3 nisan 2013 real madrid galatasaray maçı
Next (2) - Last Page (105)

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

kıskandıran maçtır efendim. en azından bir beşiktaşlı olan beni.

-abi sıçıcam drogba çok kötü yeeeaaa çıkarsın artık!

bunu duydum lan. adama bak drogba kötü diyor. çıksın da umut bulut girsin diyor,

biz de aylardır dua ediyoruz mustafa pektemek iyileşsin diye..

edit: entry'i gireli iki seneden fazla olmus, mustafa pektemek hala sakat.
100 favorites - -
şöyle bir öneriyle başlayayım yazıma; fondan şunu dinleyerek okursanız, daha bir güzel olacak. ben yazarken o çalıyor çünkü.

http://www.youtube.com/watch?v=w3hyfjp1clk

12 sene önce, orta 2'deyim, ders matematik, şampiyonlar ligi çeyrek final kura çekimi , hocadan izin alıp, tuvalete gidip, dayımı aradım, "kim çıktı?" dedim heyecanlı bir sesle, dayım "real madrid" dedi olağanca moral bozukluğuyla, "hadi ya" dedim, kapattım. önce moralim bozuldu tabii, sonra sevindim. çünkü galatasaray sevgisine bu denli sahip olmamdaki en büyük faktör annem söz vermişti, maça gideceğiz diye. izmit'te yaşıyorum o zaman. bir yandan da mutluyum. 12 yaşındayım, ali sami yen'e, şampiyonlar ligi çeyrek finalinde galatasaray - real madrid'i izliycem. boru mu lan? çıkartma albümlerinde, paketten çıkınca çıldırdığım, roberto carlos'u, luis figo'yu, guti hernandez'i canlı izleyeceğim. hem de ali sami yen'e gideceğim. daha önce 2 kere gittiğim, fakat hiç doyamadığım...

12 sene sonra, yine şampiyonlar ligi çeyrek final kura çekimi, yine real madrid. bu sefer roller değişti, bu sefer dayım beni aradı. aynı diyalog yaşandı yine. bu sefer moraller biraz daha bozuk tabii. o real madrid şimdikinden çok daha güçlü. o galatasaray'da şimdiki gibi yeni değil. ama hislerim yine aynı.

tam 12 sene önce bugün. tam bu saatler. ne sesim şimdiki gibi boru, ne saçlarım dökük, ne de suratımda bir tüy var, ne bir kız arkadaş, ne bir gelecek planı. sadece galatasaray var. 2 gün sonraki real madrid maçı var aklımda. o anı hayal ediyorum, başlama düdüğünü, neler hissedeceğimi, o uğultuyu. hagi, makalele'den kurtulabilecek mi, bülent, raul'u tutabilecek mi, jardel, casillas'a yine gol atabilecek mi? bir de ben bunları canlı göreceğim baya baya. içim içime sığmıyor. sonuç ne olursa olsun. orada olacağım. yıllar geçse bile, ben hep orada olacağım.

tam 12 sonra. bugün. tam bu saatler. sesim boru, saçlar önlerden gidik, suratım alabildiğine sakal, kız arkadaşım var ve gelecek planlarım. ama yine sadece galatasaray. o anı hayal ediyorum. başlama düdüğünü, neler hissedeceğimi, o uğultuyu. selçuk, khedira'dan kurtulabilecek mi, semih, ronaldo'yu tutabilecek mi, burak diego lopez'i geçebilecek mi? bir de ben bunları canlı göreceğim baya baya. içim içime sığmyor. sonuç ne olursa olsun. orada olacağım. yıllar geçse bile, ben hep orada olacağım.

evet elimde biletim bekliyorum. uçak saatimi bekliyorum. arkada şampiyonlar ligi müziği. yazarken bile gözlerim doluyor. 12 yılda çok şey değişse bile aslında hiç bir şey değişmemiş, bunu fark ettim.

evet, artık taffarel yok, muslera var, capone yok, eboue var, bülent yok, semih var, popescu yok, dany var, hakan ünsal yok, riera var, ümit yok, hamitvar, hasan yok, selçuk var, okan yok, melo var, hagi yok, sneijder var, jardel yok, burak var, ergün yok, hakan balta var, suat yok, yekta var, marcio yok, umut var, serkan yok, drogba var, lucescu yok, fatih terim var.

