yurt dışından kesin dönüş yapanların sorunları
Next (2) - Last Page (4)

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

çözümü olmayan sorunlardır. özellikle amerika gibi bir ülkenin kaymak şehirlerinde uzun süre yaşadıysanız uzun süre kendinizi toparlayamazsınız.

toparlasanız bile döndüğünüz ülkedeki (türkiyedeki) bazı güçlü kanaatlerin (ve herkes kendinden ne kadar emin. emin olmayanlar ne kadar çok eziliyor.) , görüşlerin her köşede götünüze sokulması rahatsız edebilir.

genelde insanlar "alıştın mı?" diye sorarlar. içinde doğup büyüyen hayatı boyunca yurtdışına çıkmayan herhangi bir insanın bile alışamadığı bu çarpık ülkeye "alışmanın" absürtlüğünü düşünürsünüz.

öncelikle sınıf ve yaşam kalitesi sorunu vardır. eğer yurtdışında kendi halinde "orta sınıf" bir yaşam sürme şansına eriştiyseniz türkiye'de döndüğünüzde üst tabakadan biri bile olsanız bu tem otoyolunda üzerinize tır dorsesi düşmesini, trafikte rastgele bir adam tarafından tokatlanmayı, abidik gubidik şekilde güme gidip ölmeyi engellemeyecektir. bu gerçek yüzünüze ancak başınıza gelerek çarpar ve o esnada da kesin dönüş pişmanlığı için zaten çok geçtir.

ayrıca bir mutlu olma sorunu vardır. türkiye'de güçlü kanaatlere sahip kesimler, belki de bu güçlü kanaatlerini sağlayan gerçekleştiren toplum olmadığı için (zira güçlü kanaatler hem kendi aralarında çakışırlar hem de kendi içlerinde bile gerçekleşemeyecek ölçüde tutarsızlardır) inanılmaz mutsuzlardır. türkiye turistlere ne gözükürse gözüksün genel olarak mutsuz bir ülke (bazı doğu bloğu ülkeleri kadar olmasa da) ve mutsuz bir kültürdür. geldiğiniz ülkede orta-sınıf bir insan ciddi ciddi mutlu olabilmiş bir insan olabilir. bu üzer.

batıdaki -özgürlük ideali- bir ilke olarak hayranlığınızı kazanır.

eğer çok üzün süre kaldıysanız
1- gözükmeyen ama apartmandakı soğanlı yemek kokusu gibi heryerde olan müslüman (sünni) baskısı. dinin her yerde her zaman, ve her kesimde vede ciddi ciddi heryerde oluşu.

2- atatürkçülük ile gelen türkçülük, pkk sorununun saçmasapanlığı. teröristlere "silah bırak teslim ol barışalım" denmesi. silah bırakıp gelen teröristlere yapılan kutlamalar çok fazla oldu diye silah bırakan teröristlere terörist muamelesi yapılması. atatürkçülerin hepsinin aslında sünni müslüman statükocu olması.

3- maço erkek bilinci. futbol ve futbolun getirdikleri ve götürdükleri.

4- kültürel şeyler. evde kızların devamlı mutfakta oluşu. hanımın sokakta gezmesinin rahatsız etmesi. sokakta kadın olmayışı. sokakta akşam 8'i geçtikten sonra gezen kadına kötü gözle bakılması.

zamanla ama ağır ağır batmaya başlar. yurtdışında insanların hayatlarından bu kanaatlerin gücünü atabildiğini ve sadece günlük hayatları keyif veren örf ve adetleri ile yetindiklerini görürsünüz.

eğer çok uzun süre yurtdışında yaşadıysanız belki de üzerinizdeki en büyük lanetlerden biri 300 metre öteden "bullshit" i görebilme yetisidir. yani hangi politik konuşma, hangi klişe hangi boş laf varsa beyninize takılır ucuzpop şarkısından daha beter rahatsız eder... mesela şehitler ölmez tarzı vatan millet sakarya muhabbetleri. ya da "herkezin yaşam tarzına saygılıyız" saçmalığının üzerine uygulanan baskıcılık, ve en çok da "ama" ile başlayan savunmalar. "herkesin yaşam tarzına saygılıyız ama bu da fazla" ... "özgürlük iyi birşey ama fazla özgürlük iyi birşey değil" falan.

ayrıntıları daha iyi yakalarsınız ve occam'ın usturası usulü basite indirgeyip esas sorunu görebilirsiniz.

