırımlarla inanılmaz mesafaler katedebilirsiniz. yalnız olmanız, kendi yağınızda kavrulmanız gerekmiyor, yeter ki gözünüzü açın, araştırın, azimli ve sistematik çalışın, planlı ilerleyin...

türkiye'de girişimci olmak - 80 favorites -
son düzlükte senaryosu saçmaladı gibi gelen yapım.

--- spoiler ---

taner selim'i öldürmeyip rüya'yı öldürünce olay koptu. herkes bok yoluna gitmiş gibi oldu, mantık zinciri saçmaladı.

şöyle olsaydı daha mı güzel bağlanırdı diye düşünüyorum,

taner selim'i öldürür.
kardeşini korumak için emel'i de öldürür.

son bir işim var halledip gideceğim dediği selahattin'in peşine düşmektir. rüya'yı takip eder vs, selahattin'i bulur, yüzleşir.
yusuf bu esnada rüya ile selahattin'in bağlantıyı çözer, son işin selahattin olduğunu anlar o da ortamı basar.
silahlar çekilir, yusuf mesleği ile arkadaşlığı/karısıyla durumu yüzünden benzer şeyin yaşanmasıyla duyguları arasında kalır.

bir son, mesleği ağır basar, taner'i indirir. tarık'ın olay bir şekilde bağlanır.

alternatif daha iyi son, yusuf hamle yapamaz/rüya engeller, taner selahattin'i öldürür, kaçıp vedalaşmaya eve gider. taner emel'i de kendinin öldürdüğünü itiraf eder, yaptıklarını anlatır, kardeşinin masum olduğunu, iyi bakmalarını söyler. şimdiki son gibi, tarık kapıda belirir, herşeyi duymuştur, aileyi öldürür, yusuf taner'in peşinden eve gelir, tarık'ı yaralayıp yakalar, dizi sonlanır.

--- spoiler ---

masum (dizi) - 0 favorites -
zamanında aldığım, iyi de para verdiğim bir kulaklığı üretim hatası nedeniyle servise verince değişimi kabul etmeyen (aynı marka modelden başka yerden eşime aldığımızda da aynı hata çıkıp üreticiden değişim gelmişti), tamir edilmişi diye başka bir müşterinin kullanılmış kulaklığını itelemeye çalışan, kabul etmeyince ürüne çöken ve geri de vermeyen firmadır, bir şekilde oradan aldığım her şeyde bir problem çıkarıp kazıklamıştır.
küçük hesapların firmasıdır, yaptıkları artık şaşırtmamaktadır, uzak durulasıdır.

mediamarkt zorunlu kasko dayatması - 1 favorites -
ahmak polemiği şöyle gelişmişti;

süleyman soylu demeci: avrupa parlamentosu'na gidip, türkiye'ye gidip şikayet eden ahmağa söylüyorum. bunun bedelini bu millet sana ödetecek...

ekrem imamoğlu demeci: bu seviye noktasında da söyledikleri yaptıkları da zaten belli, o tarafına çok girmek istemiyorum ama oraya bir cümle yapmak isterim. 31 mart’ta seçimi iptal edenler ve dünyada, avrupa’da, onların gözünde nereye düştüğümüz noktasında, o olan şeylere, biten şeylere baktığımızda, tam da işte 31 mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır. önce ona bir odaklansın.

istanbul anadolu 7. asliye ceza mahkemesi’nin verdiği kararda, ahmak sözcüğü hakkında bugüne kadar bir yargıtay içtihadı bulunmadığını fakat eş anlamlı kelimelerinin hakaret sayılması yönünde bir içtihat bulunduğu da aktarıldı.
mahkeme, imamoğlu’nun para cezası yerine hapisle ve üst sınıra yakın bir şekilde cezalandırılmasının nedeni olarak “sanığın kişiliği, suçun isleniş biçimi, suçun işlendiği yer ve zamanı” gösterdi.
imamoğlu'na verilen hakaret cezasını düzenleyen türk ceza kanunu'nun 153. maddesi, adli para cezası veya 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası öngörüyor.
imamoğlu'na verilen ceza 1,5 yıldı.
bu ceza hem basın önünde alenen işlendiği hem de "kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi" nedeniyle, iki ayrı artırımla 2 yıl 7 ay 15 güne çıkarılmıştı.
(bbc)

istinaf bunu (hesap hatasından?) düzeltme ile 1 yıl 19 ay 15 gün ile değiştirip, siyasi yasak kararını uygun bulup onadı.

