bu sabah 5871 adlı bilmediğim bir yasadan aynı salonda sanık olarak yargılandığım için bizzat şahit olduğum kepazeliktir. uzun boylu sarışın adamların ağırlıklı olduğu güruhla birlikte mahkeme katına vardığımızda bir kadın elinde 'defol pamuk' yazan bir kağıt tutuyordu. tam yanımda duran kadın 'bunlar karıları boynuzlarken kendilerini müdafaa edemez, gelir burda pamuk'u müdafaa ederler. türklüğü kötülemeyene avrupa itibar etmez. pamuk değil pamukyan' diye bağırmaya başladı. yanımızdaki bir yabancıya almanca çok üzgün olduğunu ve ülkemizin bunları hak etmdiğini söyledi. sonra yanına cüppeli, yakışıklı bir adam yaklaştı, yanaklarından öptü ve 'ablacım ben şişli ilçe müdürüyüm. nasılsın? allah senden razı olsun' dedi. bir süre onlar sıralarını ben avukatımı bekledik. orhan pamuk gelmeden 5 dakika önce kısa boylu 5-6 adam gelip bağırmaya başladı. hemen arkalarından da çevik kuvvet buyurdu. adamlar 'benim vatanımda beni tutuyorsunuz. ben terörist miyim? ben türk'üm siz ermeni'yi, yahudi'yi koruyorsunuz. bunların hepsi köpek. amerika mehmet altan'a kaç para veriyor soralım bakalım.' diye bağırmaya devam ederken orhan pamuk geldi. çevik kuvvet yerinden kımılamazken bu bağıranlardan biri elindeki bir şeyle yalnız başına bize doğru yürüyen pamuk'un kafasına vurdu. pamuk'un gıkı çıkmadı. adamların etrafındaki birkaç ağır abi 'fazla abartmadan gerekeni söyleyin' gibi bir şeyler söylüyorlardı onlara. orhan pamuk beyaz saçlarına rağmen tren istasyonunda bekleyen bir delikanlı gibi dalgın ve naif, bir köşede beklemeye başladı. belli ki işlerini güçlerini, bırakıp gelmiş bu sarışın, iri adamlar burada geçirmekte oldukları bu bir kaç saati çok önemsiyorlardı. duruşmanın başladığı saate kadar o ufacık holde vaktimizi çok daha verimli işlerle değerlendirebilecek onlarca insan, hepimiz dipdibeydik ama hiçbirimiz birbirimize hiçbir şekilde değmedik.

bir takım avrupalıların, görülmekte olan bir dava hakkında, sonucunu etkilemeye yönelik beyanatlar vermekle kalmayıp, mahkeme üzerine fiilen baskı uygulamak amacıyla bizzat izlemeye gelip, kanunlarımıza göre suç işlemekte oldukları duruşmadır.

orhan pamuk'un yargılanmakta olduğu kanunun demokrasiye uygun olup olmadığı, kendisinin kısmen muallak olan bu kanuna muhalefet etmiş olup olmadığı ayrı bir konudur, kanunun demokratik olmadığını ileri sürüp, kendisinin var ve yürürlükte olan bu kanuna göre suç işlemiş olsa bile görmezlikten gelinmesini talep etmek ayrı konudur. davaya müdahil olan avrupalıların yapmakta oldukları, tam tamına ikincisidir.

haddini bilmezin biri çıkmış, "bu davada yargılanmakta olan orhan pamuk değil, türkiye'dir" diyor (#8698450), yanılıyor: bu davada yargılanmakta olan, recep tayyip erdoğan, abdullah gül, bülent arınç, deniz baykal, erkan mumcu, mehmet ağar, devlet bahçeli, yargının başındakiler, bu devletin cumhurbaşkanı, genelkurmay başkanı, aklınıza "devlet adamıdır" deyip, şahsına ve pozisyonuna hürmette kusur etmediğimiz kim geliyorsa onlardır. bunlardan hangisi çıkıp, bu lafı bu adama yedirirse, ben devlet adamı diye ona derim.

orhan pamuk beraat eder ya da hapse girer, bilemem. ama, bu "yargılanmakta olan türkiye'dir" lafını içine sindiren tüm bu yetkilileri ben vicdanımda mahkum ederim. benim nezdimde şu ana kadar beraat eden tek insan etkisiz, yetkisiz, bir kenara itilmiş gazeteci hulki cevizoğlu'dur. izleyebildiğim, nalına, mıhına, gereken tepkiyi göstermiş yegâne insan odur. hayret.

