bergen (film)
Previous / Next (3) - Last Page (67)

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

bazı yorumları okuyorum ve gerçekten nasıl insanların arasında yaşadığımıza inanamıyorum. adam gelmiş hala “halis serbest'in tarafından bakmamışlar hiç” falan yazmış. yahu adam kadını öldürmüş. neyin taraflılığından bahsediyorsun?
13 favorites - -
dün izlediğim film. senaryodaki eksiklik ve hızlı geçişlere rağmen beğendim. filme esas gitme sebebim erdal beşikçioğlu idi, bir insana hem polis hem de katil rolü nasıl bu kadar yakışır hala anlayabilmiş değilim.

gelelim gerçek hayata. ismi her yerde çarşaf çarşaf yayınlanan bu katil, hala hayatta ve rating için utanmadan sağda solda konuşturuluyor. kendisi 7 ay yatmış. bir kadının hayatının bedeli sadece 7 ay!

"namus için öldürdüm, beni aldattı." diyor. aldattıysa boşan, ayrıl. kadını kör edip öldürmen mi lazım?

maalesef ama maalesef ki türkiye böyle psikopat, narsist ve namus düşkünü adamlarla dolu. istanbul sözleşmesi'nin feshi ise hepsine çanak tuttu. bu millet elalemin s.k.yle uğraşacağına kendi esas derdine yoğunlaşsaydı bir almanya olamazdık belki ama savaş çıksa ukrayna vatandaşı kadar değer görürdük belki, bizi de medeni statüsüne koyarlardı. en azından bu insanların afganlar veya suriyeliler gibi potansiyel canlı bomba olmadığını dünya alem biliyor. peki ya biz?

ne alaka diyenler olacak, ama durum böyle. bir ülkede kadınları öldürmek için cesaret bulan birileri her zaman vardır ama bunların sayısı bu kadar fazlaysa ve kılıfı "namus" ise burada bir sorun var demektir.
18 favorites - -
eğer bu ülkede bir erkekseniz, bir kadının yüzüne kezzap atabilir, hatta onu öldürebilirsiniz. hatta o kadının anısına yapılmış hayatını anlatan bir filmi şiddet içeriyor diye sinemada yasaklatabilirsiniz. ama hapiste yatmazsınız, filmin yasaklandığı şehirde sokakta serbestçe gezersiniz.

bergenler mezarlarda, katiller sokaklarda. türkiyede kadın olmanın özeti budur.

