adamlar bir de sci/ssci kapsamındaki yayınlara “fena olmayan bir ödeme” yapılmasına takmış. kaç paradır fena olmayan? anlatayım:
abd’deki , bir akademisyen o dergilerde senede 1 makale yayınladığı sürece işini kaybetmez, zamanla tenure yani kadrolu olur. aldığı maaş senelik 100.000 dolardan fazla.
bahsedilen dergilerde makalenizin yayınlanması tamamen eşit
** kriterlere bağlı yani bir nevi kalite göstergesi, eşit rekabet ortamı diyelim isterseniz.
buradaki bir araştırmacı o dergide yayın yaptığında tübitak ona 3000-4000 türk lirası yani 500 dolares ateşliyor. bu da 1 seferlik ve yazar başına bölünüp dağıtılıyor.
mesela
cern deneylerinin makaleleri 100 kişiye bölünecek. adam başı 50 tele mazot parası verilecek.
evet teşvikler süper.
tekrar düzenlenmesi gerektiğini düşündüğüm birçok boşluğa sahip ödenek. örneğin adam kitap yazdım uluslararası yayın evinde yayınlattım diyor. kitap türkçe yazılmış ve yayınevi bir şekilde şartları karşılıyor ve yazardan baskı ücreti alıyor. toplasan 10 tane basıyor kitaptan ve kitabı ne okuyan var, ne inceleyen var, ne de bilime katkısı var. ama uluslararası kitap yazdım diyip teşvik alınabiliyor.
kanuna göre bilim, teknoloji ve sanata katkı sağlayıcı nitelikte yurt içinde veya yurt dışında sonuçlandırdıkları proje, yaptıkları araştırma, yayın ve sergi, aldıkları patent ile çalışmalarına yapılan atıflar, bilim danışma kurulu bulunan uluslararası düzeydeki toplantılarda sundukları ve almış oldukları akademik ödüller esas alınarak, öğretim üyeleri ile araştırma görevlisi, öğretim görevlisi ve okutmanlar için yıllık akademik teşvik puanı hesaplanacak, aldıkları puanlarla orantılı olarak da akademik teşvik ödeneği adı altında yapılacak olan yeni bir ödeme.
akademik teşvik ödeneğinden türk silahlı kuvvetleri kadrolarında bulunan öğretim elemanları da yararlanacak.
kanun, 2914 sayılı yükseköğretim personel kanununa madde eklenerek, yüksek öğretim tazminatı uygulamasını düzenleniyor.
buna göre devlet memurları kanunu'na tabi en yüksek devlet memuru, ek gösterge dahil brüt aylık tutarının profesör, doçent ve yardımcı doçent kadrosunda bulunanlara yüzde 100'ü, araştırma görevlisi, öğretim görevlisi, okutman, uzman, çevirici, eğitim ve öğretim planlamacıları kadrosunda bulunanlara yüzde 115'i oranında her ay yükseköğretim tazminatı ödenecek. bu tazminata hak kazanılması ve ödenmesinde aylıklara ilişkin hükümler uygulanacak.
bu maddeye göre ödenecek tazminat damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi tutulmayacak ve ilgili mevzuatı uyarınca ödenmekte olan zam, tazminat, ödenek, döner sermaye ek ödemesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemelerin hesabında dikkate alınmayacak.
kanuna göre bilim, teknoloji ve sanata katkı sağlayıcı nitelikte yurt içinde veya yurt dışında sonuçlandırdıkları proje, yaptıkları araştırma, yayın ve sergi, aldıkları patent ile çalışmalarına yapılan atıflar, bilim danışma kurulu bulunan uluslararası düzeydeki toplantılarda sundukları ve almış oldukları akademik ödüller esas alınarak, öğretim üyeleri ile araştırma görevlisi, öğretim görevlisi ve okutmanlar için yıllık akademik teşvik puanı hesaplanacak, aldıkları puanlarla orantılı olarak da akademik teşvik ödeneği adı altında yeni bir ödeme yapılacak.
akademik teşvik ödeneğinden türk silahlı kuvvetleri kadrolarında bulunan öğretim elemanları da yararlanacak.
buna göre her bir takvim yılı için, bir önceki yıl, bilim, teknoloji ve sanata katkı sağlayıcı nitelikte yurt içinde veya yurt dışında sonuçlandırılan proje, araştırma, yayın, tasarım, sergi, patent ile çalışmalara yapılan atıflar, bilim kurulu bulunan uluslararası düzeydeki toplantılarda tebliğ sunma ve almış olduğu akademik ödüller esas alınarak öğretim elemanları için yüz puan üzerinden yıllık akademik teşvik puanı hesaplanacak.
akademik teşvik puanı otuz ve üzerinde bulunanlara, devlet memurları kanunu'na tabi ek gösterge dahil en yüksek devlet memuru brüt aylık tutarının, profesör kadrosunda bulunanlar için yüzde 100'üne, doçent kadrosunda bulunanlar için yüzde 90'ına, yardımcı doçent kadrosunda bulunanlar için yüzde 80'ine, araştırma görevlisi, öğretim görevlisi, okutman, uzman, çevirici, eğitim ve öğretim planlamacısı kadrosunda bulunanlar için yüzde 70'ine aldıkları akademik teşvik puanının yüze bölünmesi suretiyle bulunacak oranın uygulanması suretiyle hesaplanan tutarda akademik teşvik ödeneği verilecek.
