beni dumurlara uğratan sözdür.
bugün başıma gelen taze bir olayı paylaşayım.
bir süredir 'flörtleştiğim' kız bugün bana o malum cümleyi kurdu. 'ben seni arkadaşım olarak görüyorum'.
bunu diyen kız aynı zamanda bana mesaj atıp 'şu gün benimsin, sabah erken buluşalım günü öldürmeyelim, inşallah yağmur yağar ıslanalım' gibi abuk subuk cümlelerde kullanmıştı. bunun gibi bir ton şey de. hayır bir insan bunları ve türevlerini diyen dediği birini nasıl arkadaşı olarak görebilir anasını satayım?
bu sabah kızı alıp gebze'den istanbula götürdüm. gezdik tozduk, yürüdük, yürürken koluma girdi, eğlendik. kahvaltı yaptık, kahvaltıda bana çocukluk arkadaşının kendisini sevdiğinden şüphelendiğini, beni kıskandığını da söyledi. -tam hatırlamıyorum bu tarz bir şeydi.- ama kimse onun hayatına aldığı birine karışamazmış, buna o karar verirmiş falan filan. bana iltifat etti. kısacası sevgililik döneminden önceki aşamada ne yapılması gerekiyorsa eksiksiz yaptı(k). ben de uzatmayı sevmeyen bir insan olarak ona karşı boş olmadığımı, bende özel bir yeri olduğunu söyleyebileceğim en düzgün şekilde söyledim.
neymiş başı hep bundan yanmış, erkekler onu yanlış anlıyormuş, beni "arkadaşı" olarak görüyormuş gibi daha abuk subuk cümleler kullanmaya başladı. hayır madem beni arkadaşın olarak görüyorsun neden bana abuk subuk mesajlar atıyorsun? yağmurda ıslanalım ne aq ne anlamam gerekiyor bundan? "uykum gelirse omzunda uyurum" gibi sayko bir cümleyi hangi insan evladı arkadaşı olarak gördüğü karşı cinse söyler? veya yolda yürürken neden ikide bir elinden kolundan tutar? kızlar siz kafayı mı yediniz?
ben de söylenmesi gereken ve asla pişman olmayacağım şeyi söyledim. "benim senden hoşlanmam ne kadar doğalsa, senin de aynı şekilde bana karşı boş olman benim için o kadar doğal. ancak ben prensip olarak kızlarla arkadaş olmuyorum, bir kızla paylaşabilecek bir şey görmüyorum." bunu söylediğim anda nutku tutuldu ve bir daha görüşmeyeceğiz mi dedi. bende evet dedim. neymiş bana değer veriyormuş hayatında istiyormuş. ben de "kusura bakma bana karşı boş olan birinin etrafında durup kendime eziyet edemem, sen de bunu anla" dedim. vapurda metroda yüzü düştü, bir ara gözleri doldu. bana nedenini sordu. ben de kimse için kendimi yıpratamayacağımı, hayırı evete döndürmek için çaba göstermeyeceğimi, vaktimi boşa harcamayacağımı anlattım. kısacası kendimi ezdirmedim. bıçak gibisin hemen kestirip atıyorsun gibi alakasız bir şey daha söyledi ama ben meriç olamayacağımı en baştan ona söylemiştim bir kere. ya herro ya merro.
yolda yürürken sesi çıkmadı ama yüzündeki o hayal kırıklığı veya hüznü net olarak görebiliyordum. ben de buna çok şaşırdım. ayrıldığımız için ağlayanı çok görmüştüm ama beni reddedip de ağlayanını ilk defa gördüm. tam ağlamak denmesede gözleri boncuk boncuk doldu, kendini tuttu.
evine geldiğimiz zaman sokağa döneceği esnada kolundan tutup kendime döndürdüm ve kendine iyi bak, darılmak gücenmek yok dedim. o da sesi titreyerek sen de kendine iyi bak dedi. orada da onda bir miktar huzursuzluk ve hüzün sezdim ama başka bir şey söylemeden yanağını okşayıp arkamı dönüp gittim.
diyeceğim o ki arkadaşlar gönül işlerinde kendine yetecek kadar tecrübesi olan bir insan olarak net olarak söyleyebilirim ki hiçbir kız için kendinizi üzmeye değmez. reddetti mi ? eyvallah deyin önünüze bakın. o kızın peşinde koşupta hem kızın egosunu tatmin etmeyin hem de kendinizi heder etmeyin. oluru varsa olurdu ve olmadı değil mi ? saplantıya dönüştürüp kendinizi çıkmaza sokmaya gerek yok. etraf kız kaynıyor. kafanıza göre biri elbet karşınıza çıkacaktır. illa o olsun diyorsanız da o olmasa da bir şey kaybetmeyeceğinizi zamanla anlarsınız. onu tanıyana kadar o mu vardı hayatınızda? zamana bırakın ve önünüze bakın sonra arkanıza dönüp baktığınız zaman diyeceğiniz tek şey "vay be ne kadar salakmışım" olacaktır.
edit: yoğun bir şekilde tebrik mesajları alıyorum. sağolun gerçekten. bazı arkadaşlar mesaj atmamı kızın büyük ihtimal bana karşı boş olmadığını söylüyor. arkadaşlar ısrarcı bir yapım yok maalesef, ne demişler "ne giyersek giyelim, nereye gidersek gidelim evet evettir, hayır hayır." kaldı ki kendisi benimle bir gelecek düşünseydi bana mutlaka bununla ilgili bir şeyler söylerdi. bir şey hissetmedide mi söylemedi yoksa uzağa gideceği için mi söyleyemedi bilmiyorum. önemlide değil zaten, sonuçta söylemedi. bazı arkadaşlar da kızın bir müddet sonra mesaj atacağını söylüyor, kendi arkadaşlarım da böyle düşünüyor ama ben zannetmiyorum. beklemiyorum da. aklımdan tamamen çıksın yeni ufuklara yelken açacağım. ama eğer ki mesaj atarsa buraya editlerim.
2 sene sonrası editi: arkadaşlar çok mesaj geliyor kız döndü mü diye, dönmedi. ben de ona yazmadım bir daha. o zamanlar gerçekten de üzülmüştüm ama sizlere söylediğim gibi kimseye takılı kalmaya gerek yok. şimdi başka birisi var ve çok tatlı bir insan. iyi ki de onunla olmamış diyebilirim. ikisini de karşılaştırdığım zaman şu an hayatımda olan kız tanrıça gibi resmen.
bu başlıkta bu entriyi okuyorsanız siz de muhtemelen bu lafı duydunuz. gördüğünüz gibi hiçbir şey kaybetmedim aksine beni daha çok mutlu edecek birini buldum. lütfen kendinizi üzmeyin ve yılmadan usanmadan keep looking for the one dostlarım.
5 sene sonrası editi: hanımefendiye evlenme teklifi ettim, kabul etti sözlük. diğer kız beni iyi ki de arkadaşı olarak görmüş.
7 sene sonra editi (höh amk:d ): arkadaşlar arada beni yeşillendiriyorsunuz. 1.5 yıllık evliyim, mutlu bir yuvam var çok şükür. bu entiriye konu arkadaşla bir daha hiç görüşmedik nerede ne yapıyor hiçbir fikrim yok. yalnızca siz bana mesaj attıkça aklıma geliyor. bilmem anlatabildim mi^^