şimdi bunu referans alırsan en azından ss'ye de aynı sürede hapis gerek, çok çok daha ağırlarını söyleyen kişilere de daha ağırı gerek, bunu içtihat alsan memlekette siyaset arenası baya tenhalaşır, ama bakıyorsunuz böyle başka bir ceza yok ortada. hukuk enteresan şey, gerek verilen kararlarla, gerekse bir harf boyu geri gidince guguk olmasıyla.

şöyle de bir başlık varmış (bkz: tayyip erdoğan'ın unutulmaz hakaretleri) merak edenlere.

imamoğlu'na hapis ve siyasi yasak cezası - 5 favorites -
6 ay kısa dönem askerlik yaptım, 1 ayı ortaokul beden dersindeki yürüyüş eğitiminden daha kötü tören eğitimiyle geçti, kalan sürede de toplamı 1 saati bulmayan atış, bol miktar 1 tip silahın sökülüp takılması, 3-5 saat verilen el kitapçığından boş kalan uzmanların yaptığı okuma, bir miktar nöbette sabır, 1 defa da şans eseri gelen yanlış ihbar sonucu teyakkuza geçip bir nevi tatbikat yapma (ve kimsenin bir şey öğrenmemiş olduğunu görme).
toplasak herhalde 2 haftasonuna rahat sığar öğrenme kısmı.

şu süreçte yapılabilecek o kadar şey vardı, askeri hiyerarşi, taktik & savunma, sivil savunma, afetle mücadele, geniş kapsamlı silah ve mühimmat eğitimleri gibi çok daha verimli bir program işletilebilirdi, ama olmadı.

böyle bir kısa döneme kıyasla bedelli askerlikle daha da kısa süre yapmak çok daha mantıklı, hatta bunu 1-2 hafta kışlada, kalanı haftasonları yapmak bile mantıklı.

daha özelleşmiş ve yoğunlaşmış bir programa dönse, insanlar düzgün bir genel eğitimden sonra ikamet ettikleri şehirde, haftasonları kamplar halinde bir savaş veya afet durumunda şehrini savunmaya, ilk yardıma - kurtarmaya, afetle mücadeleye özel eğitim alsa (6 ay - 1 sene), hatta bu insan gücü o şehrin ihtiyaçları için kullanılsa (ağaç dikmekten afet hazırlıklarına), ülkenin dört köşesinden ne bir daha birbirini ne de askerlik yaptığı bölgeyi görecek kitleler yerine acil durumda kendi bölgesinde hızla mobilize olabilecek, birbirini tanıyan, birlikte çalışmayı bilen ekipler oluşturmaya yarasa, hem ordu, hem ülke, hem ekonomi hem de insanlara çok daha verimli katkıları olur. zannımca bu kadar şikayetin temelinde de bu verimsizlik var zaten, giden bir şey öğrendiğini, kendine/orduya bir şey kattığını düşünmüyor.

zorunlu askerlik olan yerlere bakınca bir çoğunda çok daha verimli sistemler var gibi görünüyor (özellikle avrupa'da), kısa sürelerde yoğun eğitim, daha fazla özelleşme (lojistik, mühendislik/teknik, medikal, iletişim gibi destek birimlerine yönelik özelleşme dahil), uzun sürede yedek/rezervi taze tutmaya yönelik kısa geri çağırmalar (bizde hiç olmayan). bunlara kıyasla bizim ilk eğitim grubu (1 ay) daha verimsiz, özelleşme ve geri çağırma olmaması da yedek olayını kağıt üzerinde olmasa da pratikte bitiriyor, bu haliyle yapılacağına hiç yapılmasa boşa zaman gitmese demek mantıklı bir soru haline geliyor.

kışlasız bedelli istiyoruz - 1 favorites -
hoşgeldin 80'ler, tekrar hoş geldin (bkz: nema (tasarruf teşvik fonu kesintisi)) (bkz: tasarrufu teşvik fonu)
ekonomi çoh iyi...

