çözümü olmayan sorunlardır. özellikle amerika gibi bir ülkenin kaymak şehirlerinde uzun süre yaşadıysanız uzun süre kendinizi toparlayamazsınız.
toparlasanız bile döndüğünüz ülkedeki (türkiyedeki) bazı güçlü kanaatlerin (ve herkes kendinden ne kadar emin. emin olmayanlar ne kadar çok eziliyor.) , görüşlerin her köşede götünüze sokulması rahatsız edebilir.
genelde insanlar "alıştın mı?" diye sorarlar. içinde doğup büyüyen hayatı boyunca yurtdışına çıkmayan herhangi bir insanın bile alışamadığı bu çarpık ülkeye "alışmanın" absürtlüğünü düşünürsünüz.
öncelikle sınıf ve yaşam kalitesi sorunu vardır. eğer yurtdışında kendi halinde "orta sınıf" bir yaşam sürme şansına eriştiyseniz türkiye'de döndüğünüzde üst tabakadan biri bile olsanız bu tem otoyolunda üzerinize tır dorsesi düşmesini, trafikte rastgele bir adam tarafından tokatlanmayı, abidik gubidik şekilde güme gidip ölmeyi engellemeyecektir. bu gerçek yüzünüze ancak başınıza gelerek çarpar ve o esnada da kesin dönüş pişmanlığı için zaten çok geçtir.
ayrıca bir mutlu olma sorunu vardır. türkiye'de güçlü kanaatlere sahip kesimler, belki de bu güçlü kanaatlerini sağlayan gerçekleştiren toplum olmadığı için (zira güçlü kanaatler hem kendi aralarında çakışırlar hem de kendi içlerinde bile gerçekleşemeyecek ölçüde tutarsızlardır) inanılmaz mutsuzlardır. türkiye turistlere ne gözükürse gözüksün genel olarak mutsuz bir ülke (bazı doğu bloğu ülkeleri kadar olmasa da) ve mutsuz bir kültürdür. geldiğiniz ülkede orta-sınıf bir insan ciddi ciddi mutlu olabilmiş bir insan olabilir. bu üzer.
batıdaki -özgürlük ideali- bir ilke olarak hayranlığınızı kazanır.
eğer çok üzün süre kaldıysanız
1- gözükmeyen ama apartmandakı soğanlı yemek kokusu gibi heryerde olan müslüman (sünni) baskısı. dinin her yerde her zaman, ve her kesimde vede ciddi ciddi heryerde oluşu.
2- atatürkçülük ile gelen türkçülük, pkk sorununun saçmasapanlığı. teröristlere "silah bırak teslim ol barışalım" denmesi. silah bırakıp gelen teröristlere yapılan kutlamalar çok fazla oldu diye silah bırakan teröristlere terörist muamelesi yapılması. atatürkçülerin hepsinin aslında sünni müslüman statükocu olması.
3- maço erkek bilinci. futbol ve futbolun getirdikleri ve götürdükleri.
4- kültürel şeyler. evde kızların devamlı mutfakta oluşu. hanımın sokakta gezmesinin rahatsız etmesi. sokakta kadın olmayışı. sokakta akşam 8'i geçtikten sonra gezen kadına kötü gözle bakılması.
zamanla ama ağır ağır batmaya başlar. yurtdışında insanların hayatlarından bu kanaatlerin gücünü atabildiğini ve sadece günlük hayatları keyif veren örf ve adetleri ile yetindiklerini görürsünüz.
eğer çok uzun süre yurtdışında yaşadıysanız belki de üzerinizdeki en büyük lanetlerden biri 300 metre öteden "bullshit" i görebilme yetisidir. yani hangi politik konuşma, hangi klişe hangi boş laf varsa beyninize takılır ucuzpop şarkısından daha beter rahatsız eder... mesela şehitler ölmez tarzı vatan millet sakarya muhabbetleri. ya da "herkezin yaşam tarzına saygılıyız" saçmalığının üzerine uygulanan baskıcılık, ve en çok da "ama" ile başlayan savunmalar. "herkesin yaşam tarzına saygılıyız ama bu da fazla" ... "özgürlük iyi birşey ama fazla özgürlük iyi birşey değil" falan.
ayrıntıları daha iyi yakalarsınız ve occam'ın usturası usulü basite indirgeyip esas sorunu görebilirsiniz.
2012 senesine özel: zamanla yurtdışında desteklediğiniz progresif liberal gözüken iktidar partisinin aslında yapılanması gereği, özü gereği gerçekten de sünni müslüman dinci olduğunu görürsünüz. gücün yavaş yavaş dinci kesime kayma ihtimali sinirinizi bozar ama alternatif partilerin hiçbirinin daha iyi olmadığını görür üzülürsünüz.
genel olarak daha olgun olursunuz, buradaki ex-pat lerin sessizliğini, sakinliğini, saygısını ve anlayışını daha iyi anlarsınız. ve en kötüsü de türkiye'deki bu yabancıların ikiyüzlülüğünü daha iyi anlarsınız. hepsi "kültüre saygı" adına asla onaylamayacakları ve değiştiremeyecekleri şeylere anlayış göstermektedir.
ya da kesin dönüşün en büyük sorunlarından biri kendi altın çağ sendromunuzu yaratmasıdır. yani belki yurtdışında da insanlar genel olarak mutsuzdur. belki onlar da genel olarak milliyetçi ve dinci görüşlerine göre hareket ederler (hade len) ama siz geçimişinizi her zamanki gibi pembe filtre ile anımsarsınız ve bugüne ve geleceğe daha umutsuz bakarsınız. ya da ne bileyim depresif, sığ amcık ağızlının birisinizdir amına koyayım ya da kesin dönüş sizi öyle yapar.
(bkz: turkiyeye kesin donus yapacaklara tavsiyeler)
(bkz: yurtdışından kesin dönüş)
(bkz: kesin dönüş)
(bkz: kesin dönüş yapmak)