2012 senesine özel: zamanla yurtdışında desteklediğiniz progresif liberal gözüken iktidar partisinin aslında yapılanması gereği, özü gereği gerçekten de sünni müslüman dinci olduğunu görürsünüz. gücün yavaş yavaş dinci kesime kayma ihtimali sinirinizi bozar ama alternatif partilerin hiçbirinin daha iyi olmadığını görür üzülürsünüz.

genel olarak daha olgun olursunuz, buradaki ex-pat lerin sessizliğini, sakinliğini, saygısını ve anlayışını daha iyi anlarsınız. ve en kötüsü de türkiye'deki bu yabancıların ikiyüzlülüğünü daha iyi anlarsınız. hepsi "kültüre saygı" adına asla onaylamayacakları ve değiştiremeyecekleri şeylere anlayış göstermektedir.

ya da kesin dönüşün en büyük sorunlarından biri kendi altın çağ sendromunuzu yaratmasıdır. yani belki yurtdışında da insanlar genel olarak mutsuzdur. belki onlar da genel olarak milliyetçi ve dinci görüşlerine göre hareket ederler (hade len) ama siz geçimişinizi her zamanki gibi pembe filtre ile anımsarsınız ve bugüne ve geleceğe daha umutsuz bakarsınız. ya da ne bileyim depresif, sığ amcık ağızlının birisinizdir amına koyayım ya da kesin dönüş sizi öyle yapar.

(bkz: turkiyeye kesin donus yapacaklara tavsiyeler)
(bkz: yurtdışından kesin dönüş)
(bkz: kesin dönüş)
(bkz: kesin dönüş yapmak)
10 favorites - -
şu bir gerçek ki bizim ülkemizde insana değer yok. bunu ben yurt dışında geçirdiğim her dakikada gördüm. bir avrupa birtakım sorunlarla yüzleşiyor olabilir ancak insanına sunduğu haya standardı, yaşam kalitesi, verdiği değer hiçbir üçüncü dünya ülkesinde ya da asya'nın herhangi bir ülkesinde yok.

bizim hergün görmezden geldiğimiz en küçük kurallar, kanunlar aslında kendi hukuksal haklarımızı bilemiyor olmamızdan daha fazla acı değildir. bu da sanırım devletin anayasayı halk seviyesine indirmemesi, halkın bileceği, alışkanlık haline getireceği yeterli alt yapıyı sağlamamasından kaynaklanıyor. herhangi bir avrupa ülkesinde bir insanı rahatsız edecek en ufak bir davranışta adam sana haklarını sayabilir, polise şikayet edebilir. bu en basit örnek.

daha bir sürü farklılık sayılabilecekken ben bunları atlayıp en önemli odak noktası insandır diyorum. insana, insanına en saf değeri vermedikçe, her milliyetçinin ağzında olan ama çok azında gördüğümüz o kendi insanını koruma, yüceltme, haklarına saygılı olma erdemi var.

bu açıdan bakıldığında uzun bir süre yurt dışında yaşamış, bir şekilde bulunmuş bir insan, güçlü sebepleri olmadıkça buraya dönmesin derim. bu ülkesinden tamamen kopsun ya da ülkesinden uzaklaşsın anlamına gelmediği gibi yaşadığı yeri de ülkemizden daha üstün kılmaz. manevi açıdan ülkemiz bizim her zaman ülkemizdir ancak birçok noktada birçok ülkenin gerisinde olduğumuzu ve insan hayatının bu gerilikle şekillendiği gerçeğini asla göz ardı etmem.

uzun süredir yurt dışında iseniz, çok mecbur olmadıkça temelli dönmeyin derim. yazılan, çizilen birçok deneyimi bizzat yaşacaksınızdır eminim. sonnra kendi insanınızı, ülkenizi eleştirir olur, üzülürsünüz. neticede her insanın bir alışma özelliği var. hayatını neye göre düzene sokmuşsa ondan bir anda kopmak, büyük olumsuzlukları beraberinde getirir.
2 favorites - -
bir işe gelip yerleşmediyse, yurtdşında çalıştığı sürede geçen zamanı burada ssk'ya saydırmaya çalışması bunlardan biridir.