çalışanların maaşından yüzde 3 kesinti yapılması - 0 favorites -
yıllardır dinleyicisiyim, rock fm den podcastlere, rabarbadan meksika açmazına, ilişki testine dinledim, izledim, stand-uplarına gittim, gayet de eğlendim ve keyif aldım. yıllar içinde ünü azar azar arttı, birden ünlendi denemez, ilişki testiyle hızlansa da ünü bir gecede patlamadı. yani ünlenmeyi sindirecek zamanı vardı.

cüsseli gibi karakteri ve davranışları da hep "larger than life" geldi. programlarında hep çok kontrollü hissettim, davranışları ve konuşmaları kendiliğinden, içsel şekilde nezih, elit, oturmuş gibi hiç gelmedi, nezihliği hep kontrollü ve yapay geldi. ününü kullanma, odak noktası olma, beğenilme isteği hissettirdi - ki bu tek başına kötü veya şaşılacak bir şey değil, gayet normal. ama ünü ve tanınırlığını sanki hep birilerini etkilemek (götürmek) için kullanma isteği görünürün altında kaynıyor hissiyatım vardı.

iddialara gelirsek, bu kızların-kadınların (gerçeklerse) mesutun sahne/program kimliğine çok fazla şey yüklediğini, gerçek kişiliğine değil sahne kişiliğine kapıldıklarını ve zararsız, katiyen yan gözle bakmayacak, kesinlikle flörtleşmeyecek, istemedikleri tek şey yapmayacak şekilde idealize ettiklerini düşünüyorum.
herhangi başka biriyle yapmayacakları şeyleri de bu idealize mesut süreyle yapmaktan (çağırır çağırmaz buluşmaya gitmek, yanında sarhoş oluncaya kadar içmek, evine veya başka yerlere yalnız gitmek gibi) çekinmediklerini düşünüyorum.

bunları yapıp da iddia edildiği gibi birden ağır şekilde üstlerine gelinmişse - ki daha usturuplu / beklendiği şekilde olsaydı yakınlaşma çabası çok farklı (olumlu anlamda) tepkiler gösterebilirlerdi - ama bir anda idolize edilmiş kişinin bunu yapması hem büyük şok hem de rıza olmadığından taciz olur.

iddialar yaşanmışsa, bunlara iddialardaki mesut süre profilinin perspektifinden bakınca ününe kapılan, o noktaya kadar her talebine olumlu (gibi görünen) karşılık veren, evine/tenhaya gelen ve doğru/yanlış şekilde artık kesin birlikte olunacak olarak görülme var. ünün ve karakterin oturması, içten gelen nezihlik olsaydı bu noktadan sonra ya bir şey olmaz, olacaksa da yumuşak flört ve zemin yoklamayla rıza teyidi olurdu, rıza vasa da işler yürürdü.

eğer benim karakter izlemimin doğruysa, iddialardaki profilden bunun tam tersi olan, uğraşmaya flörtleşmeye gerek yok, aksiyona geçelim hamlesi gelirdi. gerçekten o noktadaysa kadın, bu halde de sonuç alınır, ama değilse çok büyük problem ve gerçek anlamda taciz olurdu.

bu senaryo çok defa tekrar edebilir, çoğunlukla başarılı da olabilir, oldukça daha da fazla özgüven, daha da fazla karşıdakini ölçüp biçip hareket yerine umarsızca ve sonunu düşünmeden hareket artardı. tabi şu düşünce de oluşurdu, yanlış anladıysam / son dakikada vazgeçtiyse de önemli değil, salarım gitsin bir sonrakinde istediğimi alırım, kim ne diyecek, kim ne bilecek. haliyle de bu döngü tekrarlandıkça tekraralanır, mağdurlar da arttıkça artardı.

