türk toplumsal yapısında kaçınılmazdır. türk eğitim sistemi durkheimcı esintiler altında seküler bir yapıda şekillenmiştir. kuşaktan kuşağa yükselen eğitim seviyesiyle bir taraf günden güne daha fazla sekülerizme maruz kalırken diğer taraftan aile içinde aynı muhafazakâr yapıya uyum sağlamaya devam eder. çocuklar açısından ele aldığımızda böyle, haliyle yetişkin olduğunda bu durum çok değişmiyor belki tabiatına göre bir tarafa daha meyilli oluyor, diğer taraftan iş hayatında da seküler kurallar işlediği için erkekler de bu kafadadır ama onlar genelde dışarıda yediğim haltlar beni ilgilendirir deyip kendi kurduğu çekirdek ailesini çocukken gördüğü aile modeline uygun yetiştirmeye çalışır. yakın zamana kadar toplumdaki muhafazakârlığın en büyük temsilcisi olarak kadınlar görülürdü çünkü okul desen yok, iş hayatı desen yok, sosyal hayat desen komşulardan, akrabalardan ibaret, el değmemiş bakir toprak gibi göstermelik toplumumuzda aile kurumunu en muhafazakâr şekilde koruyup yürütme görevini tertemiz şekilde yürütüyorlardı ki şeytan işi sosyal medya herkesin ahlakını ifşa etti. uzun zamandır oha muhafazakârlara bak modundayız hepimiz. çünkü bu ahlaksızlar hep ötekiler hiç biz değiliz. yani şimdi bana demeyin sekülerizmden ahlaksızlığa ne ara geldin diye, hepiniz biliyorsunuz seküler toplumlarda normal olan şey muhafazakâr toplumlarda ahlaksız kabul edilir, hatta ne tarafta olduğunuzdan bağımsız siz de böyle düşünüyorsunuz, hadi itiraf edin sonra gelsin
hani marjinal bizdik yorumları.