akp'yi liberal sanmak işine gelen insan da olabilir.

türk liboşlarının sanrısıdır. ahmet hakan'ın bir köşe yazısı da var bununla ilgili. içine düştükleri komik durumu özet geçmiş bir yazıdır.

(bkz: geldi yine t. s.)

(bkz: eliot)

(bkz: yetmez ama evet)

liberalizmi iyi bir sey sandigi icin akp'ye yakistiramayan gerizekalidan bin kat akilli oldugu kesin. ne iciriyolar, ne yediriyolar size ya.

post washington consensus doğrultusunda (good governance, transparency, pro-poor growth vs.) neo-liberal politikalar geliştiren bir hükümet olan akp, washington consensus prensipleriyle (trivialization of state, market fundamentalism vs) örtüşen klasik liberal yapıda bir liberal sistem benimsememiştir.

bankacılık sektörü şeffaflaştırılırken devlet endüstriden tamamen kopmamış ancak bir regülatör olarak (bddk, spk vs) kendini konumlandırmıştır.

bu bakımdan evet klasik liberal anlayışla örtüşmez ama herşeye rağmen neo-liberal bir sistem bile uygulanmakta olsa da bu sistemin de tabanında liberal ekonomi prensipleri benimsenmiştir (özelleştirmeler, serbest kur, serbest ticaret vs.).

nihayetinde, mevzu bahis gerizekalı akp'yi liberal sanmakta haksız olmayabilir.

liberalizmi "özgürlük işte, herkes konuşuyor, sen benim, ben senin fikrine saygı gösteriyorum"a indirgeyen gerizekalının uydurduğu şey. liberalizm dünyanın hiçbir yerinde milliyetçi-muhafazakar-ırkçı söylemlerle içiçe geçmeden toplumsallaşamadı, toplumsallaşmıyor ve toplumsallaşamayacak. bir tek besim tibuk vardı, adam hani 2001 krizi döneminde "ben muhalifim ama fikirlerim iktidarda" dese yeriydi... saf liberalizmde ısrar etti, küçücük kaldı.

özünde liberalizm, sermayenin özgürlüğünü savunan, karın azamileştirilmesi için sosyal yıkımı dayatan sistemden başka hiçbir halt da değildir. (not düşülsün: "fikirlerine katılmıyorum ama onları ifade edebilmen için mücadele ederim" ekolü de yalancının daniskasıdır. ergenekon davasında hepsinin nasıl sevindirik olduğu, kimleri daha yargı kararı yokken mahkum ettikleri de herkesin malumudur.)

ya ne sanacağıdı?
akp siyasi olarak da ekonomik olarak da son derece liberal politikalar uygulayan bir anlayıştadır. demokrasi, insan hakları diye çırpınmalar da buna örnektir. ama tabi ki her liberal sistemde olduğu gibi bu "eşitlik" maskesi altında tek önemli olan "para" eksenlidir bu çırpınmalar da. ayrıca bunu akp ye indirgemek resme küçük bakmaktır. liberal uygulamalar, hadi adam smithler kalmadı; neo-liberal uygulamalar tüm dünyadaki trenddir. küreselleşme dediğimiz olay bunu türkiyede de uygulatmıştır. yoksa nasıl para kazanır uluslararası sermayeler türkiye pazarında? para piyasasına ne kadar karışılıyor, faiz oranları ne kadar sınırlı tutulabiliyor ki liberal olmadığını savunabiliyor türkiyenin? demin de dediğim gibi bu tüm dünyanın uyguladığı ekonomik politikadır, yarın en solcu geçinen parti de iktidara geçse yine ekonomik politikaların neo-liberal olduğundan bahsedeceğiz. bahsetmememiz için devrim olması gerekir, ekonominin tamamen yada hiç değilse kısmen dışa kapanması gerekir, gerekir de gerekir.
neyse özet olarak, ancak "made in 'bir üçüncü dünya ülkesi' " ibaresini görmediğimiz bir günde gerizekalı sıfatını hakedecek, aklıselim insandır.

dediğimiz gibi liberalizm her zaman toplumsallaşabilmek namına muhafazakar-milliyetçi veya ırkçı söylemlerle kendini harmanlar.
bakın güzel bir örneği "insanın doğası"nın liberal olduğuna inanmak.
nazizmin temellerini hatırlatıyor insana. "ırkların hayatta kalma mücadelesi"ne çok yakın düşer. düştüğü yerden özgürlükçüler bitmez, elleri cetvelliler biter kafatası ölçmek için.

(bkz: gizli liberal)
(bkz: anne ben liberal miyim?)

bireysel olmak demokratik toplumları baltalar, güçlü olan kazanır anlayışına götürür. liberal ünlüler listelerinin de savaş-kriz sonrası ekonomik kalkınmayı öncelik gören düşünürler olduğu hayretler içinde görülecektir. günümüzde liberal politikaların toplumun tüm sınıfları için yararlı olduğunu savunabilecek olanlarınsa sadece ekşisözlük trolleri olduğu insanı daha da hayretlere düşüren bir ayrıntıdır.