ozzy osbourne ve grubunun live at budokan dvdsini yalayıp yutmuş, bunu yaparken zakk wylde'ı, mike bordin'i ve robert trujillo'yu hayranlıkla izlemiş, her birinin virtüozlüğüne ve aralarındaki uyuma hayran kalıp zevkten havalara uçmuş, yere düşen çenelerini zar zor toparlayabilmiş gençlerimiz mevzu bahis grubun 30 eylül 2010'da türkiye'ye geleceğini öğrenirler. doğal olarak akıllarına hemen budokan konseri gelir:
zakk'in bir viking edasıyla gitarını tirr tirr titretmesi, arkadaki mike'ın zakk'e davullarıyla gaz vermesi, zakk solo atarken kendi de ayrı solo atması ve şarkılarda hiç geri plana düşmeyip kendini hep belli etmesi, tüm bunlar olurken robert'ın apayrı bir dünyada kendi hakimiyetini kurması ve son olarak sahnenin tam ortasında o yaşına ve prostatına rağmen hoplayıp zıplayan, arkadasındaki müthiş sağlam ekiple resmen artistlik yapan, "lan bunları bi salarsam işte o zaman düşünün bak parçalarlar hehee" edasıyla da diğer gruplara gözdağı veren karanlıkların efendisi ozzy...
yıllar sonra bunların hepsini canlı izleme şansı gelmiştir. kalp atışları hızlanır. zakk'e gitar imzalatmak, mike'ın bagetini almak gibi hayallerden hayallere koşulur. hiçbir şey olmasa, budokan'daki konsere takım elbiseyle gelen japonlara gösterdiklerinin bir kısmını gösterseler yeter de artar... mutlaka sahne önünden almak lazım bileti. hmm şu kadar param var. daha pahalıysa? şurdan şunu yaparız. tamam hazırız.
ama bir dakika ya?! o da ne? bu isimler?? kim bunlar??? zakk nerde?? adam 22 yıldır ozzy'le çalmış ve şimdi yok mu? peki mike nerde?? nerdeler?? nasıl ya?? ve işte tam o an, ağızdan çıkıverir: lan tamam, da zakk wylde yok mike bordin yok ne var lan it?!?!