ama onun dışında yurtdışında 2.sınıf vatandaş muamelesi görülmez mi - ki bu da bir sorun değil midir? buraya gelinip en azından bu sorundan kurtulunmuyor mu diye sorduğumdur.
0 favorites - -
türkiye gibi bir ülkeye alışmak zorunda olmaktır.
0 favorites - -
"15.000 euro'ya ikinci el porche cayenne mi alsam da getirsem yoksa 0 km bmw 1.16 mı?" gibi tatlı bela kıvamındaki sorunlar silsilesi.
1 favorites - -
milletvekili yakını olmayan herkesin ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüğü türkiye'de, türkiye'nin ikinci sınıfının, geldiği ülkede -eğer gelişmiş bir ülke ise- 14. 'üncü sınıfa denk gelmesini görmesi de bir sorundur... gibi. yok tabi böyle bir sorun. yani yurtdışında ikinci sınıf vatandaş ya da 14. sınıf vatandaş muamelesi görmesi sorunu yok. en azından yasal olarak yok. ( bedelli askerlik esnasında almancı usülü "tatile gelip dön" den farklı olarak türkiye'ye maruz kalan fransa, almanya, belçika, ingiltere'de yaşayan türklerin hepbir ağızdan onayladığıdır. )

hiçbir alman hiçbir türkü ya da hiçbir amerikalı hiçbir çinli'yi malesef işe almaya zorlanamaz ama türkiye'de işe giriş formunda (mülakatta bile değil lan) "namaz kılıyormusun?" (#29271198) gibi bir soru, ya da genel olarak türkiye'deki herhangi bir iş mülakatındaki ve işe girme sürecindeki yaşanan bir sürü olay ve hatta işe başladıktan sonraki 6 ayda geçtiğiniz aşamalar durumu özetler.
0 favorites - -
yurtdışında yaşayıp ülkeye geri dönmek, dünyanın en siklemez insanı kıvamına gelmenizi sağlayan bir durum. uzunca bir süre gördüğünüz her yanlış şeye sinirlenip düzeltmek veya düzelttirmek istiyorsunuz, sonra öyle bir vurdumduymazlık yerleşiyor ki bünyeye hiç bir şey umrunuzda olmuyor. çöp kutusunun yoldaki duruşuna bile sinirlendiğimi hatırlıyorum, ama gerek yok yani, kasmaya gerek yok. burası böyle, oralar öyle. hepsinin güzel ve kötü yanları var, buranınkiler ağır basmış ki geri dönmüşsün veya yurtdışında kalacak belli şartları sağlamıyorsundur adamlar seni istememiştir, geri göndermiştir. gibi.

garip sorunlar yani, enteresan sorunlardır.
1 favorites - -
kesin donus orta afrika ulkelerinden yapiliyorsa adamin topuklarini gotune vurdurur.

benim icinse simdilik acaba kesin donus yaparsam iyi bir is bulur muyum? dur.
0 favorites - -
dönüş yapılan ülkeye göre değişen sorunlardır. eğer amerika, avrupa ya da kanada gibi ülkelerden dönüş yapıyorsanız ilk başta büyük ihtimalle evinizden çıkamazsınız, haberleri de izlemek istemezsiniz çünkü ilk geldiğiniz günde belediye çukuruna düşüp ölen insanları, trafikte meydan savaşı yapan insanları, ya da kurt ve alevi sorunundaki pişkin tavırlar sizi çılgına çevirebilir. turkiye'ye dönüyorsanız ilk başta mutluluk beklentinizi azaltmalısınız çünkü turkiye'deki insanlar mutsuz olarak yaşamaya alışmış durumdalar ve çalışanların mutluluk beklentileri o iş gününün bitmesi ve eve gitmektir. oysa daha modern bir ülkede insanlar güne başlarken mutlu olurlar. tabii ki 100 kisi aynii iett otobüsüyle üst üste binmiş şekilde güne başlıyorsa bu insanlardan mutlu olmalarını bekleyemezsin.

bir başka sorun ise milliyetçilik sorunudur. ben turkiye'dekine benzer bir milliyetçilik anlasyinin kendisine özgü olduğunu düşünüyorum. avrupadaki insanlar kendi ülke bayraklarını çoğunlukla sadece uluslararası spor müsabakalarında görebilmektedirler, turkiye'de ise herhangi bir evin pencereseinde, herhangi bir zaman diliminde görebilirsiniz.

iletişim ise başka bir zorluk olacaktır çünkü karşındaki insan sana farklı görüşünden dolayı saygı duymayacaktır. sen konuşurken seni dinlemeyecektir. görüşünden dolayı senle arkadaşlık kurmayacaktır.
0 favorites - -
anladığım kadarıyla türkiye'nin batısından bi yerden dönülüyorsa kıçı kalkık, doğuyu küçümseyen oryantalist batılı tribi de beraberinde getirilmeden olmuyor.
-eaaahm siz ne diyor buna shish kebab? internet var sizde? çadır, deve? huffff anlamıyorsunuz beni, off bu doğulular :(((
0 favorites - -
Next (2) - Last Page (4)