halil akbunar'ın ahı var üstünde şenooool.
3.2 milyon euro güzel mi ?
düsünsene elinde soguk bir icecek, mavi sortunu giymissin, baklava dilimleri disarda, plajdasin, yayilmissin hafif müzik arada bir denize girip cikiyorsun sonra tv aciyorsun gecmis zaman euro 2020 maclarini izliyorsun kah o takimi kah bu takim tutyorsun sonra tekrar denize atliyorsun yine soguk icecekler, matrak arkadaslar .
danimarka turnuvanın ilk maçında bir şok yaşadı. ikinci maçta üçlü savunmaya döndü, önde bastı, belçika’ya bir devre kâbus yaşattı. iskoçya, çekya maçında tanınmaz haldeydi; hoca ikinci müsabakada 20 yaşındaki gilmour’u wembley’e çıkarttı, parmak ısırttı. makedonya ikinci santrfor trajkovski’yi soktu, ukrayna maçını 2-0’dan çevirmeye yaklaştı. isviçre, italya önünde 45 dakika geriden çıkamadı; sonra rodriguez’i üçlü savunmanın içine sokarak oyunu dönüştürdü. petkovic, italya maçının son yarım saatinde yaptığı provayla türkiye’yi de yenmiş oldu aslında...
genel olarak, imkanları çok geniş olmayan takımların teknik direktör dokunuşlarıyla nasıl gelişebildiğini izledik turnuvada. sanırım müsabaka içinde veya turnuva içinde gelişemeyen, hiçbir soruna çare üretemeyen, hatta her maçı bir öncekinden kötü olan tek takım vardı. o da türkiye’ydi. turnuvanın ilk 10 gününü izledikten sonra hissiyatım özetle şu: keşke bizim de bir antrenörümüz olsaydı... hiç olmazsa angelovski kadar, hjulmand kadar, clarke kadar dokunabilseydi takımına. keşke... italya maçında mağlup duruma düştüğümüzde çıkan iki oyuncumuz okay-ozan oldu. galler maçında golü yedik, yine oyundan çıkan merkez ikilimizdi (okay-ozan)... isviçre maçında 2-0 geriye düştük, yine tabela kalktı ve yine merkez ikilimiz kaan-ozan’ın isimleri yandı orada.
gerçekten merak ediyorum, 61 yıllık avrupa şampiyonaları tarihinde 3 grup maçının üçünde de aynı adamı (ozan’ı) ilk 11’de başlatıp, üçünde de yenik duruma düşünce oyundan çıkaran başka bir hoca var mıdır? yani bir oyuncunun performansı kötüyse bir sonraki maça başlatmazsın. iyiyse de her maçta çıkarmazsın! mantık bu kadar basit. 1988’den beri avrupa şampiyonalarındaki tüm maçları televizyondan izledim. üzülerek söylüyorum ki, bu 30 küsur yılda bir büyük turnuvada bu kadar kötü bir teknik adam performansı hatırlamıyorum. maalesef...
bu turnuva maceramızda belki en son konuşacağımız kişi uğurcan. iyi bir kaleci jenerasyonumuz var, uğurcan da, altay da, ümit milli kalecimiz ersin de uzun süre ay yıldızlı formaya hizmet edecekler. ancak başarılı kalecimize bir nazar boncuğu uyarısı: ınsigne’den, seferovic’ten ve shaqiri’den soluna orta mesafe şutlarda sıkıntı yaşadı. geliştirmesi gerekebilir.
şenol güneş’in turnuvadan bir hafta önce yaptığı bir basın açıklamasını izlemiştim. aynen şu sözcükleri kullanmıştı deneyimli hoca: “italya’yı hangi bölgede karşılayacağımızı henüz kararlaştırmadım. üçüncü bölgede baskıya mı gideceğiz, ikide mi karşılayacağız, bu bir hafta içinde belirleyeceğiz.” roma’daki maçı izlemişsinizdir, italya’yı hiçbir yerde karşılamadık! kendi ceza alanına doluşmuş dokuz ay-yıldızlı oyuncu izledik 90 dakika boyunca. tamam, italya çok güçlüydü dedik, sineye çektik. sonra bakü’ye geldik, ne galler’e ne de isviçre’ye önde baskı yaptık bu kez de...
ve şunu çok iddialı biçimde söyleyebilirim: turnuvada hiçbir rakibine karşı önde baskı yapmamış tek takımız. kuzey makedonya dahi, ukrayna’ya 45-75 arası önde baskı yaptı. bir tek bizim takımımız, her rakibini inatla kendi yarı sahasında bekledi.
milli takımımız 325 milyon euroluk ederiyle, turnuvanın en değerli 10’uncu takımı. isviçre’den de, galler’den de değerliyiz kağıt üzerinde. ancak beşte birimiz değerindeki makedonya ya da finlandiya’nın bizden çok daha karakterli bir futbol oynadığını söyleyebiliriz euro 2020’de.
turnuvada o kadar çok tartışmalı tercihimiz var ki, hangi birini yazacağımı şaşırıyorum! dün mutlak galibiyet için çıktığımız maçta iki hücumcu (kerem ve abdülkadir) kadroda yok. ama 4 orta sahanın hepsi birden (okay, dorukhan, taylan ve orkun) 23 kişilik listede. güneş, hangi durumda bu 4 oyuncuyu birden sokabilirdi, anlatmasını çok isterdim doğrusu.