ödeme, aylık ödendiği sürece ve kadrolarının bulunduğu yükseköğretim kurumları tarafından şubat ayının onbeşinden itibaren oniki ay süreyle her ayın 15'inde yapılacak. damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi tutulmayacak. ilgili mevzuatı uyarınca ödenmekte olan zam, tazminat, ödenek, döner sermaye ek ödemesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemelerin hesabında dikkate alınmayacak.
bilim alanlarının özellikleri ve öğretim elemanlarının unvanına göre, akademik teşvik puanlarının hesaplanmasında esas alınacak faaliyetlerin ayrıntılı özellikleri, bu faaliyetlerin puan karşılıkları, akademik teşvik toplam puanının yüzde 30'unu geçmemek üzere her bir akademik faaliyet türünün toplam puanın hesaplanmasındaki ağırlıkları, akademik teşvik puanının hesaplanmasına ilişkin usul ve esaslar ile bu hesaplamaları yapacak komisyonun oluşumu ile diğer hususlar, yükseköğretim kurulu'nun önerisi, maliye bakanlığı'nın görüşü ve milli eğitim bakanlığı'nın teklifi üzerine bakanlar kurulu tarafından yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenecek.
söz konusu yönetmelik 4 ay içinde yürürlüğe konulacak, ilk defa akademik teşvik puanı hesaplanması, 2015 yılında yapılan faaliyetler esas alınmak suretiyle, 2016 yılı için yapılacak.
edit: imla
akıllara bilgisayar oyunlarında zıplama tuşuyla bonus toplamayı getiren, bilimsel üretimi teşvik etmesi beklenen, ama "bilimsel üretiyormuş gibi yapmayı" teşvik edici bir uygulamaya dönüşmüş ödenek türü. burada iki sorun var aslında.
1) bu akademik teşvik uygulaması, sistemin diğer unsurlarındaki mantık hatalarını düzeltmeden getirilmiş, dolayısıyla yamalı bohça gibi durmuş;
2) aklı çakal çukal işlere çalışan insanlar bu teşvikin niteliğini bozmakta...
üniversitede bu komisyonlardan birinde görev aldığım örnek olaylar üzerinden bir analize gireyim...
x kişisi, bir kongrede bildiri olarak sunulmuş çalışmayı uluslararası kongrede sunulan bildiri olarak vermiş. ancak bu bildirilerin basıldığı kongre kitabının da isbn numarası olduğu için aynı zamanda kitap bölümü olarak da vermiş. bunu zaten bilimsel araştırma ve yayın etiği ilkelerine aykırı olduğu için saymadık ancak sonra bunu yapan x,y ve z kişileri başka hocaları örnek göstererek bizi şikayet ettiler, papaz olduğumuzla kaldık, bu biiiiiiir....
uluslararası kongre deyince önce bir duracaksınız. örneğin almanya'da konusu belli, alanı belli kongreler var; ama almanya'da alanı ve konusu belli olmayan "sosyal bilimlerde güncel gelişmeleri araştırma, takip ve bunu birbirimizle paylaşma kongresi" şeklinde, düzenleme kurulunun özbekistan, ukrayna, çin ve abd'den adı hiç duyulmamış üniversite ya da yüksek okullarda kendi halinde takılan teyzeler ve dayılar şeklinde bir gruptan oluştuğu kongreler var...
