50 karakter sınırına takılmasaydı asıl adı "19 şubat 2011 haksız balyoz davası tutklamalarına karşı anıtkabirdeyiz" olacak olan eylem.

iktidarın yargıyı tamamen kontrolü altına alarak, uydurma belgelerle -ki belgelerin uydurma olduğu ortaya çıkınca, gölcük'ten anında yeni belgeler çıktı, tesadüf işte- ileride kendilerinin amaçlarına ulaşmasını engelleyecek türk silahlı kuvvetlerinin onurlu mensuplarını tutuklamasına anitkabirde aslanlı yolun başında saat 14.00'te toplanarak tepki göstereceğiz, hatta isyan edeceğiz.

önceki entrylerimde de yazdım, ben gerçekten antimilitarist bir kişiyim, askerliğe hiç içim ısınmadı küçüklüğümden beri. ama en cani ve adice yöntemlerle katliamlar gerçekleştirmiş hizbullahçılar, küfür de dahil olmak üzere her türlü sıfatın az geleceği pkk'lılar dışarıdayken, aklı başında her insanın nedenini çok iyi bildiği bir sebeple tutuklanan subayların durumunu ben hazmedemiyorum. ve bugün orada olup tepkimi ortaya koymazsam, bu tutuklamaları yaptıranlardan, yapanlardan ve onaylayanlardan bir farkım kalmayacağını düşünüyorum.

dünya ayaklandı, yanıyor. bizden bile daha az gelişmiş bir çok ülke diktatörlerinden teker teker kurtuluyor. sıra bize de gelecek ama ben o güne kadar da susup oturma taraftarı değilim.

gelseniz ne güzel olur.

darbe şakşakçılarının ve postal yalayıcılarının geleneksel hale getirdiği "atam atam ühü ühü" zirvelerinin balyoz ayağıdır.

büyük ihtimalle ordu göreve pankartları taşıyacaklar.
aslında herkesin demokratik hakkı protesto yapmak fazla da kızmamalı.
ateş düştüğü yeri yakar tıpkı 28 şubat sürecinde olduğu gibi.

balyoz davası eylemi değildir, balyoz davası tutuklamalarına karşı eylemdir. tutuklamaların türkiye'de hiçbir emsali olmayan şekilde çok büyük bir hukuksuzlukla yapılmasına tepki olan eylemdir. çarpıtılmasın. kimse davanın görülmemesini istiyor değil, herkes normal bir şekilde, doğru şekilde görülmesini istiyor. bir daha söylüyorum: çarpıtılmasın. şu anda hapiste yatan yüzden fazla masum insan var. nereden biliyorsun diyebilirsiniz; biliyorum işte. maalesef biliyorum...

darbe yanlısı ordu mensuplarını "onurlu insanlar" şeklinde tanımlayan hastalıklı düşüncelere sahiplerin eylemi. daha kaç kere sizin yüzünüzden bu ülke geriye gidecek merak ediyorum.

kendi yakınları gibi diğer tutuklananların büyük kısmının da darbe yanlısı olmadığından emin olan, haksızlık, hukuksuzluk^* ve medya yardımıyla yapılan yargısız infaz sonucu mağdur olan tutuklu yakınları tarafından düzenlenmis, beklenenden de fazla destek görmüş organizasyon..her zamanki gibi ağzı olan konuşuyor da, kaç kişi sözde belgelere ve sözde iddianemeye göz attı diye sormadan edemiyor insan..

tutuklama konusuyla ilgili hiçbir görüş belirtmeksizin kendilerine atatürk'ün bursa nutku ile sesleniyorum;

"türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir. elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. genç, “polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. mahkeme onu yargılayacaktır. yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek”

onu hapse atacaklar. yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. araya girişimde ve eylemimde haklıyım. eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.”

işte benim anladığım türk genci ve türk gençliği!"

şimdi bu yapılan bırak telgraf çekmeyi, türbe ziyareti şeklinde medet ummak değildir de nedir; yasal yollardan direnin doğrusu bu.

tutarlı eylem.

bu ahali her başı sıkıştığında anıtkabir'e gidip dua eder zaten. biz de allah'tan istiyoruz, hristiyanlar da "jesus christ" falan diyorlar.

sanılanın aksine anıtkabire gidilip yapılan dua etmek değildir..kamuoyunun hukuksuzluğa dikkatini çekmektir..çünkü basın organlarının büyük çoğunluğu halen çarpıtılmış ya da magazinleştirilmiş haberlerle herkesi uyutmaya devam etmektedir..ancak böyle büyük topluluklarla dikkat çekmek mümkün olacaktır..ayrıca istenen tutuklananların salıverilmesi değildir..iş işten geçti hepsinin tsk'da kariyeri engellendi bile..istenen yaşananların açık açık herkes tarafından bilinmesi ve sürülen kara lekenin temizlenmesi icin bu insanlara kendilerini savunma hakkı tanınmasıdır..bu yüzdendir ki yapılan açıklamalar hep duruşmaların canlı yayınlanması ile ya da savunmaların alınması ile ilgilidir..daha iddianemede geçen belgeler yeni ellerine geçmişken bu insanların, savunmaları tamamlanmamışken ve araştırma yapmalarına zaman kalmadan tutuklanıvermişlerdir..

başlığı açan ve altına yazmış olduğu entry, hem başucu eseri yapılan hem de zamanın ötesine gönderilen bir yazar olarak, öncelikle şunları bir okumanızı rica ediyorum.

#18702671
#15781037

beni postal yalayıcılıkla, şakşakçılıkla suçlayanlar bile olmuş. enteresan.

bu arkadaşların anlamadıkları veya anlamak istedikleri şey sanırım şu, ben yazdıklarımın hiçbir noktasında "darbe planlayan ya da yapmak isteyenler görmezden gelinsin veya serbest bırakılsın" demedim. sadece "bu belgelerin uydurma olduğuna inanıyorum ve bu belgelere dayanarak yapılan tutuklamalar adaletsizdir" dedim.

2003 yılında düzenlendiği iddia edilen bir seminerden bahsediliyor. arkadaşım karşındaki tsk, kıytırık bir örgüt değil, adamlar darbe yapmak istese kim durabilirdi karşılarında, kimse. demek ki klasik bir harp senaryosu, öyle olmasa 7-8 yıl boyunca 10 kere alırlardı yönetimi ele.

davadan 2 gün önce hakim değiştiriliyor, hiç mi dikkatinizi çekmedi. yeni hakim 2 günde 6.000 sayfa belgeyi incelemiş ve tüm sanıkların tutuklanmaları kararını vermiş. hiç uyumasa, yemese, içmese, tuvalete gitmese dakikada 2 sayfadan fazla okuması anlaması gerekir. herşey önceden planlanmış bence.

hükümetin, iran'daki devrim muhafızlarına benzer bir polis ordusu kurmak için, polisin bütçesini tsk'nın üzerine çıkarmasını, polisi ağır silah alma yetkisiyle donatmasını falan hiç konuşmuyorum.

önceki entryde de yazdım, hizbullahçılar, pkk'lılar, katliamlar gerçekleştirmiş ülkücü mafya bozmaları dışarıda kahramanlar gibi gezerken, geçmişte yaşanmış birşeylerin intikamı duygusuyla tutuklanan bu askerlerin durumunu ben hazmedemiyorum.

kısacası bu sürecin baştan sona adaletsiz olduğunu düşünüyorum. tepkim bunadır.