ben seni arkadaş olarak görüyorum
Next (2) - Last Page (75)

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

yalandır. yaklaşık bir ay boyunca peşinde koştuğunuz güzel sözler söylediğiniz her şekilde ondan hoşlandığınız belli ettiğiniz ve bundan asla rahatsızmış gibi gözükmeyen verdiğiniz hediyeleri seve seve alan, iltifatlarınızdan hoşalanan, size sürekli imalarda buluna bir kız bu cümleyi söyler ise bilin ki yalandır,

meali, sen beni sevmekten vazgeçme, amaben seveceğim başka birilerini bulayımdır.
475 favorites - -
-ben seni arkadaş olarak görüyorum.
+aynı hastenede aynı gece dünyaya getirilmişiz biz. annem beni dünyaya getirirken vefat etmiş. senin annen ise bir daha hiç çocuk doğuramayacak bir şekilde rahatsızlanmış rahminden.
ilkokulu aynı okulda okuduk. her ders arka sırana oturup da ensendeki sarı ayvaz tüyleri izlerdim. benim cennetim o sarı ayvaz tüylerdi. ben öldüğümde oraya gömülmek isterdim.
sonra bir sabah babanın tayini başka bir ile çıktı. sen gittin. senin gittiğin ilkbahar günü küfrettim evreni yaratana. koştum sizi götüren sarı taksinin ardından.
nefesim kesildiğinde ellerimi dizlerime koyup da öksürdüm. bir güvercin yakalamıştım senin için. avuçlarına bırakacaktım. ve hep sorduğun o sorunun cevabını verecektim;
"beni seviyor musun?"
"hayır. sana tapıyorum."
gittin o ilkbahar günü. haber alamadım senden. mektuplar yazdım bilinmezliğe. şiirler yazdım. öyküler yazdım seninle başlayıp seninle biten.
hiçbirini veremedim sana. çünkü sana ulaşabileceğim hiçbir adres yoktu. yol yoktu. hayat yoktu.
ders çalıştım geceler boyu. yalnızlığımı yok etmek için. insan eti bağımlılığımı dizginlemek için. bir sınava girdim. ve her hangi bir üniversitenin her hangi bir bölümünü kazandım. okula kayıt için gittiğimde, seni gördüm annenle birlikte.
gözlerin hala güzeldi. saçların hala güzeldi. gülüşün hala güzeldi. ellerin hala güzeldi. burnun herkese ve her şeye inat hala hafifçe dikti. ve o da güzeldi.
sokuldum yanına. beni tanıyamayacağını tahmin ederek. "merhaba" dedim nefesimi ritmine getiridğimde. gülümsedin. ben ise gamzene gömüldüm.
sıktın elimden. sarıldın belime. kendine doğru çektin. öptün yanağımdan.
ruhumda depremler meydana geldi. artçılar. gel-gitler. kokunu çektim içime. saçların değdi yüzüme. gözlerimi kapadım. tanrı'yı gördüm bir salisede.
gittin bir aylığına. geri geldin sonra. karşılaştık yemekhanede. karşılıklık oturduk. gazoz ısmarladım sana. sen bezelye yemeği yedin. ben patates. eski günlerdeki gibi.
yemek sonrası el yakmaca oynadık herkesten gizli. eski günlerdeki gibi.
saçını çekiştirmeyi o kadar çok istedim ki bir gece. hani çok sevdiğimiz o şarkıcının konserinden dönüşte. kampüs alanındaki yurtlarımıza varmamıza beş dakikalık bir mesafe kaldığında.
sol elim boşluğu yakaladı. sen ise boşluktaki o elimi. anlattın o gece. aşık olduğun adamdan bahsettin. dinledim seni. bir aşk hikayesi canlanıyordu zihnimde. ve ben o hikayede yoktum.
izledim seni. bir ara ağladın. kafanı omzuma koydun. karanlık bir parkta yan yana oturduk. iki bira kaptım en yakın tekel bayiinden. içtik. güldük. ağladık.
bir ara "anlatsana" dedin koluma dokunarak. "anlatacak bir şeyim yok" dedim. inanamadın. inanmayacaktın anlatsaydım. anlatacağım hikayenin baş karakteri sendin. hikayem senden ibaretti.
bıraktım seni yurduna. gittim odama. dinledim sessizliği. yıllar geçti. bir çok adama aşık oldun tekrar. her seferinde bana geldin. her başarısız aşk girişiminin son durağı bendim.
bende dinlendirdin ruhunu. hikayeler anlatttım sana. gülümsemenin ne kadar kolay olduğunu ıspat için fıkralar anlattım sana. karnın ağrıdı gülmekten. gözlerinden yaş geldi.
bulamadığın ders notlarını buldum senin. cebimdeki son parayı çok sevdiğin o kitap için harcadım. doğum günü hediyen için. üç gün sadece ve sadece su içtim. bilirsin; kimseden borç para almam ben.
senin çok sevdiğin her filmi izledim. bir çoğu berbattı. yine de sen o filmleri anlatırken gülümsüyordun ya, ben de her birini izlerken gülümsedim sen gibi.
okuduğun her kitabı okudum. dinlediğin her şarkıyı dinledim. senin sevdiğin her şeyi sevdim.
bir gece hastalandın sen. acile kaldırıldığını oda arkadaşın söyledi bana. o zamanlar aşık olduğun adam yine başka bir ilde yaşıyordu. aşktan ve senden daha önemli bir şeyle meşguldü.
seninle beraber geldim hasteneye. kan verdim sana. kanım senin damarlarında dolanacaktı artık. o gece kaldın hastanede. başucunda bekledim seni. elini tuttum. öylece durdum. uyumamak için ne kadar çabaladıysam artık, başaramadım uyumamayı. sabah senin sesinle uyandım. "su" dedin sessizce.
öptüm avuç içlerinden. koşarak indim kantine. sana su getirdim. taburcu edildin o günün ikindi vaktinde. bir çay bahçesine gittik. anlattın. dinledim. her zaman ki gibi.
arada bir elime dokundun gülümseyerek. ben, ben oldum.
şimdi, benden beni almaya çalışıyorsun. farketmez. al bendeki beni. o da sen olsun. senin olsun.

