zafer çağlayan'ın saat konusundaki enteresan savunması.
bir de saatin parasını elden vermiş. biz de bunu yedik.
linkedit: link düzeltildi
yüce divanlık olmaya yeterli bir cümle.
*not: hukukun olduğu bir ülkede söylendiği varsayılmıştır.
700.000tl yi elden ödeyen adam var bu ülkede, sonra da bankacılık sektörü gelişmiyor diye ağlıyorsunuz.
bunu yiyenler toplansın süper bir fırsat haberim var kendilerine;
(bkz:
microsoft servetini dağıtıyor)
hey gidi patricia teyze, ne günlere kaldık.
"sikilen belleğimizin azmi" konulu sürrealist bir açıklama.
(bkz:
eriyen saatler)
bazi insanlarin, zamanlari saatlerinden; bazi insanlarin da saatleri, zamanlarindan daha pahalidir...
(bkz:
sozluk yazarlarindan aforizmalar)
bakkaldan sigara aldırıyor sanki. parasını da peşin vermiş. üç beş lira fazla vereydin de kendisine cips, çikolata falan alırdı. resmen dalga geçiyorlar. geçin geçin bu devran elbet döner.
ekleme: haberde ilginç detaylar var. adam oğluyla ilgili rüşvet iddeaları sorulduğunda, benim dışımdadır demiş. bu devirde babana bile güvenmeyeceksin doğru bir sözmüş anladık. ikinci olarak ben ilahi adalete inanırım. haberde prostat kanseriyim dediği yazıyor. yorum yapmıyorum. üçüncüsü ise piyano meselesi. adam aldığını kabul etmiş, piyano rüşvet işlerinde sütten mi sayılıyor, böyle bir madde bilen yeşillendirsin. son olarak da bu komisyonun üyeleri kimler merak ettim. akplilerin bu tür sorular sorması pek ihtimal dahilinde değil gibi.
bazı konularda fikir yarıştırmak yersiz bir çabadır nitekim.
- pardon, saatiniz ne kadar?
+ 700.000 tl
- o anlamda sormadım.
bana kendimi alice'in harikalar diyarında hissettiren demeç:
- hiç zamanım yok, bana ordan üç beş tane saat tartsana
+ rolex alırsan 25 dk, çakmasını alırsan 5 dk kazanıyorsun
- 3 tane çakmasından alayım o zaman