zeytinyağı tercih edenlerin tutumu karşısında köylünün de zor durumda kalmış olduğu karşılaştırmadır. bu karşılaştırmayı değerlendirirken bakış açımız, çıkış noktamız önemlidir.
yeni sezon bir ayakkabı bir kıyafet için önceki sezon ürünlerine nazaran daha fazla ödüyoruz. sezon sonu bir ürünü alırken kim daha fazla ödeyip almayı düşünür?
pazar alışverişlerinde öğlen sonu, akşam üzeri aldıklarımız ile öğlen vakti, sabah üzeri aldığımız öte beri ile fiyat karşılaştırması yaptığımızda nasıl dikkat edilmesi gerektiğini hepimiz biliyoruz.
o halde (bkz: zeytinyağı) söz konusu olduğunda ne yapabiliriz? eski yahut yeni mahsül mü alırız? eski mi yeni hasat için mi fazla ödemeliyiz soruları artık kafamızı karıştırmasın.
zeytinyağı alırken yeni hasat eski hasattan pahalı satılır. tüketici olarak da zaten hafımızda bu: yeni her zaman pahalıdır, eski ise daha uygun olmalıdır düşüncesi su götürmez bir gerçek olduğunu biliyoruz.
eski & yeni yağ tercihi için gurme olmanıza gerek yoktur. burun bükerek yeni -eski, ucuz - pahalı olmalı gibi polemik karşısında kesinlikle altını çizerek söylüyorum ayaküstü kandırılırsınız. nereden çekerseniz durumu bilinçaltımız doğru olarak yutturacaktır.
kendim, aynı köylüden alıyorum sürekli. bu yılın zeytinyağını alsam eski ile aynı fiyatı öderim. o şekilde alabilirim. fakat aldığım yağ biraz bulanık olacaktır. sadece bulanık olarak renk farklı olmayacak tattığınızda da eski ile yeni yağın farklı olduğunu anlayacaksınız. şahsen köylünün elinde eski hasat onu alırım, eski hasat yok ise yeni hasat zeytinyağını en az 6 aydan sonra tüketmeye başlarım. yeni yağ tortu, posa kalıntıları, yenisinin de pahalı oluşu nereden baksanız külliyen zarardır.
son olarak aldığınız şey, ürün, hizmet ne o
olursa olsun. iyiyi kötüyü güzeli anlayabilecek yetkinlikte iseniz ne ala; fakat bu yetkinlik yerine güvene dayalı alacaksanız (bkz: tevekkül) şartlarını yerine getirin.
edit: toshy yazarın şu düşüncesine katılıyorum. bilen de bilmeyen de damak tadı olan da olmayan da atıp tutuyor. son on yıldan beri özellikle kıraç yaylalardan sofralık zeytinimi de yağımı da temin etmekle kalmayıp eş dosta, aileye maddi kaygı taşımadan göndermişimdir. bazen yılda 500 kg, bazen bir ton. (bkz: damak tadı olan) litre ile değil de kg ile alıyor. asit oranının düşük yahut yüksek oluşu yağdan önceki durumla alakalıdır. siz, zeytini topladınız, sıkım yapmadan beklenilen süre asit oranını etkiler. her ne kadar köylüyü , ağacını toplandıktan sonr aynı gün yahut en geç ertesi gün çekilen yağı bildiğim halde denk geldiği için 10 yıldan fazladır el değmemiş zeytin bahçesi aldım. geldiğimiz bu dönemde çok fazla bekletilip tüketildiğini düşünmek fazlaca iyimserlik taşır. ben, şu an 3 yıl önceki yağımı tüketiyorum. bir kaç gün sonra yeni hasat yapıp yağını da 2025 e muhafaza edeceğim. dut yaprağı ile asma yaprağını ayırt edecek ağız tadı var. ama 3 yıl dinlenmiş yağ ile yapılan kekin tadını ayırt edemeyecek bir çok yazar var.