***

mesaj atıp bu entry'nin gerçekliğini soran çok insan oldu. arkadaşlar bu mevzu, üniversite okurken yazdığım mini bir öykü-hikaye.
226 favorites - -
arkadaş sayımda hatırı sayılır bir yükselmeye neden olmuştur bu cümle. yeter ulan yeter!
28 favorites - -
birçok insanın hayatında travmatik bir iz bırakan kelimeler bütünü. şimdi bu sözü birkaç kez duymuş birisi olarak sözün duyulan tarafı nasıl içten içe karşıdaki insana farklı duygular beslemeye başladığını anlatayım. memleketten uzakta üniversite okurken* facebook'ta eski bir arkadaşla karşılaştım. bol bol sohbet etmeye başladık uzun zamandır görüşmediğimiz için. hasret giderdikten sonra muhabbet yavaştan sevgilin var mı yok mu olayına geldi. onun üzerine günlerce konuştuk. aslında nasıl olmalı, işte millet aslında birbirini hiç sevmiyor gibi ergen ergen muhabetler. bir zaman sonra baktım ki günün 3-4 saatini bu hanım kızımızla geçirmeye başladım. benim gezip fotoğraf çektiğim yereleri beğenip "ben geldiğimde buraları gezdirir misin" gibi sorular. konuşmada sıfat olarak canım, şekerimler kullanmalar, çekindiğim fotoğraflara iltifatlar etmeler falan. bu böyle yaklaşık 4 ay kadar devam etti. dönem bitip memlekete dönüşte görüşmek istedim. yaklaşık 2-3 günde bir akşamları baş başa çıkıp bir yerlerde oturup sohbet ettik. çok güzel zaman geçirdik, güldük bol bol eğlendik, zamanın nasıl geçtiğini fark etmedik bile. o gözlerime bakması, beni dinlerken candan gülümsemesi falan açıkçası benim içimde kıpırdan o aşk tohumlarını yeşertmeye başladı. ardından bu yeşerttiğim duyuları kendisiyle de paylaşmaya karar verdim. bir gün yine konuşurken ben konuyu bu taraflara getiriyordum ki ne olacağını anlayıp "yapma" dedi. o an nasıl bir hale geldiğimi inanın anlatamam. beyninden vurulmuşa dönmek deyimini bizzat deneyimledim ayak üstü. suyumdan bir yudum alıp kendisine içimdekileri söyleyeceğimi belirtip konuşmaya başladım. anlattım ama ikna etmeye çalışmadan. sadece neler hissttiğimi söyleyip sözü kendisine bıraktım ve kendisinden o meşhur cümleyi duyunca ikinci kez beynimden vuruldum. başka ne dese herhalde o kadar koymazdı. hayatımda ilk kez birisiyle beraber olmayacaktım, onun gibi samimi davranan başka kız arkadaşlarım da vardı ama onlarla zaten bu aşamalara gelmemiştik gelmezdik de. her ilgi gösteren kıza aşık olma evresini de geçtiğim dönemlerdi. bir an kendimden şüphe etmeye başladım. dedim acaba sen mi yanlış anladın davranışlarını diye ama tekrar düşününce olanları yanlış anlamadığımı hissettim. o cümleden sonra daha fazla bir şey söylemeyerek "kalkalım mı?" dedim ve kendisini evine bıraktım. o günden sonra iletişimimi tamamiyle kopardım. bir kaç kez doğum günümde attığı mesajlara teşekkür edip cevap verdim, zaten bir saatten sonra da tamamiyle koptuk.