sıfır gol sıfır puanla döneriz demeiştim lakin gol atabildik ama puan yine 0
kısaca baya kötü oynadık turnuvada
bazı takımlarımız kendi oyuncuları turnuva sonrası değerini arttıracak extradan bonservis gelecek falan diyordu lakin değer kaybetti oyuncular
benim anlamadığım madem bu kadar kötü bir takımız eleme turlarında nasıl üstün performans gösterdik? keşke elemelerde elenseydik de bu kadar boşuna heveslenmeseydik.
yazılanlardan anlaşılıyor ki futbol bu ülkedeki diğer kurumlar gibi kokuşmuş. madem bu işin müşterisi biziz dekoder almayacağız, hatta selçuk sport'tan bile izlemeyeceğiz. bu adamlara para kazandırmanın gereği yok. şu saçma salak takımdaşlığı bırakın artık. futbol öncelikle temaşa oyunu. ben keyif almadıktan sonra, sahada oynayan adam benim paramı yiyip sahneye bir şey koymuyorsa patronluğumu göstermem lazım. olay bu kadar net.
resmi olarak 2020 ama malum covid salgınından dolayı 1 sene gecikmeyle 2021'de oynanan avrupa futbol şampiyonası rezaletler resitalinin 3. perdesini büyük bir başarıyla icra ederek turnuvaya veda ettiğimiz maç.
yakın dönemde milli takım bünyesinde yaşanan bir sürü çalkantılı, çirkin, seviyesiz olaylar sonucu insanlar milli takımdan ciddi anlamda soğumuştu, milli maçlar reyting almıyor, kimse maçları falan izlemiyordu ki bilen bilir bu ülkede milli maçlar her zaman en çok reytingi alan yayınlardı. sonra birtakım oyuncular kesildi, hoca değişti, yeni ve hemen hemen hepsi avrupa'da oynayan genç bir jenerasyon yakalandı derken bir anda tekrar insanların ilgisini çeken, sempatik ve tabii ki başarılı bir milli takım çıktı ortaya. fransa'nın olduğu eleme grubundan son dünya şampiyonundan 4 puan alarak çıkmak, sonrasında başlayan dünya kupası elemelerinde gelen başarılı sonuçlar derken haklı olarak büyük bir heyecan ve umutla geldiğimiz bir avrupa şampiyonasında böyle bir rezalet yaşamayı kimse beklemiyordu gerçekten.
şaka maka turnuva öncesinde gizli favorilerden biriydik yani ama italya maçıyla başlayan bu rezaletler silsilesi her maç giderek artan bir şekilde büyüyerek bir utanç tablosuna dönüştü açıkçası.
bu milli takım, tarihi boyunca gerçekten büyük hezimetler yaşamış, yıllar boyunca 4. 5. torbadan çıkamamış, çok kötü günler geçirmiş bir maziye sahip biliyorum bunları. güçlü takımlarla oynadığımız zaman 4-5 tane yediğimizde sevindiğimiz dönemler olmuştur fakat ben hiçbir dönemde ve hiçbir turnuvada bu kadar kişiliksiz, bu kadar aciz, bu kadar futbol yoksunu bir milli takım hatırlamıyorum. teknik taktik kısmına girmeye hiç gerek yok zira futbol adına hiçbir şey görmedik 3 maç boyunca. hani 1 maç olsun şöyle mücadele eden, milli forma giydiğinin farkına varan bir takımı bırak, 3-4 tane oyuncu görsek yeter diyecek duruma geldik adeta.
takımın rezilliğini tarif edecek kelimeler kifayetsiz kalır, o derece bir skandal performanstı. sanki zorla oraya getirilmiş oyuncular amk, kimsenin ayakta duracak hâli yok, kimsenin topa vuracak isteği yok. ilk 11'in neredeyse tamamının kariyer sezonunu oynayıp şampiyonaya gelmiş bir oyuncu topluluğunun bu hale gelmesi inanılır gibi değil. teknik taktik buna girmiyorum bile çünkü konuşacak hiçbir şey yok. futbol ve futbolculuk adına utanç vesilesi 3 maç oynadık ve rezil olarak evimize döndük.
2016'da yerden yere vurulan, kampta seks, kumar, alkollü partiler veren takım bundan iyi top oynuyordu amk son maçta falan çıkamadıydık. bunların ruhu götünden çıkmış.
tam insanlar yeniden milli takım heyecanı duymaya, milli takım sempatisini yeniden kazanmaya başlamışken bu performans çok büyük bir hayal kırıklığı oldu. bunun bir sorumlusu ve hesap vermesi gereken biri olmalı. bu böyle görmezden gelinecek, "futbol bu olmadı kötü oynadık yenildik, bir dahaki turnuvalara bakacağız" denerek kapatılacak bir şey değil.
futbolcuların rezil oyunu elbette ki ortada fakat asıl hesap verecek kişi bellidir. bir futbol takımının başarısı da başarısızlığı da ilk olarak teknik direktöre mal edilir. şenol güneş bu sorumluluktan, her zamanki içi boş süslü filozofik cümleleriyle kaçamaz. bu rezaletin en baştaki sorumlusu olarak hiç polemiğe girmeden yapacağı tek şey istifasını vermektir.