bomboş bir üniversitedir. vakit kaybıdır. mezunları da utançtan dile getiremez mezun olduğunu. gitmeyin, tanıdıklarınızı da göndermeyin.
torpille yatay geçişe ihtiyaç bırakmayacak olan,
apartmandan bozma kıbrıs üniversitesindense, istanbul üni işletme fakültesi yatay geçişi için daha uygun bir üniversitedir, t
ekşiciye dert olduysa, iyidir güzeldir.
trafikte nasıl ki sadece audi arabalar değil, her türlü daha sade daha hesaplı ancak ihtiyaca cevap veren arabalar varsa,
yeni üniversiteler de öyle, belli bölümleriyle 90 milyonluk bir ülkenin üni. mezunu işgücünü karşılar. zaman içinde toparlar.
benim mezun olduğum üni. türkiye'nin bir numaralı kurumu, ancak başlangıçta bugünkü güvenpark dolmuş duraklarının bulunduğu yerde sadece bir adet teneke baraka ile öğretime başlamıştı.
haziranda planladıkları mezuniyet töreni için hala tarih bile belirleyememiş, planlama eksiği arşa ulaşmış üniversitedir. onca öğrenci ve ailesi ağızlarından çıkacak tarihi beklemektedir ancak aylardır ellerinde sürünmektedir.
çok güzel mezunları olan üniversitedir.
bugün gördüm burada okuyan o kızı mezun olmuştur artık kırmızılar içinde düğüne mi gidiyordu acaba
(bkz:
platoni)
vakti zamanında bu üniversitede dört sene okumak gibi bir hata yapmıştım. hatta olan bitene hata demek bir tarafa, sürecin sonunda günahlarımın affolunduğu müjdelenseydi şaşırmazdım. işte öyle âzâr, öyle habis bir garabet yuvasından bahsediyorum. bilmeyenler için söyleyeyim; çoğu okulda türk dili ve edebiyatı bölümü ilahiyat bölümünün iki üç gömlek dar hâli gibidir. edebiyattan ziyade, gelenekçilik ve neo-osmanlıcılık kafasıyla ölü sevicilik yapılan bu bölümlerde çağın edebiyatı yerine şairlikten şeyhliğe terfi ettirilmiş adamların aynı eserleri sonsuz bir döngüde işlenip yâd edilir. yine aynı üniversitede osmanlı türkçesini pek seven cep boy osmanlıcı bir zevat vardı. adamın cumhuriyete ve atatürk'e olan mesafeli tavırları derslerin neredeyse yarısını kaplardı. bunun farkında olan bazı öğrenciler, o zamanlar yere göğe sığdıramadıkları malum hainin ağzıyla konuşur, konuyu cumhuriyet inkılaplarına ve şu pek meşhur "bir gecede cahil kaldık" argümanına getirirdi. işte bu cemaline bârân-ı dürri siyah düşmüş kıymetli üstad da diğerlerinden aldığı cesaretle akşama kadar kâh cumhuriyete kâh ülkenin kurucu büyüklerine laf atardı. günlerden bir gün, bu adamın okşamayı pek sevdiği "bir gecede cahil kaldık" mevzusu açılınca, sözünü keserek iddiasının doğru olmadığını açık bir dille dile getirmiştim. ne hikmetse, bahçede en hararetli sloganları atanların ders boyunca ses çıkarmadığı bu kıymetli üstada karşı gelen tek kişi ben olmuştum. yüzüne açık açık “yanlış söylüyorsunuz” dediğimde eli ayağı titreyen bu şahsa, cumhuriyetin ilk ve ikinci beş yıllık kalkınma planlarıyla halka nasıl okuma yazma öğretildiğini, halkın cumhuriyetten önce değil cahil, zır cahil olduğunu anlattığımda bir daha orada görülmek istenmemiş, çok saygısız bir öğrenci olduğum söylenmişti.
lafa gelince bir şeyleri oturup tartışıyorduk, üniversite ya? ancak gerçek şu ki, ağzımı açtığım anda cezamı kesmişlerdi.
tıpkı şair eşref'in dediği gibi:
"vakt-i istibdatta söz söylemek memnu idi;
ağlatırdı ağzını açsan hükümet ananı!
devr-i hürriyetdeyiz şimdi, değişti kaide,
söyletirler evvela, sonra s....ler ananı!"
gelişmekte olan, haliyle öğrenci sayısında her sene artış gözlenen bir üniversitedir.
kısa sürede kendini imha edecek olan not:
yenice giriş kapısının tam önünde bir kiralık daire var, ilgilenen suserler yazabilirler.