çok şey değişse de, aslında değişen hiç bir şey yok. çünkü 12 yıl öncesiyle bugün arasında, yaşadığım heyecanda, duyduğum sevgide, hissettiğim tutkuda, bağlı olduğum umutta değişen hiç bir şey yok. ne bende, ne sende, ne herhangi bir galatasaraylı'da değişen hiç bir şey yok.

yine sen varsın, yine ben varım, yine başkaları var, yine o 90 dakika var, gelmek bilmeyen.

yine aynı heyecanı taşıyan o çocuk var, elinde bileti bekleyen.

sonuç ne olursa olsun;

tüm bunları bana yaşattığın için, teşekkürler galatasaray.
3 favorites - -
real madrid'in görseline karşılık (http://i.imgur.com/6paxdvf.jpg)

galatasaray'ın cevabı (https://pbs.twimg.com/…ia/bfzbwhkcuaax4hg.jpg:large)
5 favorites - -
0 favorites - -
ronaldo: sen misin la o beni taklit eden apaçi.
burak: bana apaçi diyenin saçlara bak amk.
0 favorites - -
neyse yine çok zırvalar dönmüş. maçın kilit noktaları vardı ve bunların, çoğu yorumcunun gözünden kaçması artık bu hezimetlerin bizim futbol bilmezliğimizle alakalı olduğunu kanıtlar nitelikte.

hakem kötüydü, real fazla zorlamadı ve çok pozisyon bulamadı, biz bulduklarımızı atmalıydık falan da arkadaş, galatasaray'ın nasıl gol yiyeceği de belli, nasıl gol atacağı da.

malta'dan taçtan gol yiyen bir futbol ekolü olduğumuz için bunlar artık pek şaşırtmıyor. mourihno gibi bir adam, real madrid gibi bir takımla üstelik barnabeu'da hücum girişimlerini net olarak senin eksik bölgelerine yönelik kurguluyor. yani maça göre taktik üretmek zahmetine giriyor. buna karşılık sen madrid'in az da olsa bulunan zayıf noktalarını deşmezsen bu iş olmaz. iyi oynadım ama yenildime döner iş. sonuç elde var sıfır.

real madrid bir kontra takımı, hızlı hücuma çıkıyor ve bu hücumların başlangıç noktası sürekli xabi alonso'nun orta sahadaki ofansif adamları, hatlar arasında topla buluşturması. hiçbir şey bilmiyorsan, kanatları kapatmak yerine top kaybı anında ilk olarak xabi alonso'ya baskı yapacaksın. bunu yapmak selçuk'un aklına 70. dakikada geldi çünkü kenardan öyle bir talimat almamıştı. o dakikada xabi alonso ilk toğ kaybını yaptı. 8. dakikada ise golü hazırlamıştı bile. o golde eboue'nin takip hatası, semih'in dönememsi, mesut'un muhteşem ara pasından önce xabi alonso geliyor. o pas geçtiği anda pozisyon olacağı belli.

real'in özellikle devre başlarında yaptığı bir şey vardı ve bu da çok net galatasaray'ı iyi süzdüklerini gösteriyordu: geçen yıl eskişehir, bu sezon kasımpaşa maçlarından hatırladığımız galatasaray beklerinin arkasına uzun top atıp, melo'nun yardımsız kalmasından oluşan sağ ve sol iç boşluklarda ikinci topları kovalamak. bir sağa atarsın eboue'den seker melo alır. bir sola atarsın riera'dan seker melo alır. üçüncüde yine sağa atarsın eboue karşılar ama artık orada melo yoktur. olmaması da normal. (bkz: felipe melo/@resneli geyik) o toplara semih ve dany ikilisinden biri çıkmak zorunda kalınca da orta sahadan di maria, özil, ronaldo defansın arkasına sarkıp bizi dengesiz yakaladılar. sen bu sorunu çözmez ve real madrid gibi bir takım seni bu kadar ciddiye alır da bu sorunun üzerine giderse, şansın zaten sıfıra yakın.