tanım: acıların filmi.
44 favorites - -
bergen'in adana'ya gelişini ve topal selahattin ile ilişkisini (bkz: selahattin erbaş) 'ın kendi ağzından okuyalım.
"1976 senesinde marmara barı'nı çalıştırıyordum. yanımda idarecilik yapan niyazi özcan'ı ankara'ya solist anlaşmaları yapmak üzere gönderdim. o zamanlar gazinolar şimdiki barlar gibi çalışmazdı. sahne kadrosu ile özel sözleşmeler yapılırdı. anlaşma öncesi çalıştıkları yerlere gidilir, avansları verilir, maaşları belirlenirdi. niyazi özcan ankara'dan beni aradı. "sesi çok güzel bir kız var. fakat, yaşını büyütmüş. esas yaşı 16 ama 18 olarak göstermiş kendisini" diye bilgi verdi.o tarihlerde 20 yaşındaki bayanlar bar, pavyon, gazino gibi yerlerde çalışamazdı. alt yaş limiti 22 idi. müdürüme "o kızı getir" dedim. 8000 lira avans ve 800 lira yevmiye ile anlaşmasını yaptırarak adana'ya getirdim. adı, bergen'di, doğum tarihi söylendiği gibi 1960'dı. evime götürdüm. evim adana'nın en güzel iç mimarisi ile yapılmıştı. gazeteciler, sinemacılar adana'ya geldiklerinde metnini duydukları evimi ziyaret etmeden gitmezlerdi. bergen'i, yaşı ufak oluşundan dolayı sahneye gizlice çıkartıyordum. polis kontrole geldiğinde yanıma oturtuyor, 'müşteri' diyordum. muazzam bir sesi vardı. bekardım. bergen'le dost hayatı yaşamaya başladık. biraz zaman geçti. birlikte ankara'ya ailesini ziyarete gittik. yeni mahalle'de oturuyorlardı. kirada yaşıyorlardı. çok fakirlerdi, bir şeyleri yoktu. annesinin ismi sabahat'ti, babası da adaşımdı, adı selahattin'di. bunların ataları mısır'dan gelme idi. mısır araplarıydılar. durumlarını görünce aldım bunları karamürsel'e götürdüm. halılarını, mobilyalarını aldım. adeta yeni bir ev dizdim. 2-3 gün daha kaldıktan sonra birlikte adana'ya döndük. bergen araba kullanmasını biliyordu, ancak ehliyeti yoktu. ben de aynı durumdaydım. ikimiz de aynı zamanda başvuru yaparak ehliyetimizi aldık. bergen'in ehliyet numarası 58359, benimki ise 58360'dı. bergen'le ilişkimizi ilerlettik. çok iyi bir insandı ancak içkiye karşı büyük zaafı vardı, çok içerdi. ben de içkiden, sigaradan bugün bile nefret ederim. hayatımda hiç içmedim. bergen'i bu konuda çok ikaz ettim, beni dinlemedi. sonunda, "bu şekilde devam edersen seninle birlikteliğimizi sürdüremeyiz" dedim. bir süre sonra da ayrılarak geri gönderdim. 10 gün sonra tekrar geldi, gitti. bir daha geldi, bir daha gitti. son olarak kuyubaşı isimli bir gazinoya geçti. gazinocu bergen'e araba sözü vererek kandırmış. parasını vermemiş, boş sözleşmeye çalıştırmış. bana geldi. gittiği yerin patronunu şikayet etti. ben de ona, "yerinde durmuyorsun, 3 gün bir ylerde 5 gün başka yerdesin. ne yapmak istediğini anlamış değilim" dedim, ilgilenmedim. felaketi, azrail'i olacak; halis serbest'le tanışıyor. kuyubaşı gazinosunun sahibi ile halis serbest arkadaşmış. halis bergen'e bekar olduğunu söylemiş. halis serbet'le, ünlü devecilerin klübünde karşılaşır kumar oynardım. deveciler çok yakın dostlarımdı. bu kulüpte, ankara emniyet müdürü (sonradan adana belediye başkanı oldu) selahattin çolak ve kardeşi hanifi ile kumar oynardık. halis, bergen'le evlenmek istiyor. bergen konuyu bana açınca, "beni enterese etmiyor, istediğini, istediğin kişi ile yapabilirsin" dedim. bu arada, adamlarıma halis'i araştırmalarını yaptırdım. sonucunda da, evli barklı olduğunu, 3 tane de çocuğunun bulunduğunu öğrenerek, bergen'e bildiklerimi aktardım. bergen dik kafalı bir insandı. halis'in evli ve çocuklu olduğunu bile bile gitti evlendi. söz dinleyen biri değildi. kendisi için iyi şeyler düşünen kişileri dinlemez, bildiğini yapar, sonra da bundan zarar gördüğünde, gelir af diler, "beni kurtar" derdi. bir ara kozan'a gitmiş, halis'le orada yaşamış. galleria'nın olduğu yer eskiden portakal bahçesiydi. numune isimli pavyonu işletiyordum. adamlarımdan birisi yanıma gelerek, "sizi biri genç diğeri yaşlı iki bayan soruyor" dedi. çıkıp baktım; bergen'le annesi gelmişler. "hayırdır inşallah" dedim. bergen evden kaçtığını söyledi. halis sadistlik yapmış. bergen'in vücudunda sigara söndürmüş, bacaklarına sigara basmış. dinledikten sonra, "ben sana bu adam böyle biri demedim mi?" diye sordum. aldım evime götürdüm. iki tane evim vardı. birisi adanaspor'un üzeri 11. kat. diğeri de 50. yıl mevkiinde.. anahtarı verdim. "oturun burada" dedim. menekşe kardeşlere de telefon açtım. "buradan telefon geldiğinde, yiyecek içecek ne varsa benim hesabıma yazın" talimatını verdim. bir hafta kadar durdular. bu sürede bergen'e elimi bile sürmedim. izmir'e giderek fuarda sahneye çıkacağını söyledi. bir süre sonra haber geldi. halis, bergen'in yüzüne kezzap attırmış. hastaneye yattı. beni aradı. gittim, "bu adam böyle demedim mi" dedim. aradan uzun zaman geçti. bacımlarla otururken bergen geldi. yüzünün yarısını saçıyla kapatmış. vücudunun bir kısmı yanmış. bir müddet yine bana sığındı. biti kanlanınca yne duramadı. kayseri'ye gitti. kayseri'den dönerken pozantı'da halis taraından öldürüldü. halis hakkında da en son 'çocuk tecavüzünden' kozan'da cezaevine girdiğini duydum.

