insan olmanın doğası düşünüldüğünde abesle iştigal bir iddiadır. çünkü yalnızlık da birileriyle birlikte olmak kadar doğamıza uygun sayılabilir. ayrıca bunun tam aksini bize psikanalist lacan söylemişti. kendimizi bir başkasına anlatmakta çektiğimiz zorluk tamamen doğaldır. kimse bizi kendimizi deneyimlediğimiz gibi deneyimleyemez. hangi sözcükleri seçmiş olursak olalım o biricik bakışın bir başkasına aktarılması mümkün değildir. aşkta bakışı talep ettiğimizde diye söze başlıyor bir seminerinde lacan, karşımıza çıkan temel sorun şudur; " asla seni gördüğüm yerden bakmıyorsun bana" zira bakış da bilinç de biriciktir. anlatılmaz. aktarılmaz.
ayrıca lacan daha da ileri giderek şunları da söylemişti: "cinsel ilişki yoktur" " bir erkek asla bir kadının olmanın ne anlama geldiğini bilemez." bu iddialar düşünüldüğünde biraz delice olsa da insan doğasının gizemlerini tam olarak çözemediğimizi hatırlarsak filozofun saçma söylemlerde bulunmadığını da söyleyebilir, hatta ona hak verebiliriz.
belki de asıl hastalıklı olan yalnızlıkla yüzleşmeye cesaret edemeyip sürekli birileriyle bu duyguyu geçiştirmeye çalışmaktır. hem bu da bir tür kendini geçiştirme, kendinden kaçma yöntemi değil midir...
çünkü "insan yalnızca tek başına gelişebilir ve içinden çıkamadığı bilinciyle daima yalnızdır"