karmaşık mesaj veren tüm dişilere gelsin bu sözüm. çevrenizdeki erkeklerin büyük bir çoğunluğu eğer hayatınıza dahil olmak için çırpınıyor, sürekli sizi mutlu etmek için çabalıyor, attığınız her mesaja derhal cevap veriyor, sizinle zaman geçirmek için uğraşıyorsa sizden hoşlanıyor demektir. siz bu durumun farkına varıp karşınızdaki için aynı duyguları taşımıyorsanız o işe en kısa zamanda bir son verin ki gerçekten vicdanlı, şerefli bir insan olduğunuz belli olsun.
83 favorites - -
yüzüme karşı küfret.

"tipim değilsin, bi kere çok çirkinsin" de.

"siktir lan, ahaha senle çıkacağımı düşündün mü lan hakkaten" de.

"yok ya ben sana hiç ilgi duymuyorum, berkecan'a ölüyorum kusura bakma" de.

ama bunu deme. beni muallakta bırakma. acaba sonra olur mu kafası yaşatma bana. zaten dünyanın en normal işi olan herhangi birine hislerini anlatma işini yeterince eğip büküp kırılgan bir hale getirmişsin, uzatma daha fazla. gurur dediğin şey yerle bir olmuş, zaten seninle konuşurken yüzüne bile bakamaz duruma gelmişim, gece seni düşünmeden nasıl uyuyacağımı bulmaya çalışıyorum, yanından kaçıp kaybolmakla seninle bir ömür geçirmek arasındaki sırat köprüsünün tam üzerindeyim, itme beni aşağı.

söyleme bunu, lütfen.
105 favorites - -
beni dumurlara uğratan sözdür.

bugün başıma gelen taze bir olayı paylaşayım.

bir süredir 'flörtleştiğim' kız bugün bana o malum cümleyi kurdu. 'ben seni arkadaşım olarak görüyorum'.

bunu diyen kız aynı zamanda bana mesaj atıp 'şu gün benimsin, sabah erken buluşalım günü öldürmeyelim, inşallah yağmur yağar ıslanalım' gibi abuk subuk cümlelerde kullanmıştı. bunun gibi bir ton şey de. hayır bir insan bunları ve türevlerini diyen dediği birini nasıl arkadaşı olarak görebilir anasını satayım?

bu sabah kızı alıp gebze'den istanbula götürdüm. gezdik tozduk, yürüdük, yürürken koluma girdi, eğlendik. kahvaltı yaptık, kahvaltıda bana çocukluk arkadaşının kendisini sevdiğinden şüphelendiğini, beni kıskandığını da söyledi. -tam hatırlamıyorum bu tarz bir şeydi.- ama kimse onun hayatına aldığı birine karışamazmış, buna o karar verirmiş falan filan. bana iltifat etti. kısacası sevgililik döneminden önceki aşamada ne yapılması gerekiyorsa eksiksiz yaptı(k). ben de uzatmayı sevmeyen bir insan olarak ona karşı boş olmadığımı, bende özel bir yeri olduğunu söyleyebileceğim en düzgün şekilde söyledim.

