doksanlarda çocuk olduysanız, minimum üç kez almış olmanız gereken yılbaşı hediyesidir.
kokulu defter,
arı mayalı silgi,
yumurtlayan kalem kadar özeldir.
çocukluk zamanlarında okul zili çalmadan veya ders aralarında teneffüslerde en yakın kırtasiyeye hava soğuk ve yağmurluymuş demeden gidilerek çocuksu duyguların artık filmlerde görülen saadetle aydınlanmış huzurlu sıcak aile ortamına olan özentiyle mi yoksa çocukluktan yetişkinliğe geçişin sancılarının daha ortada yokken ama bir gün o sancılarla büyümek zorunda kalacak olan o karakterinizi doğuracağınızı bilmenin korkusunun yarattığı kırılganlık mı bilinmez boy boy yan yana dizili olan o parlayan simlerle bezeli olan yağlı boya tablolarını aratmayan resimlerdir.
o zaman ki maddi değerini hatırlamıyorum, belki şimdinin 1-2 lirasıydı, bu parayı bir kartpostala vermek o zamanın şartlarında babasız büyüdüğünüz bir evde eve giren her kuruşun harcanacağı yer belliyken anneniz için fuzulidir ve sizde böyle bir durumun zoraki şartları altında olduğunuzdan anneniz size uyduracak bir bahane ile karşılaşmasın diyerekten, o simli karttan alabilmek için bir defa olsun bile istekte bulunmazsınız
çok efsanedir, kartpostal baktığınızda kışı çok güzel hayal edersiniz, kışta değilseniz bile kışın gelmesini istersiniz
almanyadaki kuzenlerden gelirdi her kış, noel tatillerinde kutlama kartı atarlardı merry christmas yazardı o simli kartın içinde bir de inci gibi el yazısı ile iyi dilekler.
biz de çarpık ilkokul el yazımızla cevap verirdik sıcak güneşli kartlarla.
posta gitti mi, aldılar mı, okudular mı diye bir süre de merak içinde kalırdı insan. şimdi aç whatsapp ı yaz 3 gün sonra cevap versinler. aynı bokun yeşili. iletişimin en kuvvetli olması gereken çağda iletişimsizlikten ölüyoruz. bırak yazışmayı konuşmuyoruz birbirimizin yüzüne bakıp günaydın bile demiyoruz ki.
nezaket, saygı, hoşgörü ve güven kalmadı.
ah o simlerini yaladığımın yılları geri gelse, ah bir gelse..
daha dün aklımdan geçti simli kış manzarali kartpostallar. hala satılıyor mu diye merak etmedim de değil.
üstündeki simleri heryere bulaşan kartpostaldır.
aaaa. çocukken amcam yılbaşı için almıştı. kardeşime noel babalı bana simli manzaralı. açınca içinden müzik çalanlardan hem de. hala saklarım. bu tarz başlıklar yaşlandığımızı gözümüze sokuyor. depresyona girersem sebebi sizsiniz.
halen çocuk kalbi adlı kitabın içinde saklarım! hem kitap hem kartpostal benim için çok değerli...
geçen hafta d&r da görmüştüm. standın başından saatlerce ayrılmadan kartpostallari inceledim. küçükken hep o simli kartlara bakarken kendimi masal dünyasının içinde hissederdim. içimden alıp birilerine göndermek isteği arşa çıktı fakat düşününce gönderecek kimseyi bulamadım ve içimdeki sevinç balonu söndü. sanırım bu simli yılbaşı kartlarının bünyede heyecan yaratması birazda gönderecek birilerinin olmasından kaynaklanıyormuş onu anladım.