maçın başında maçın vezirinin de rezilinin de eboue olabileceğini, eboue-semih mesafesini idare etmenin savunma anahtarı olacağını herkes biliyordu. sonuç: bir ters ara pas, bir ortadan ters kademe ve eboue-semih arasından yenen iki gol. ki ikincisine pozisyon bile denemez. vah efendim çok kolay gol yiyoruz. e yememek için özel çalışacaksın. arkadaş koskoca real madrid'in bile dün ilk amacı gol yememekti. 1-0'da da 2-0'da da adamlar zorlamadı kendini. oyununu elbet oynayacaksın ama mesela her ne kadar hatalı bir frikik olsa da duran top savunmasında mücadele bile etmeden rakibe gol attırmayacaksın. yükselmeden kafa vuruyor rakip. maçın kilit noktası bu zaten. yoksa hakikaten futbol kalitesi olarak fena da oynamadın ama bu detayları çalışmadığın, kurgulamadığın için yeniliyorsun.

gelelim taktik şablona. 3 hücumcuyla çıkmak maçın sonunu hazırlayan temel faktör değildi. senin 3 hücumcu ile ne yaptığın önemli. ilk kez drogba-burak ikilisi ilk yarı boyunca defansif açıdan sistematik biçimde oynadılar, kanatlara yanaştılar. bu de şu demek: xabi alonso ile rakip stoper ikilisi arasında sadece sneijder kalıyor. biraz önce yukarıda anlattığım sorun ortaya çıkıyor. az adamla yakalanmamana rağmen rakibin en büyük silahını işlevsel hale getiriyorsun. rakibi kanatlara yönelmek zorunda bırakıp alonso'nun pas trafiğini takımayı tercih etsen, di maria ile ronaldo'nun çok daha geride top almasını sağlarsın. hiçbir taktik şablon, oyuncu değişikliğine gerek bile duymadan. ki sonuçta galatasaray iki yarıda da rakibe eşit sayıda pozisyon verdi, ilk yarıda ikinci yarıya göre daha fazla gole yakın oynadı. demek ki sorunun temeli 3 hücumcu olması değil. istediği kadar vasat oynamış olsun, sneijder çıkınca rakibi tehdit edecek bir varyasyon kuramıyor takım.

tüm bunların yanı sıra takım ilk yarı hücum yönünü iyi oynadı. tek sorun hücumdayken alınan pozisyonun dengesiz olması. top kaybından sonra 5 saniye süre tanırsa rakip, doğru pozisyona dönüyorsun ama real o 5 saniyeyi tanımıyor işte. fişek gibi çıkıyor.

sonuçta eleştirsek de acımasız olmak yersiz. iş bir iki hatada, senin bir beceriksizliğinde bitebiliyor. ilginç değişiklik tercihleri tutsa kral olacakken real gibi bir takıma yenilince yerin dibine sokuluyorsun. bu maçlarda maksat, türkiye liginde gün yüzüne çıkmayan eksiklerini tamamlamak. bir de takımın dünkü ruh hali biraz bizimki gibiydi: umudumuz vardı ama yenilirsek çok takmayız havasındaydık ve o yüzden real bizden daha agresif, daha mücadeleciydi.

varsın real'a elenelim de her sene bu seviyelere gelelim, her sene üstüne koyalım. bir de rövanşı ne olursa olsun prestij için kazanalım.

emeği geçenlere teşekkürler. nisanların müdavimi, mayısların misafiri olalım...
1 favorites - -
galatasaray'ıma laf atanlardan dolayı bana bir hikayeyi hatırlatmış maçtır.

bir bilge varmış ; ne sorsan cevap verirmiş.

onu çekemeyen biri demiş ki:

- ona öyle bir soru soracağım ki kesinlikle bilemeyecek.

ne soracaksın ? diye sordukların da ise :

- elimde bir kelebek var.ölü mü diri mi ? diye soracağım.eğer diri derse elimi sıkıp öldüreceğim.ölü derse de elimi açıp bırakacağım uçup gidecek.

bilgenin yanına gidiyor ve sorusunu soruyor.

