bergen (film)
Next (2) - Last Page (67)

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

adana'nın kozan ilçesinde vizyona girmeyecek filmdir. bergen'in katili şu an kozan'da yaşıyor ve bu yüzden yayınlanmayacakmış. belediye başkanı da şiddet öğeler barındıran bir filmi neden çocuklarıma izlettireyim demiş.

o şiddeti uygulayan insana sahip çıkarken sorun yok ama bunu film yapılmasına karşıyım demek. bilmiyorum taşra acımasız ve cahildir.

ha filmi izlemedim izlemem de.
79 favorites - -
vasati aşamayan film.
belgesel değil film evet.
ama gerçekle bu kadar kopuk olmak zorunda da değil sanırım.
anası, babası tarafından aldadilatan, gecekonduda büyüyen, kendi isteğiyle sahnelere atılan bir bergen var.
ona kol kanat geren, evde dikiş diken, fedakar anne motifi...
diğer yandan aldatan, ilgisiz baba figürü.

filmin bilinçaltı bergen baba figürünün eksikliğini o adamla doldurdu deniyor, öyle denmek isteniyor.

oysa armağan çağlayan, youtube kanalında annenin pavyon kadını olduğunu, bergen 'i sahnelerde onun ittiğini,hatta çalışsın diye yaşını büyüttüğünü söylüyor.
hatta... armağan çağlayan, bergen evlendikten sonra izmir 'e kaçıp annesinin baskısıyla gazinolarda sahne alıyor diyor.

ayrıca anne aldatılan kadın mı gerçekten, anne ve baba evli mi, yoksa baba zaten başkasıyla evli hatta 7 çocuk sahibi, ama bergen 'in annesi ile nikahsız mi yaşıyordu?

bergen gibi güzel yetenekli bir kadını pavyona iten annenin hiç mi kabahati yok...bergen 'in bu bataklığa suruklenmesinde baba tek sorumlu mu?

bir de anne neden bergen küçükken evi terk ediyor?

bunlar hep soru işareti.

asıl sorun şu.
film şiddeti, kadın cinayeti kavramını algilayabilmis değil.
pavyon eski türkiye de bir bataklık. oraya bir şekilde düşen kadın mafyanın,pavyonlarin mülkü oluyor, sömürülüyor.
pavyon kadını olmak ayıp değil.
film bergen ve annesini olduğu gibi kabul etmiyor.
bir pavyon kadınını öldürmek korkunç bir şeydir diyemiyor.
onun yerine baba tarafından terk edilen, gecekonduda sefalet içinde büyüyen kız ve evde dikiş diken onurlu anne figürü çiziyor.
bir pavyon kadınının öldürülmesi ile gecekonduda büyüyen gariban bir kızın öldürülmesi arasında hiç fark yoktur, ikisi de korkunçtur,kimse ölmeyi hak etmez. film bu kadar basit bir şeyi bile söyleyemiyor.

ayrıca sonuçta ses sanatçısı bir kadın, sesiyle meşhur ama film müzikal açıdan gerçekten kötü.

şu da var. 1970 ve 80 ler arabeskin altın çağı, trt yasak uyguluyor, bayağı,ilkel bir müzik olarak görülüyor ama arabesk albümler satış rekoru, arabesk filmler gişe rekoru kırıyor.
acıdan,melankoliden zevk alanların müziği arabesk.
terk edilmek , aci çekmek, mağdur olmak, perişanlık,hatta şiddet kutsaniyor.
mesela, dönemin meşhur bir şarkısında "bir kurşun atar vururum seni" deniyor.
bergen acıların kadını oluyor, bunu benimsiyor ve sanki bunu seviyor.
yönetmen,senarist, yapımcı bunu da görmezden geliyor,kolaya kaçıyor.
oysa sonuçta bergen 'i öldüren tam da bu arabesk yaşam tarzı değil mi?
69 favorites - -
vasat bir film. yüksek prodüksiyona ve dev bütçeye rağmen ortaya tv filminden hallice bir şey çıkmış.

gazetelerdeki tv köşe yazarlarının gala yorumlarına aldanmayın, onlar pr ücretine dahil.

diğer biyografik dramalara nazaran bir dram pornosu değil, o tarafı olumlu. ama hem senaryo anlamında hem de yönetmenlik anlamında oldukça yetersiz.