kaynak
11 favorites - -
tamam en bergenci en müslümcü sizsiniz elitler hemen atlayacak tamam.
ben affetmezsem sen affetmiyorsun tamam.
ne olm bu varoşluğu da, ağlak arabesk kültürü de mi en çok benim diye savunur oldunuz?
hayat okulundan da mezunsunuzdur siz.
23 favorites - -
müslüm filmini toksik, şiddet dolu bir ilişkiyi yücelttiği fragmandan bile belli oluyor diye izlememiştim. bunda kadının gözünden olduğu için herhalde, böyle bir övgüye girilmemiş. farah zeynep abdullah'ın film hakkındaki konuşmasında filmde bir kere bile halis isminin geçmediğini okumuştum. gerçekten de film boyu "o adam" diye geçiyor. çünkü "o adam" herhangi biri.

--- spoiler ---

gerçekte tam olarak nasıl oldu bilemiyoruz ama toksik bir sevginin rastlanabilecek her evresi gösterilmiş. başta büyük jestler, büyük sözler, sevgi göstergelerine boğma; sonra çevresinden soyutlama, yalnız bırakma, tek ihtiyacı olanın partneri olduğuna inandırma; en ufak dirençte şiddet, hediyelerle özür dileme, bir daha olmayacağına dair sözler verme, tekrar yapma. manipülasyon işe yaramazsa tehdit, tehdit de işe yaramazsa "kendinin olamayacaksa kimsenin olmamasını sağlama".

film özellikle ikinci yarıda çok kopuk gidiyor ama şiddet ilişkisinin evre evre, detaylı bir anotomisini ortaya koyduğu için takdir ettim.

--- spoiler ---
17 favorites - -
dostum hayat hikayesi demişsin ama bu bildiğin propaganda.

tamam müslümde de çok fazla yalan dolan işler vardı ama millet ses etmeyince bergen filmi resmen yalan yuvası olmuş.

--- spoiler ---

1) filmde abdullah olarak adı geçen gerçekte taksici yalçın olarak bilinen ilk sevgilisinin onu istismar edip ayrıldığı gösterilmiyor. aksine güzel seven bir adam olarak anlatılıyor.
2) annesi tarafından kuzeni ile evlendirilişi gösterilmiyor.
3) bergen ismi çok beğendiği viyolonselin arkasında bergen yazdığı için takılmış bir sahne ismi değil. gazetedeki bir norveç şehri olan bergen haberinden esinlenilmiş.
4) hapishaneye posta koymaya gitmiyor aksine hala sevdiği için gidiyor ve hatta maddi yardımlarına devam ediyor. hapishaneden çıkar çıkmaz medyaya sızan pozda da mutlu bir çift olarak magazinlik oluyorlar. filmde ise dansöz arkadaşına bunun veda stratejisi olduğunu falan anlatıyor.
5) hamilelik muhabbetine dokunduruluyor ama sonu bi yere bağlanmıyor. gerçekte ise bergen in rahim kanseri rahatsızlığı var ve çocuğu bu yüzden olmuyor.
6) arabası ise çalınmıyor. yakılıyor. herhalde para gitmesin diye çalınsın diye yazmak kolaylarına geldi.
7) gene kendisini ünlü yapan menajerlerinin anlatımına göre bergen, halisin evli olduğunu bilse de bu hayatını sonlandıran aşk muhabbetini sürdürmeye devam ediyor ve malum zat karısından boşandıktan sonra bergen ile nikah kıyıp karı koca oluyorlar. filmde ve o dönemde ise bergen in bunu sonradan öğrendiği ve sahte nikah ile kandırıldığı paylaşılıyor. açıkcası sonradan öğrendiği muhabbeti bana da inandırıcı gelmiyor.
8) malum zat hapiste iken, avustralyalı john pale ile yaşadığı ilişkiden bahsedilmezken, gene o haberlerin ardından bıçaklanmasını da filmin içinde malum zata yıkmışlar gibi gözüküyor. ancak bergen in o dönemde kendi ifadelerine göre durum gazinolar arası bir rekabet ve kocasının durum ile alakası olmadığını aktarmış.
--- spoiler ---