her ne kadar orhan pamuk'tan ve onun yapmacık, kelimenin tam anlamıyla çıkarcı çıkışlarından ve avrupa'da başka burada başka konuşmasından nefret ediyor olsam da, insanların fikirlerini beyan etme özgürlüğü olduğuna inanıyorum.

tamam avrupa'da ermeni soykırımı olmamıştır demek suçtur, hal böyleyken avrupa'nın bize ukalalık taslaması da saçmalık, kesinlikle kabul ediyorum, ama biz kendi memleketimize bakalım önce, medeniyetimizin fikri yapısının gelişmesini istiyorsak düşünce özgürlüğüne izin vermeliyiz. emin olun ki, bu adamlarla bu şekilde mücadele olmaz. bu şekilde ancak onları güçlendiririz. 60 senedir bu tip politikalar ile ne elde ettik, ne faydasını gördük ki aynı politika ile devam edelim. bu şekilde dünya'da uyandırdığımız imaj sadece suçlu imajıdır çünkü ancak suçlular kaçarlar !

-acaba orhan pamuk'un söylediği şeyler mi türkiye'yi aşağılamıştır, yoksa söz konusu dava ve öncesinde sonrasında yapılanlar/söylenenler mi? - diye düşündüğüm davalar demetin ilk duruşması.

orhan pamuk'un yargılandığı suçun yeni tck'daki karşılığı için: (bkz: türklüğü aşağılama). ancak, pamuk, dava konusunu teşkil eden sözleri eski tck yürürlükteyken ifade ettiği için bu kanunun 159/1 maddesi uyarınca yargılanmaktadır:

eski tck madde 159
türklüğü, cumhuriyeti, büyük millet meclisini, hükümetin manevi şahsiyetini,
bakanlıkları, devletin askeri veya emniyet muhafaza kuvvetlerini veya adliyenin
manevi şahsiyetini alenen tahrir ve tezyif edenler bir seneden altı seneye kadar
ağır hapis cezası ile cezalandırılırlar.

davanın ertelenip adalet bakanlığından izin beklenmesinin nedeni ise, eski tck'nın 160/2 maddesidir:

158 inci maddede yazılı hal ile 159 uncu maddenin birinci fıkrasında beyan
olunan hususlar hakkında takibat yapılması adalet bakanlığının iznine bağlıdır.

gene, yeni kanun durur iken eski kanunun uygulanmasının başka bir nedeni de yeni tck'nın 7/2 maddesidir:

suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.

eski kanunda pamuk'un yargılanması adalet bakanlığının inisiyatifine bırakılırken yeni kanunda böyle bir seçeneğin bulunmaması, yeni kanununun üst ceza sınırının daha düşük olmasına karşın (yeni tck madde 301. - (1) türklüğü, cumhuriyeti veya türkiye büyük millet meclisini alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.), mahkemenin eski kanunun sanığın lehine olduğuna dair karar almasına yol açmıştır.

tüm bunların dışında bu konu hakkında yapılacak yorumların hepsi, ben de dahil olmak üzere bir çok kişiye aslında niye böyle bir maddenin varolduğunu sordurtan ve mahkeme öncesi, sırası ve sonrasında yurtiçinde ve yurtdışında, en üst düzey politikacılardan sokaktaki adama kadar belki binlerce kez ihlal edilerek yalama hale getirilmiş yeni tck madde 288'in unsurlarını oluşturmaktadır:

madde 288. - (1) bir olayla ilgili olarak başlatılan soruşturma veya kovuşturma kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar savcı, hâkim, mahkeme, bilirkişi veya tanıkları etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.

son zamanlarda arka arkaya çıkan aydın soruşturmalarının, türban ve üniversite tartışmalarının, cami inşası için olmadık ihaleler açılmasının, sürekli artan ve artırılan trafik keşmekeşinin de bize söylüyor olduğu ve korkarım organize bir kaosa doğru sürüklendiğimiz zincirin son halkası. (bkz: organized chaos)

ulkemizde yarginin siyasallamasi surecinden siyasetin bizatihi mahkemelerde gorulur bir zanaat olma asamasina geciste onemli bir adimdir kendileri. (bkz: yargi bagimsizligi) ve belki de (bkz: gucler ayriligi)

(bkz: dogu perincek in isvicre de tutuklanmasi)

yarginin ve hukumetin utanc icinde kivranmasina sebep olan dava. bundan sonra belki her oltaya atlamamayi ogrenirler.

(bkz: düşünce özgürlüğü)