--- spoiler ---

- hikaye bergen'in acılarından ziyade farah show'a dönüşmüş. zeynep farah'ın o kadar çok gereksiz sahnesi var ki filmde, yarısı atılsa film ferahlayacak. zaten film iki kutuplu olması gerekirken hep farah, hep farah tam farah. filmin işlevsel olması gereken sahneleri bu yüzden tam işlenememiş.

- ayrıca filme o kadar para harcanmış ama bazı diyalogları anlamak için geriye sardırmak veya sesi açmak istiyorsunuz.

- filmde halis serbest tarafı çok boş. zaten ismi kullanılmıyor, erdal beşikçioğlu'na uzun ya da "o" diyorlar. fakat bergen adama niye aşık oldu, ne oldu oralar çok hızlı geçiliyor ve anlaşılmıyor. çünkü adamı tanımıyoruz, filmde 2'li bir hikaye var ama biz hep farah izliyoruz. halis ile olan bilgileri cümle aralarında bir zahmet alıyoruz.

- ilk bir saate yakın oyunculuk anlamında çok kötü. tv'de olsa direk kanal değiştirirsin. nergis öztürk dahil olunca tilbe saran ile olan sahneleri yükseliyor ama öncesi onların olmadığı sahneler can çekişiyor oyunculuk anlamında. yer yer erdal beşikçioğlu bile sahnelere inanmamış, anlamamış gibi oynuyor. tabi 1-2 sahnede ise erdal beşikçioğlu şovunu yapıyor. ama genelinde karakterde boşluklar var, anlaşılmıyor.

- bergen'in ilk sevgilisi abdullah var. adam nedir necidir o da anlaşılmıyor. arta kalan sahnelerde kafasına göre giriyor çıkıyor, futbolcu diyorlar, berber gibi de, ne olduğu belli değil. akıbeti ne oluyor o da belli değil.

- filmin başında bergen'in de aile yapısı tam anlaşılmıyor. yanlış sahneyle girdikleri için bergen'in aile yapısı taa sonlara doğru oturuyor. bu da takip duygusunu bozuyor, kötü bir serim yapmışlar.

- bergen'in annesi aniden sadece bergen'i alıp gidiyor. hoca buluyor, kızını müziğe yönlendiriyor ama sahne almasına karşı çıkıyor. e o devirde sıradan bir ev hanımı kızını konservatuara gönderecek bağlantıyı kuruyorsa ve buna izin veriyorsa sahneye çıkmasına da karşı çıkmaz. bu rahatsız eden bir çelişki.

- bergen'in babasının olayını da görmüyoruz. karşılıklı diyaloglar aktarmaya çalışmışlar ama o da yememiş. adamı kanlı canlı tam olayların içinde göremeyince kızı, eşi ve kendi arasındaki ilişki geçmiyor. zaten filmin genelinde var bu sorun. burada ya senaristler beceremedi ya da yönetmenler gerek görmedi, orasını bilemeyiz.

- filmde olaylar tam yedirilmeden çat çat ilerliyor ve finale doğru olaylar bir gerilim rayına oturmadan bam diye bitiyor. o yüzden duyguları ve mesajı tam geçmiyor.