peki neden 8-10 sene öncesinin iddiaları? neden yakın dönem yok? e iddiadaki profil 8-10 sene önceki kişi değil, daha ünlü, daha görünür, daha yaşlı, değişen zamanı ve kavramları muhtemelen daha fazla anlamış, riskin büyüklüğünü daha iyi idrak eden, bir yandan da riskli hamle yapmaya daha az ihtiyacı olan ( yükselişinin etkisiyle daha fazla gönüllü adayı olan) noktada, geçmiş yaşanılanlardan ders çıkarmış halde olacağından yeni "vaka" olmaması çok olası olurdu.

ama çalıştığı, konuğu olan kadınlarla böyle bir vakası yok? gayet normal, iddialardaki şeyleri yapacak profil kontrollü, akranları / görünür kişilerle bunu deneyerek risk almak istemeyecek, zaten buna (yeterince başka adayı olduğundan) ihtiyacı da olmayan, yediği yere pislemeyecek biri.

peki yapımcısı neden birden böyle sattı? akçeli işlerde problem olabilir ve bunu bir silah olarak kullanıyor olabilirler, iddialar doğruysa kendi alanlarında (kulis) yaşanan ve imkan sağlayıcı oldukları, görüp duydukları ama müdahale etmediklerinden bir nevi katkı sağlayan oldukları olaylardan hedef şaşırtarak sıyrılma çabası olabilir.

velhasıl, bu iddialarda inanılmaz bir tutarsızlık, çok büyük açıklar, benim gördüğüm kişinin o dönemki karakterine taban tabana zıt, eşyanın tabiatına aykırı bir durum yok. abartı var mı? kısmen ama bu da perspektifle alakalı bence - mesut cüsselinde birinden savaşarak kurtuldum abartı görünüyor ama bu olaylar yaşandıysa, olay esnasında bir taraf savaşarak kurtulduğunu düşünürken diğer taraf aaa cilve/ naz yapmıyormuş, gerçekten istemiyor, o zaman salayım gitsin diyor olabilir, kadın da bu "salma" eylemini elinden kendimi kurtardım olarak görüyor olabilir.

iddiaların doğru olması (en az olmaması kadar) olasılık dahilinde, kesinlikle olmuştur/olmamıştır denemez. taraflar hukuki yolları kullanırsa muhtemelen gerçek ortaya çıkar, suçlu (taciz eden veya iftira atan) cezalandırılır diye ümit edelim. yargıya/hukuğa inanalım/güvenelim diyeceğim de o bambaşka bir tartışma konusu maalesef.

mesut süre - 10 favorites -
iddialarda bulunanların hemen hepsi mesuttan oldukça genç, daha yeni jenerasyonlar.

olaylara bakış mesutun (bizim) ve yeni jenerasyon arasında çok farklı, açık rıza konsepti de çok farklı.

muhtemelen mesut için dışarı çıkılan, beraber içilen, muhabbet edilen, groupie / fangirl kişilere "yürümek" normal, eve çağırdığında da geliyorsa daha ağır yürümek de normal. ki çıkan her ifşa/taciz iddiasına karşılık 10 katı isteklisi olmuştur ki böyle hareket etmeyi normal görsün.

ama özellikle daha genç jenerasyonlarda ve zamana ayak uydurmuş kadınlarda bu yapılanların (fanı olma, buluşma, içme, eve gelme...) karşılığı sözsüz teyitsiz onaysız "verecek" değil. bunların hepsini yapıp hiç öyle düşünmeyebilirler, düşünebilir ama açıkça iletişim kurulup rıza alınmadan hamle yapılmasını kabul etmeyebilirler.

açık iletişim ve rıza sorgulama bir jenerasyon üstündekilere çok garip ve doğal akışa aykırı gelse de artık dikkat edilmesi gereken bir halde.

mesutun "istemese de benim olacak" kafasında olduğunu zannetmiyorum, ama rıza algısının bozuk olduğunu, olmayan sinyalleri aldığını düşündüğünü, popülerliğini fazla büyütüp kendini karşı koyulmaz görmeye başladığını, böyle olunca da "yürüme" olayında kontrolsüz gidip tacize vardığı ihtimali mevcut.

her iddia doğru olmayabilir ama mesut da melek yavrumuz, iyilik erdem timsali, ermiş bir kişi değil. ne bir tarafa ne diğer tarafa şartsız koşulsuz inanıp destek vermek mantıklı değil, iddiaların daha netleşmesi, hukuki süreçlere dökülmesi gerekli.