- elimdeki kelebek ölü mü diri mi ? diyor.

bilgenin cevabı ise müthiş;

- başka işiniz gücünüz yok mu la yarraklar.
0 favorites - -
al jazeera sport isimli arap kanalı sayesinde hatim indirdiğim maç. allah kabul etsin.
0 favorites - -
0 favorites - -
muhtemelen şu şekilde gerçekleşecek ve hepimizi sokaklara dökecek olan maçtır:

maç başlar, ilk dakikadan gs taraftarı sesini duyurur. sanki bir samiyen havası var.

dk. 4 korner olur, ramos'tan soğuk duş etkisi yaratan bir korner sonucu kafayla gelen gol. taraftarın sesi kesilir, real madrid'de yüzlerden "hoca da çok abartmış"havası okunur. galatasaraylı oyuncularda ise daha çok "sokacam yan top gibi, neyse hadi bakalım" bakışları vardır.

dk. 25'e kadar maç orta sahanın bizim tarafı ağırlıklı olmak üzere ikili mücadeleler ve karşılıklı top kayıplarıyla geçer. bir real korneri sonucu ileri şuursuzca dikilen top bir anda burak-varane ikilisinin önünde kalır. varane'nin sakatlıktan çıkmasının da etkisiyle burak varane'yi artık imzası gibi olan vücudunu bir sağa bir sola devirmesiyle ekarte eder ve bu sefer soğuk duş sırası real madrid'in. 1-1.

real sinirlenir, ilk yarı real madrid ataklarıyla geçer ama vurdurmayız, seken toplar, muslera, kornerler ama ciddi bir tehlike olmaz. bir tek dk. 43'te eboue sağdan çizgiye iner altıpastan yerden verir burak vuramaz drogba auta atar. "ulan önde giriyorduk devreye" hayalleriyle arada sigara içmeye çıkarız.

2. yarıda mou&terim gazı verir. ikinci yarıya madrid hızlı başlar, 49. dakikada mesut'un şutu direkten döner.

53. dakikada riera, cılız bir atağımızda ceza sahası sol köşesinin yaklaşık 3 metre uzağında düşürülür. selçuk'un ortasında herkesin üzerinde drogba vardır. 1-2. şimdi ölüm sessizliği bernabeu'yu sarmıştır. galatasaray tribününde meşale yanar, devrilen biralardan mekan bira kokar ama kimsenin umrunda değildir.

57. dakikada mou'dan iki oyuncu değişikliği birden gelir, delirmiştir ve pepe-benzema ve khedira-modric değişikliklerini yapar. artık 7 forvet allah ne verdiyse saldırıyor real madrid.

ilerleyen dakikalar gerilim dolu geçiyor, deli gibi bastırıyor madrid, fatih hoca'dan beklenen sneijder-amrabat değişikliği geliyor. tüm türkiye'nin aklında "ulan 2-2 de iyi skor, 3-2 yenilsek bile iyidir" düşüncesi var. bu esnada direkten dönen toplar, muslera'nın yıldızlaşması, dany'nin çizgiden çıkardığı bir top ve yüzlerce akın üstüne akın. iyice kendi yarı sahamıza hapsolduk.

dakikalar ilerledikçe madrid ekibi geriliyor, biz de geriliyoruz. sigara üstüne sigara yanıyor, maçın bitmesi için dua ediyoruz. bu esnada dk.90+1 iken top muslera'da kalıyor, ağırdan alıp dikmesini beklerken bir anda oyunu başlatıyor. orta sahada selçuk buluşuyor topla, nefis dönüyor. burak'ı görüyor, burak kaleyi karşısına almaya çalışırken açısını biraz daraltıyor ama en sonunda alamet-i farikası olan zoru başarmaya bir yenisini daha ekliyor. direk dibinden top ağlara gidiyor*, gol sevincinde ise burak sarı kart görüyor. türkiye çıldırdı, burak misses next match ve 1-3.

şimdi onlar düşünsün.
0 favorites - -
Next (2) - Last Page (105)