--- spoiler ---
67 favorites - -
bizim millet garip..

müslüm gürses'in tek vasiyeti vardı, hayatının filme çekilmemesi. bunu kesinlikle tek vasiyeti olarak bırakmıştı.

filmi çekildi. adamı hayatı boyunca varoş kesimin müzisyeni olarak görenler birden müslüm hastası oldu çıktı. beyaz yakalılar birden müslümcü kesildi ki, adamın hayatı boyunca konserine gitmemiştir buradaki kişilerin çoğu. ama sorsan herkes hastası.

bergen' e gelecek olursak, kadın çilelerin dibini yaşadı, mezarını hapishane kafesi şeklinde vasiyet etti ki kimse girip rahatsız edemesin, şarkılarını yine belirli bir varoş diye tabir edilen kesim dinliyordu, ekmeğini yemeyen rapçi kalmadı bir de filmi çıkıyor herkes bayıla bayıla izleyeceğim diyor. muhteşem olmuş falan diye farah zeynep abdullah denilen kişinin hesabına övgü yağdırıyor; kadın yüzüne kezzap atılıp parçalandı ve öldürüldü amk övgüleri paraları şu an üstünden ekmek yiyenler kazanıyor. bir de filmi bütün şiddet gören kadinlar adına görev bilip yayımlayacaklarmış. bu kadar ekmek yenmez amk insanlar üstünden. lan kadının albüm satışlarına baksan filmi izleyecek kişi sayısına ulaşmaz totali.

bergen ve müslüm gürses' e saygım sonsuz, ama onların üstünden ekmek yiyip duyar kasanlara da bir o kadar saygim yok. adamların dinleyici kitlesi sizlerin dalga geçtiği kendine jilet atan, pet şişede sirkeye benzer şarap içen kitleler. hap atan kuru sulu buldu mu köşenin birinde sızan tipler. müslüm bir hayranı tarafından seni çok seviyorum diyerek bıçaklandı. bir diğer hayranı burnunu kırdı yumruk atıp. bergen seni çok seviyorum diyen adam tarafından türlü işkenceler gördü öldürüldü. ulan neyin melankolizmi bunlar anlamıyorum.

popülistlik böyle bir bok işte. yukarıda birisi yazmış. bergen filmi çıkınca bu yaz büyük ihtimal her köşe başında bergen dinlenecek son ses. çünkü tüketim bunu gerektirir. kadıköy bağdat caddesindeki ferrariden tut her hangi bir sokak arasında gezen şahin marka araca kadar herkes son ses açıp dinler. dinletir.
58 favorites - -
(bkz: dönem filmlerinde f. z abdullah oynatma şartı)

kendisinin günümüzde geçen tek yapımı olarak masumlar apartmanı'nı hatırlıyorum ki ondan da ayrıldı.
11 favorites - -
bir şarkıcıyı hayatta çok fazla dinlemediysek, onun hakkında yapılan filme gitme hakkını kaybeder miyiz? mesela müslümcü değilsek müslüm filmini seyedemez miyiz?

cevabını bekliyorum, ona göre bilet alacağım.
10 favorites - -
tamam ulan anladık neymiş eskiden arabeske laf edenler şimdi arabeskçi olmuş tamam ulan 100 kere aynı şeyi yazmışsınız. film hakkında yorum okuyayım diye giriyorum girdiğiniz triplere bak sanki 239423949 kere yazılmamış gibi aynı şeyi tekrar ediyorsunuz.
edit: küfürü sildim
27 favorites - -
bergen'i öldüren halis serbest'in yaşadığı kozan'da, belediye sinemasında gösterime girmesi belediye başkanı talimatıyla iptal edilen film.

kaynak
21 favorites - -
yazacaklarım ara ara spoiler içerebilir ama zaten hikaye gerçek ve bilmeyen yok.

ilk bölümün biraz sıkıcı olmasına bir şey diyemeyeceğim.
ama kadının ergenliğinde de her an acı çekmiş olmasını ve atraksiyon yaşamasını beklemiyoruz herhalde değil mi? ki babasıyla olan ilişkisi ve aile dramı her şeyden öte acı verici. ve aslında yaşadığı tüm acıların sebebi.

oyunculuğa gelince; gerçek ve çoğu kişinin tanıdığı birini canlandırmak inanılmaz zor olsa gerek. bence elinden geleni yapmış farah ve diğer oyuncular.