propagandalar yalanları çok sever. ve bu filmin son sahnede istanbul sözleşmesine bağlanması kurulmak istenen propagandanın en somut delili oldu.

açıkcası medya bugün ne ise o gün de o idi. ve yalan dolan çarpıtma haberlerin içinden baskın kalanları ve bergen'i popüler kılacak olanları geldi günümüze daha ziyade. bergen muhteşem bir sesti ve gerçekten gazino patronları-mafya-çıkar kavgası-sancılı aşk hayatlarının ortasında hayata erkenden veda etti.

katili zaten belli. ancak azmettiricisi olduğu kezzap olayından 6 yıl yatarken, bizzat ateş ettiği ve bir ölüm bir yaralama ile biten saldırısında nasıl 7 ay yatıp çıkabildiği hala benim kafamda çok büyük bir soru işareti.

pedofil, canavar ruhlu malum zatın bir ömür rahat görmemesi dileği ile.
34 favorites - -
ruh hastası sjwlerin " ay çok arabesk , çok kıro kadına şiddet var, böyle filmler çekmeyin" dediği film. lan kadın plak satma rekoru kırmış, yüzüne kezzap atılmış, saptantılı bir adam tarafından öldürülmüş. bu film olmayacak da ne film olacak gerizekalı adam
14 favorites - -
bergen’in hayat hikayesini bu film sayesinde değil daha seneler önce çok merak edip araştırmıştım. benim en çok dikkatimi çeken bergen’in başına ne gelirse gelsin her seferinde o adama dönmesi, bu acıdan beslenmesiydi. adam onu eve kapatıyordu ama o şarkı söylemek için kaçıyordu, adam bunu bulunca dövüyordu ama sonunda tekrar barışıyorlardı. filmde ise bundan çok uzak bir hikaye izledim. bergen adamın gerçek yüzünü görünce ondan ayrılmış ama adam ona musallat olmuş gibi… bu açıdan bakarsak filmi sevemedim. filmde çok güçlü bir bergen yaratılmış. evet bu güzel bir şey ama bu bergen’in hayat hikayesi değil. sadece ondan esinlenilmiş diyebiliriz. oyunculukları ise gerçekten çok beğendim. özellikle erdal beşikçioğlu resmen o adam olmuş, helal olsun!
6 favorites - -
kesinlikle 10 yaş ve üstü için uygundur ibaresi kaldırılmalı. çok travmatize edici bir film çünkü.

sanatçı bergen'den ziyade şiddet mağduru bir kadın izledim ve bu durum pek hoşuma gitmedi.

sinamatografisini (görüntü yönetimini) türkiye standartlarına göre başarılı buldum, görüntü yönetmenini kutlarım fakat senaryo korkunç seviyede kötüydü. biyografi filmi çekmek gerçekten meşakkatli bir iştir ve altından kalkamamışsınız. seyircinin bergen'i tanımasına izin vermemişsiniz bu durumda seyirci bergen ile empati kuramadı. ağlayan herkes korkunç şiddet sahneleri yüzünden ağladı diye düşünüyorum.

bergen'in karakter gelişimini görmedik. aniden üslubu, tarzı, hareketleri, bakışları değişen bir karakter var. bu biyografi filmi için yapılabilecek en büyük hata.

olay örgüsüne hiç çalışılmamış. ancak bu kadar çiğ ve yapay geçişler olabilirdi. bu durum filmin akışını negatif yönde etkiledi. muhtemelen bu da olsun şu da olsun diye çok müdahale edilmiş, ortaya kötü bir senaryo çıkmış.

genel olarak başarısız bir yapım.
23 favorites - -
Previous / Next (3) - Last Page (67)