sözcük anlamıyla askeri bir ilerlemenin en öndeki parçası olan "avangard" (
avant garde), kültürel bağlamda yenilikçi ve deneyselci sanatçıları ya da yapıtlara işaret eder. avangard mimarlık, ana akım düşünceleri reddeden ve geleneksel mimari anlayışının sınırlarını zorlayan bir ayrılıkçılık hareketini kapsar.
tarihsel olarak bu terim, 20. yüzyılın başlarında, kendini beğenmiş burjuva değerlerini, kurumlarını ve geleneksel sanat/mimari üslup savaşlarını reddeden; makine çağına daha uygun yeni bir mimarlığı işleyen çok sayıda ikon kırıcı avrupalı grup ve kişiyi işaret eder. modern mimari, özünde bu yenilikçi fikirlerden doğup gelişmiştir. bu erken dönem gruplarının en önemlileri arasında
birinci dünya savaşı'ndan hemen önce
fütüristler ve savaştan hemen sonra
konstrüktivistler sayılabilir.
fütürizm, hıza, teknolojiye, şiddete, makinenin, kitlesel endüstrileşmenin ve savaşın estetikleştirilmesine vurgu yaparken;
konstrüktivizm, toplumsal ve siyasal ilerlemeyi sağlamak için endüstri aracılığıyla sanat ve yaşamın birleşimini savunur. 1900'lerin çalkantılı erken yıllarında fütürizm
italya'daki faşizmle,
konstrüktivizm ise
sscb'deki komünizmle ilişkilendirildi.
vladimir tatlin'in
üçüncü enternasyonal anıtı (1919) gibi avangard mimari eserler çoğu kez sadece kağıt üzerinde ya da maketlerde kalmış olsa da, her iki akım da,
hollanda'daki
de stijl ve
almanya'daki
bauhaus gibi daha sonraki ilerlemeci akımlar üzerinde büyük etkiye sahip olmuştur.
avangard mimarlar çoğu kez, yaptıkları işlerden çok, yayımladıkları manifestolarıyla özdeşleştirilirler. bazıları avangardın, modernizmden kalan bir miras olduğunu ve başlangıçta varlığını ortaya koyan, ancak sonunda ana akımın doğal bir parçası haline gelen diyalektik sürecin getirdiği bir ilerleme motoru olduğunu öne sürerler.
savaş sonrası dönemde ise, "yeni avangard" terimi, yeni
brutalistler,
ingiltere'deki
archigram ve
japonya'daki
metabolistler gibi yenilikçi, ancak öncülleri kadar devrimci olmayan grupları kapsamak için kullanılmıştır. özellikle rus konstrüktivizmi, mühendislikten esinlenerek süslemesiz, geometrik yapılar üreterek avangardın en ilerlemeci akımlarından biri olmuştur.