bir önceki maçta yaşanan çirkin olayların (bkz:
#10247805) tekrar etmemiş olmasıyla bizleri sevindiren, ancak aldığımız mağlubiyetle rakibimizle aramızdaki farkın üç puan daha azalmasına neden olan maç.
maçın dönüm noktası ilk yarının ortalarında yaşandı. ortada fol yok yomurta yokken kendini yere atan ve acı çekiyormuş gibi tospağa pozisyonu alan
depeyi, eski takım arkadaşı
devam dercesine kardeşimizi mental olarak baskı altına aldı.
maç devam ederken saha kenarına gidip depeyiyle ilgilenen devam dercesinenin oyundan düştüğü yetmezmiş gibi maç durduruldu ve herkes oraya toplandı. depeyi asıl ölümcül darbesini orda vurdu.
“abi tekmeden sonra kramp giriyo” gibi futbol tarihinde görülmemiş, tıp literatüründe yeri olmayan bi şikayet uyduran avam kamarasının defans oyuncusu, “numara yapıyo pezevenk” diye düşünen ben ve ne düşündüğünü anlayamadığım
gresiela hariç tüm takım arkadaşlarımı etkilemişti.
hatta tathar, üzüntünün de etkisiyle olsa gerek, depeyinin ayağına yapışarak (burada gözünüzün --ya da burnunuzun-- önüne asla su değdirilmeyip üç günde bir mestin üzerine mesh edilen bir ayak getirin) masajısımsı bir şeyler yapmaya çalıştı. işlem bittiğinde hem o, hem de güvenlik mesafesine çekilmeyen devam dercesine daha bir boş bakar oldular.
bu tathar böyle zaten. koca maçı elleri belinde santra noktasında geçirir, aksiyon oldu mu, muhabbet oldu mu herkesten önce olay mahallinde biter.
şimdi ben bunları anlatınca diyeceksiniz ki “al işte, gene beyhude mağlubiyete kılıf uydurma çabaları,” ki haklısınız. bu yenilgilerin bir sebebi olmalı, zira bizim bu adamlarla 10 maç oynasak 11 kez kazanmamız lazım.
içlerinde tek düzgün adam sezon başında arkadaş kontenjanından takıma girip geçen haftalar içinde futbolun büyüsüyle tanışan
agk. 10 hafta önce “manyak mısınız lan her hafta oynanır mı bu bok,” diyen bu adam artık top sürüyor, ronaldinhovari çalımlar atıyor, duran toplarda pozisyon alıyor. bunca zaman kimseye faydamız olmadıysa bile bu gencin kalbine futbol sevgisi aşıladık.
sözün özü iki haftadır şaşırtıcı biçimde kaybediyoruz. önümüzde iki seçenek var, ya oyuncular kendilerine çeki düzen verecekler, ya da kadroda revizyona gidilecek. ben dahil kimse klübün üstünde değildir, takımın menfaatleri neyi gerektiriyorsa o yapılacaktır.