vedat milor'un bir gün sözlüğe de uğrayarak entry yemesi gerektiği gösteren hede.
tüm bunlara rağmen o, yine de beğenirdi...
edit:
(bkz:
başlığın yazarın başına kalması)
bir programında dediğine göre sebebi yediği balıklardaki yüksek civadır
içimden parça kopar gibi izlemeye tahammül edemediğim olay..
"deep brain stimulation" denilen naneyle çözülebilen tür birşey midir merak ettim.
onun ameliyatını kesin yemek yerken yaparlar.
"hayvanları sevelim, koruyalım" diyen biri var. fikri çok güzel. eleştirisi ise şu: hayvanları öldüren insanlar var, öldürmesinler.
sonra geliyor, hayvanları öldürenleri öldürelim diyor. e be şaşkın, sen insan öldürmeyi istemekle daha iyi mi ettin şimdi?
insan hayatını hayvandan daha değersizmiş gibi göstererek hayvanseverlik ya da aktivistlik yapılmaz. yapanlar da ancak daha sert tepki alır. benim gibi bir hayvan dostunun bile böylesine tepkisini çekebiliyorsa bir insan, korumaya çalıştığı hayvanlardan zeka düzeyi olarak pek de farkı yoktur. yazık la diyor ve geçiyoruz.
öte yandan, kendisini ilk kez görenlerin gerçekten dikkatini dağıtan bir titremedir.
vedat milör'ün yemekte olduğu yemeğe lezzet katan harekettir. üstüne birde ağız şapırdatması eklenir ve afiyetle ağız sulanır. yemek tarifi gibi konuştum, yemek tarifi gibi konuşmak nasılsa artıkç
benim izlerken çok üzüldüğüm, bakmaya kıyamadığım olay. neden olduğunu bilmiyodum, parkinsondandır diyodum, da ondan diill demiş. meğer yediği balıklardaki civadanmış.
(bkz:
vedata bişey olmasın balıkların ağzını kırıyım)
yemekten zevk alırken boşalmaktır. (bkz:
titreyerek boşaldım)
adam yemek yerken geriliyorum ben: kaşığı ağzına götürebilecek mi, çatal bi yerine mi batacak diye, adamın çok sağlam cv'si var ama buyrun (bkz:
vedat milor'un cv'si)