bunlardan ilkine katılım için gönderdiğiniz bildiri özetleri sıkı hakem denetimlerinden geçer; gerçekten kongreye nitelik ve konu itibariyle uygun görülürse kabul edilir. diğerinde ise ortaya karışık, "kim olursan ol gel, yeter ki gel, yeter ki para ver" tarzında, tıpkı bir otobüs durağında rastgele yan yana gelmiş ama birbiri ile alakası olmayan, tek ortak amaçları 230 numaraları otobüse binmek olan bir topluluk gibiymişçesine bir topluluk olur. daha da ilginci, bu kongrelerde "en iyi bildiri ödülü" adında bildiri ödülü verilir. normal olan kongreye tam metin gönderenlerden, o kongrenin alanında uzman bilim insanları tarafından oluşturulan bir jürinin bu "en iyi bildiri ödülünü" gerekçeleri ile bir kişiye vermesi bunu da kongrenin sonunda açıklamasıdır. anormal olan ise, bu bizim rastgele bir otobüs durağında yan yana gelmiş amcalarla teyzelerin kongrelerinde birden çok "en iyi bildiri ödülleri", ortada tam metin falan yokken, hatta kongre bitmemişken, yani bütün sunumlar yapılmadan, "batan geminin malları" şeklinde dağıtılır. sonra bu dağıtılan "en iyi bildiri ödülleri" alınıp itina ile akademik teşvikte oldukça yüksek bir puan karşılığında bozdurulur... hatta bu ortaya karışık kongreden ödül alan x kişinin iki tane de arkadaşı kongre bilim kurulundadır. çok ilginç.
ancak daha ciddi uluslararası bir takım başarıların bu akademik teşvikte bir karşılığı yoktur. bu ikiiiiiiiiiii........
üçüncüsü de şu; akademik teşvik konusu kesinlikle ilgili bilim alanlarının arasındaki farkı gözetmeksizin oluşturulmuş. örneğin hukuk alanında da proje yapın diye baskı oluyor üniversite yönetiminden. hukuk alanında proje yapmak için ciddi bir zaman gerekmekte. çok fazla bürokratik iş olur, bunun yanında siyasi bağlantılar gerekir, ancak özellikle bakanlıklar, adliye vb kurumlarla çok güzel işler, projeler yapılabilir. bunlara gönüllü olup fikirleri olan genç akademisyenler de ne yazık ki "ne ders olsa veririz" kıskacında haftada 25-30 saati bulan bir ders yükü ile boğuşmaktadır. öğrenci sayıları yalnızca bir ders için 300'lere ulaşmaktadır. bunun birkaç ders için olduğunu düşünelim, sayı 1000'lerde... bunun yanında yüksek lisans tez yönetimi işi de ciddi zaman almaktadır. bu tezleri proje olarak yazın da diyorlar ama bence bu da etiğe aykırı bir durum. olsa olsa öğrencinin projesi olur, oraya hoca kendi adını proje yürütücüsü olarak yazıyor, yaptığı iş tez danışmanlığı. proje yürütmek daha farklı bir olay. sosyal bilimler için en azından. bu nedenle akademik teşvikte ar-ge projeleri diye ayrıca ayrıldığını düşünüyorum. bu konuda bir kavram ve amaç kargaşası yaşandığını düşünüyorum.
akademik çalışma teşvik edilecekse önce ders yükleri azaltılsın. "ben şu şu dersi almak istemiyorum" demek için her kurulda bir insan kavga etmek zorunda kalmasın. onun dışında ek paraya ihtiyaç yok, akademiye giren herkes zaten bir merak ve araştırma duygusuyla bu işe yöneliyor; parası için değil. ders yükleri azaltılsa, her hoca yalnızca kendi uzmanlık alanına ilişkin 2 ders verse, bu kişiler zaten geriye kalan zamanda doğal olarak evinde oturup şizofrenik televizyon programlarını izlemeyecekleri için, okulda, kütüphanede merak ettiği konuları araştırıp okuyor ve üretiyor olacaktır.
müthiş icat. ilk sene alanların oranı yaklaşık %20 iken, üçüncü yılında %60'ları geçmiştir. öğrencisizlikten ikinci öğretimleri kapanan, normal öğretimleri 15-20 öğrenciyle devam eden bölümlerdeki hocaların 90-100 puanlarla tulum çıkarmaları ayrı muhabbet.
yakında ya kaldırılacak ya da budanacak sistem.
akademimizin değerli beyinleri sağolsunlar aylık 300-500tl neyse hiç bir ortayı golsüz bırakmadılar. sabah erken kalkanın dergi çıkardığı, öğlene doğru uyananın da kongre düzenlediği değişik bir ortam mevcut. turizm şirketleri, organizasyon şirketleri ve sivil toplum da bu kongre açlığına kayıtsız kalmadı tabii. nur topu gibi kongre ve dergi enflasyonumuz oldu.
şimdi moda kampanyalar mevcut. 1 bildiri ücretine tam 3 bildiri sunma hakkı!
https://twitter.com/…uyar/status/967136729118502912yakında kampüs kampüs dergi ve kongre pazarlamacıları gezecek sanırım.
- "taçsız kral pele , nadya komanaci, rahmetli başkan kennedy, hepsi bu kongreye katıldılar!"
neyse. bu işin gidişatı gidişat değil. yakında 30 puanı doldurmayan kalmayacak sanıyorum. yök de muhtemelen zaten herkes alıyor diye ortalama/medyan bir parayı ya maaşlara -bir kalem olarak- ekleyecek ya da bütçeyi bahane edip toptan kaldıracak.