bununla birlikte, mesut ünlülük-para seviyesinde yeterince üst seviyede biri değil ki bir iddia ile üzerinden ciddi kazanç sağlansın, haliyle bu kadar olay dökülmesi bir yerlerde bir şeyler olmuş hissiyatı yaratıyor, ama üstte bahsettiğim gibi, kötülük timsalliğinden değil, jenerasyon, mantık ve zihniyet uyuşmazlığının sonucu gibi.

mesut süre'nin yanındayız - 1 favorites -
anladığım kadarıyla (#177355097) burada tek bir açık değil, katman katman açık kullanılmış gibi.
1. açık: bireysel imzanın e-devletten başvuruyla değil evrakla alınabilmesi - sahte e-imzaya olanak sağlanmış.
bonus açık: kamu görevlisine özel e-imza verilmesi, nşa olmaması gerekiyor ama kim kontrol ediyor.
2. açık: kamu kurumu işlemlerinde kamu sm harici özel e-imzanın işlemesi
3. açık: kurumsal imza gereken yerde bireysel imza ile işlem yapılabilmesi (kurumsal için e-devletten başvuru ile alınabiliyor)
bonus açık: mevcutta (muhtemelen) kamu sm e-imzası olan kişi adına o aktifken başka özel sağlayıcıdan e-imza çıkarılabilmesi

çete hepsini üstü üste işletip kamu kurumlarının bunları kapatmaması sayesinde denilenleri yapabilmiş. çok büyük skandal.

sahte diploma skandalı - 0 favorites -
olayda çok saçma çok açık taraflar var.
• normal şartlarda kamu görevlilerinin tübitak bilgem kamu sme-imzası kullanması lazım, özel sağlayıcının e-imzası bu işlemler için nasıl kullanılabiliyor? kurumların basit bit kontrol koymamaları büyük açık.
• kurumsal e-imza öyle sadece kimlikle alınabilir bir şey değil artık, kurumsal e-imza e-devletten başvuru/onayla alınabiliyor, sahte kimlikle gittim e-imza aldım gibi bir durumun olması mümkün değil
• bireysel e-imzada ptt vs üstünden kimlik ve evrakla işlem yapmak mümkün gibi hala (e-devlet onayı olmaması büyük açıkmış) ama onlar da kurumsal işlemde geçmemeli

her halükarda mümkün olmaması gereken işlemler yapılmış görülüyor.

tek bir açık değil, katman katman açık kullanılmış gibi.
1. açık: bireysel imzanın e-devletten değil evrakla alınabilmesi - sahte e-imzaya olanak sağlanmış.
bonus açık: kamu görevlisine özel e-imza verilmesi
2. açık: kamu kurumu işlemlerinde kamu sm harici e-imzanın işlemesi
3. açık: kurumsal imza gereken yerde bireysel imza ile işlem yapılabilmesi
bonus açık: mevcutta (muhtemelen) kamu sm e-imzası olan kişi adına o aktifken başka özel sağlayıcıdan e-imza çıkarılabilmesi

devlet kurumlarının ciddi bir problemi var burada, en günahsızı bilgem kamu sm gibi, diğerlerinin sistemlerinde suistimale açık noktalar kapatılmayınca böyle bir durum oluşmuş. btk'nın ayrı, ismi geçen diğer tüm kurumların ayrı ayrı sorumluluğu var bu işte.
kim bilir başka hangi kurumlarda, başka hangi çeteler bu açıkları kullanıp neler yapmış olabilir diye sorular geliyor akla.
sgk, yargı, maliye başta bir sürü başka kurumun da bu durumu denetlemesi lazım, olayın ortaya çıktıkları dahil tüm kurumların ilk e-imzaya geçtiği tarihten bu yana denetleme yapması lazım...

sahte diploma skandalı - 2 favorites -
ipara kullanmakta olduğu için sitesinden alışveriş yapılamamakta. amazon kendi satmayı bırakmış, petshoplardan almak istemiyor/güvenmiyorsanız ortada kaldınız demek.

farmina - 0 favorites -