şimdi... bu filmin bir misyonu var. sonunda da bundan bahsediliyor zaten. bergen, aslında çocukluğunda ve ergenliğinde baba sevgisi, şefkati, güveni almamış her kadından biri. o sevgiyi kendinden yaşça büyük ve onu çok sevdiğine inandığı bir adamda arıyor. çok sevdiği işinden bile vazgeçiyor o adam ve bir damla sevgi için. ve adam, onun için her şeyden vazgeçebilecek olduğunu ama kendisinden vazgeçemeyeceğini düşündüğü kadına yapmadığını bırakmıyor. adamın yaptığı manipulasyon daha derin verilebilirdi. bergen’in o sevgi arayışında kendinden veren kadınlardan farkı, gerçekten çok sapkın ve psikopat bir caniye denk gelmiş olması.

oyunculuğu, saçı, başı, makyajı eleştirmeyi bırakın. sonunda aldığınız mesaja odaklanın. buna ihtiyacımız var.

- baba figürü, kız çocuklarının geleceği için çok önemlidir. sadece çocuklarınızın yanında olmakla yetinmeyin, onları sevgi ve şefkatinizle doyurun!

-kadına şiddet uygulayıp, eve kapatarak, kısıtlayarak onu asla elde edemezsiniz.

- istanbul sözleşmesi yaşatır!

izlemeye ve hakkında konuşmaya değer bir film.
30 favorites - -
sosyolojik açıdan incelenmesi ve üzerinde düşünülmesi gereken film.

belgin'in filmi. konservatuarın piyano bölümünü birincilikle kazanan, hayatındaki eksik baba figürünü, baba sevgisini bulabilmek için savrulan, babası yaşındaki bir adama sevdalanan, aynı adam tarafından defalarca şiddet gören, bıçaklanan, üzerine kezzap dökülen ve öldürülen, kadın cinayetine kurban giden bergen 'in filmi.

düşünün ki; bir adam, bir kadını bir eğlence mekanının sahnesinde görüyor, ona aşık oluyor, defalarca oraya geliyor, kadının kendisini sevmesi, aşık olması için kırk takla atıyor, sonunda kadını kendine aşık ediyor ve sahte bir nikahla güya evinin ( zindanının, hapishanesinin ) kraliçesi yapıyor.

toplumumuzda buna benzer örnekler çoktur, kadın öğretmendir, erkek işsizdir, kadın doktordur, erkek memurdur, kadın zengindir, erkek fakirdir, kadın fakirdir, erkek zengindir, kadın açıktır, erkek kapali bir hanım istiyordur, kadın kapalıdır, erkek açılıp saçılmasını ister, vesaire vesaire..

yani demem o ki, birçok erkek aşık olduğu hayran olduğu, yuva kurmak istediği kadını, bulduğu gibi, o aşık olduğu anda ki gibi, o haliyle değil de, değiştirerek, dönüştürerek, kendi kalıbı içine sokarak, onunla evlenmek ister, ya da evlendikten sonra değişmesini ister.

bergen'in kocası halis, ta en baştan bu kadının mesleği, alışkanlıkları, tavrı tarzı bize ters deseydi ya !!!!!! o kadının hayatına hiç girmeseydi ya!!!!!!
adam röportajda her fırsatta: "bize ters" sahneye çıkamaz, şarkı söyleyemez, ağzı bozuktu, çok alkol alıyordu deyip duruyor, madem böyleydi, madem size tersti! ne diye kadınla evlendin, niye kadının hayatını mahvettin be adam !!!
onca işkence, onca dayak, onca acı, ameliyatlar ve daha 30 yaşında sonlanan bir ömür, cidden cok acı:(

"kuş, denginle uç" derler, kadın olsun erkek olsun, insan, olduğu gibi kabul edebileceği bir insanla yola çıkmalı. yolda; kolunu, kanadını kıracağı ile değil!!!

kadınlar gününüz kutlu olsun. sevgi dolu yarınlara....
68 favorites - -
Next (2) - Last Page (67)