neymiş başı hep bundan yanmış, erkekler onu yanlış anlıyormuş, beni "arkadaşı" olarak görüyormuş gibi daha abuk subuk cümleler kullanmaya başladı. hayır madem beni arkadaşın olarak görüyorsun neden bana abuk subuk mesajlar atıyorsun? yağmurda ıslanalım ne aq ne anlamam gerekiyor bundan? "uykum gelirse omzunda uyurum" gibi sayko bir cümleyi hangi insan evladı arkadaşı olarak gördüğü karşı cinse söyler? veya yolda yürürken neden ikide bir elinden kolundan tutar? kızlar siz kafayı mı yediniz?

ben de söylenmesi gereken ve asla pişman olmayacağım şeyi söyledim. "benim senden hoşlanmam ne kadar doğalsa, senin de aynı şekilde bana karşı boş olman benim için o kadar doğal. ancak ben prensip olarak kızlarla arkadaş olmuyorum, bir kızla paylaşabilecek bir şey görmüyorum." bunu söylediğim anda nutku tutuldu ve bir daha görüşmeyeceğiz mi dedi. bende evet dedim. neymiş bana değer veriyormuş hayatında istiyormuş. ben de "kusura bakma bana karşı boş olan birinin etrafında durup kendime eziyet edemem, sen de bunu anla" dedim. vapurda metroda yüzü düştü, bir ara gözleri doldu. bana nedenini sordu. ben de kimse için kendimi yıpratamayacağımı, hayırı evete döndürmek için çaba göstermeyeceğimi, vaktimi boşa harcamayacağımı anlattım. kısacası kendimi ezdirmedim. bıçak gibisin hemen kestirip atıyorsun gibi alakasız bir şey daha söyledi ama ben meriç olamayacağımı en baştan ona söylemiştim bir kere. ya herro ya merro.

yolda yürürken sesi çıkmadı ama yüzündeki o hayal kırıklığı veya hüznü net olarak görebiliyordum. ben de buna çok şaşırdım. ayrıldığımız için ağlayanı çok görmüştüm ama beni reddedip de ağlayanını ilk defa gördüm. tam ağlamak denmesede gözleri boncuk boncuk doldu, kendini tuttu.

evine geldiğimiz zaman sokağa döneceği esnada kolundan tutup kendime döndürdüm ve kendine iyi bak, darılmak gücenmek yok dedim. o da sesi titreyerek sen de kendine iyi bak dedi. orada da onda bir miktar huzursuzluk ve hüzün sezdim ama başka bir şey söylemeden yanağını okşayıp arkamı dönüp gittim.

diyeceğim o ki arkadaşlar gönül işlerinde kendine yetecek kadar tecrübesi olan bir insan olarak net olarak söyleyebilirim ki hiçbir kız için kendinizi üzmeye değmez. reddetti mi ? eyvallah deyin önünüze bakın. o kızın peşinde koşupta hem kızın egosunu tatmin etmeyin hem de kendinizi heder etmeyin. oluru varsa olurdu ve olmadı değil mi ? saplantıya dönüştürüp kendinizi çıkmaza sokmaya gerek yok. etraf kız kaynıyor. kafanıza göre biri elbet karşınıza çıkacaktır. illa o olsun diyorsanız da o olmasa da bir şey kaybetmeyeceğinizi zamanla anlarsınız. onu tanıyana kadar o mu vardı hayatınızda? zamana bırakın ve önünüze bakın sonra arkanıza dönüp baktığınız zaman diyeceğiniz tek şey "vay be ne kadar salakmışım" olacaktır.

edit: yoğun bir şekilde tebrik mesajları alıyorum. sağolun gerçekten. bazı arkadaşlar mesaj atmamı kızın büyük ihtimal bana karşı boş olmadığını söylüyor. arkadaşlar ısrarcı bir yapım yok maalesef, ne demişler "ne giyersek giyelim, nereye gidersek gidelim evet evettir, hayır hayır." kaldı ki kendisi benimle bir gelecek düşünseydi bana mutlaka bununla ilgili bir şeyler söylerdi. bir şey hissetmedide mi söylemedi yoksa uzağa gideceği için mi söyleyemedi bilmiyorum. önemlide değil zaten, sonuçta söylemedi. bazı arkadaşlar da kızın bir müddet sonra mesaj atacağını söylüyor, kendi arkadaşlarım da böyle düşünüyor ama ben zannetmiyorum. beklemiyorum da. aklımdan tamamen çıksın yeni ufuklara yelken açacağım. ama eğer ki mesaj atarsa buraya editlerim.