(bkz:
hakemli dergide sözlüğe atıf yapan yayın/@rosencruz)
önceki hali suistimale açık ve niteliğe değil niceliğe önem veriyordu muhakkak bir düzenleme gerekiyordu elbette ama bu kadar da değil yani keşke hepten kaldırsalarmış daha iyiymiş.
yayınları nitelik açısından değil nicelik açısından değerlendirmeye tabi tutan "ödül" sistemi. teşvik ödeneğini almak isteyen akademisyenler, uzun soluklu emek mahsulü çalışmalar yapmak yerine, enerjilerini daha çok sayıda yayın çıkarmaya harcıyorlar. bilim yapmaktan arzu edilen uzun vadeli fayda böylelikle anlık nakde dönmüş oluyor. niteliksiz yayınları desteklemek yerine o bütçe ile uluslararası patent alan, yaptığı çalışmalar ile dünya çapında dikkat çeken araştırmalara imza atan akademisyenlerin desteklenmesi daha mı doğru olur bilemedim.
dandik bir yayınevinden para ile bastırılan, bilimsellikten bir haber ve etik kuraları olmayan sözde kitapların prim yaptığı, ancak scı, scı-expanded, sscı ve ahcı indeksli saygın dergilerdeki yayınların puan alamadığı bir ödenek. ayrıca bu ödenek ile akademideki yayınların sayıları artmış gibi görünse de kalitesinin yerlere düşürdüğünü görmemek için kör olmak lazım. akademik teşvikle birlikte bilimle uğraşması gereken birçok akademisyen teşvik puanı toplamak için adeta altın toplayan birer süper mario'ya dönüştü. kendine zorla atıf yaptıranların, dergilerde ahbap çavuş ile yayın yapanların, topladığı makaleleri azıcık word bilgisi ile birleştirip okumadan yayın evine bastıran editörlerin ve para ile yayın yapanların sayısı maalesef her geçen gün artmakta. haksız ve adil olmayan şekilde teşvik alanların bir an önce önüne geçilmesi ya da bunun kaldırılması dileğiyle...
akademik teşvik ödeneği (akö) oldukça cüzidir.
akö almak için yıl sonunda toplanması gereken puan en az 30'dur.
makalelerin akö'ye katkısı düşüktür.
q1 indexli dergideki bir makale 18 puan getirir. fakat bu puan tek isimli bir makale için geçerlidir. puan isim sayısına bölünür.
atıflardan akö puanını artırmak özellikle fen/mühendislik/sağlık bilimleri için kolaydır. fakat buna ileride bir düzenleme gelebilir. son bir kaç yıldaki eserlere gelen atiflarin dikkate alınması durumu söz konusu olabilir.
akö her yıl memur zammı oranında artar. fakat tutar düşük olduğu için artış miktarı da düşük olur
makalelerden 30 puanı sağlayan birini küçümsemek yanlış olur çünkü bunu sağlamak kolay değildir.
aynı akö puanına sahip arş gör, dr. ogr. üyesi, doç, prof un aldığı para aynı değildir. katsayiya bağlı olduğu için ünvan ile birlikte tutar artar.
eski akö oldukça kötü hazırlanmıştı. konferanslara özet gönderenler bile hak kazanıyordu. bu oldukça yanlış bir uygulama idi. bununla beraber güzel bir yönü vardı. puan hesaplanırken prof'un puanı 1 ile çarpılırdi. ünvan düştükçe bu katsayı artardı. yanlış hatırlamıyorsam arş. gör için 2 gibi bir değerdi.
yeni bir düzenleme olursa beklentim şu şekildedir:
atiflar hesaplanırken son 5 yıldaki eserlerin dikkate alınması. 15 yıl önceki bir esere gelen atiflar dikkate alınmamali.
sci indeksli dergilerin puanı artırılmali. özellikle en üst kategoride yer alan q1 ve q2 lerin. bu kategoride maks 30 puan sınırı kaldırılmali.
konferansların puanı mevcut haliyle düşük fakat yine de bir duzenleme getirilmelidir. tavan puan her bir kategoride 30. bu kategoride bu tavan düşürülmeli. çünkü oldukça suistimal ediliyor.
ücret katsayıları artırılmalı. akademisyenlerin arzu ettiği akademik zam bu yol ile verilmeli. çalışan ödüllendirilmeli.
not: ekstra ne ödülü, teşviği vs. diyenler olabilir. fakat dünya sıralamasındaki ilk 500 deki bazı üniversitelerde benzer uygulamalar var. akademisyenin ilk yazar veya sorumlu yazar olarak yer aldığı makaleler (q1/q2) için fonlama yapılıyor.
not: atö nasıl olduysa akö olmuş :)