2 sene sonrası editi: arkadaşlar çok mesaj geliyor kız döndü mü diye, dönmedi. ben de ona yazmadım bir daha. o zamanlar gerçekten de üzülmüştüm ama sizlere söylediğim gibi kimseye takılı kalmaya gerek yok. şimdi başka birisi var ve çok tatlı bir insan. iyi ki de onunla olmamış diyebilirim. ikisini de karşılaştırdığım zaman şu an hayatımda olan kız tanrıça gibi resmen.

bu başlıkta bu entriyi okuyorsanız siz de muhtemelen bu lafı duydunuz. gördüğünüz gibi hiçbir şey kaybetmedim aksine beni daha çok mutlu edecek birini buldum. lütfen kendinizi üzmeyin ve yılmadan usanmadan keep looking for the one dostlarım.

5 sene sonrası editi: hanımefendiye evlenme teklifi ettim, kabul etti sözlük. diğer kız beni iyi ki de arkadaşı olarak görmüş.

7 sene sonra editi (höh amk:d ): arkadaşlar arada beni yeşillendiriyorsunuz. 1.5 yıllık evliyim, mutlu bir yuvam var çok şükür. bu entiriye konu arkadaşla bir daha hiç görüşmedik nerede ne yapıyor hiçbir fikrim yok. yalnızca siz bana mesaj attıkça aklıma geliyor. bilmem anlatabildim mi^^
437 favorites - -
"sikimi de arkadaşının siki olarak mı görüyorsun?" diye karşılık verilmesi gereken cümle.
akabinde hızla soyunmaya başlanmalıdır.
ardından o karambolde zaten büyük ihtimal olaylar gelişir.
40 favorites - -
bir kız söylüyorsa eğer, genelde tercümesi şöyledir:

"senin yanımda olman hoşuma gidiyor. bana ilgi göstermeni, peşimde koşmanı seviyorum. ama seninle beraber olmak istemiyorum. ben sana ilgi göstermeyeyim ama sen ne zaman istersem yanımda ol. ben istediğimle takılabileyim ama sen sadece benden hoşlan."

erkek söylüyorsa eğer:

"seni beğenmiyorum." demektir.
82 favorites - -
a: ee seninle uzun zamandır birlikteyiz artık az çok birbirimizi tanıdığımızı düşünüyorum.
k: evet birlikte oldukça güzel vakitler geçirdik.
a: katılıyorum. bende sana karşı eee... nasıl anlatsam?
k: dinliyorum.
a: böyle bir birikim yaşandı. hemde bileşik faizli. yani ben sana karşı birşeyler hissediyorum.
k: ama ben seni arkadaş olarak görüyorum.
a: yani bende seni arkadaş olarak görüyoum. sakın yanlış anlama.
k: yok yanlış anlamıyorum.
a: valla bak. mesela biri senin arkandan kaşar dese derim ki orada dur. sen bu kıza nasıl kaşar dersin derim. tamam belki çok erkekle birlikte oluyor benimle olmuyor ama bu ona kaşar demeni gerektirmez derim.
k: sen bana kaşar mı demek istiyorsun?
a: olur mu. ben seni arkadaş olarak görüyorum. mesela biri gelse dese ki bu kızın basenleri var. ne yese kalçalarında kalıo. derim hoop orada dur. tamam bu kızın biraz basenleri var ama sen diyemezsin arkadaş. nie çünkü ben onun arkadaşıyım. ben buradayken sen onun hakkında ileriymiş geriymiş konuşamazsın.
k: e benim basenlerim yok ki.
a: bak işte ben senin arkadaş olarak görmesem millet basenin var zannedecek. hem mesela dielim birisi gelse böyle bir lavuk, biz gece klübündeyiz, deseki merhaba bayan ateşiniz var mı? derim hoop arkadaş al buradan yak.
k: sen nie karışıosun adama?
a: çünkü ben seni arkadaş olarak görüyorum.
k: ee sonuç?
a: sonuç: dostluk kazandı. aşk kaybetmeye mahkum.
36 favorites - -
madem bir kere ver de arkadasligimiz pekissin demek gerekir bunun uzerine
34 favorites - -
Next (2) - Last Page (75)