umursanmak

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

bugun seni sectim umursanmak, anlatacaklarim var.

is veya ikili iliski farketmeksizin cogu insanin bu konuda sahane arizalari oldugunu farkettigimden beri ara ara dusunurum uzerine. hemen herkes umursanmak istiyor. genel olarak bir ozguven problemi varoldugundan onaylanmak, onemsenmek, varolusunun kabul edilmesi gibi binlerce kaygiyi pespese siralayip "aha da bundan oturu" diye kicina ekleyerek ukalalik yapabilecegin kadar da genis bir alana yayiliyor bu.

gel gor ki yine hemen herkes sectigi kisiler tarafindan umursanmak istiyor.

bu kisim zaten olayin beylik kismi, benim asil dikkatimi ceken tarafsa diyaloglara baktiginda umursanmak istedigini net sekilde gordugun insanin sadece sectigi alanlarda bunu yasamak istemesi.

umursamak dedigimiz olgunun genel olarak birinin veya bir olayin varligini kabul etmek ve onu onemsemek olarak tanimlandigini dusunursek hayatindaki insanlari "bolum/alan bazli" onemsemek son derece zor ve manasiz gelmeye baslayacaktir.

ah? niye oyle gelsin ki.. modern cagda artik "onunla sadece sinemaya gidiyoruz", "o benim alisveris arkadasim", "tatiller inanilmaz guzel geciyor bir arada", "sadece sevisiyoruz" gibi "kategorize edilmis dostluk/arkadasliklar" mevcut oldugundan birinin sadece alisverise dair fikirlerini umursarken digerinin onerdigi prezervatif markasini emebilir, o sirada bir digerinin onerdigi filmi izleyebilirsin.

ve yine gel gor ki eskiden bu is pek de boyle degildi. bir insan ile arkadas olmak gercekten "arkadas" olmakti. bunun icin bir kac "eski" romana goz atip arkadaslik ile ilgili 1301231230 cumle suren betimlemeleri okuyabilirsin bence. (veya populer oldugu bir ara friends, coupling falan izleyebilirsin. hem anlatacak biseylerin de olur.)

nihai olarak turu farketmeksizin bir ikili iliskiye girdiginde karsindaki umursandigini, onemli oldugunu ve varliginin senin tarafindan kutsandigini gormek istiyor. buraya kadar hersey "insan"ca ve alisilagelmis. isin abzurt tarafi ise siz varligini kabul ederek onu ciddiye almaya baslayip umursadiginizda "evet ben bunlari soylemis, kendimi bu sekilde tarif etmis olabilirim ama bu tersini yaptigimda senin benim davranislarimi sorgulayabilecegin ya da elestirebilecegin anlamina gelmiyor" haline evriliyor.

yani istiyor ki umursansin ama umursanan sey kendisi olmasin veya sozlerinin, anlattiklarinin ya da yaptiklarinin umursanmasi degil aradigi, kendisi bir projeksiyon cihazi olsun, biri de onun disari sactigi isiklari izlesin gibi bir mantik diyecegim ama ayni sekilde film izledigimizde onu dahi elestirebiliyoruz her ne kadar biz elestirirken yonetmeni olacak pezevek evinde kokain cekiyor olsa da.

yeni kusaklarin gelisi ile beraber insanlar "sorumluluk" denen seyi unuttular ve umursamak ya da umursanmak bir sorumluluk getirir. eskilerin "beyan esastir" yaklasimi gibi, soyledigin sozlerden ve davranislarindan sorumlu tutulurdun. agzindan cikanlar ile yasadiklarin/yasattiklarin arasindaki tutarsizliklar etrafindan gelecek elestirilerin yolunu acardi ve bunlar her zaman yapici olmak zorunda da degildi "dogru ve durust" olduklari surece.

simdi? simdi insanlar sadece "soylediklerinin" umursanmasini istiyorlar. o soyledikleri kendi hayatlari ile uyuyor mu? kendi davranislari ile bagdasiyor mu? beklenti olusturursa bunu kim karsilayacak gibi "sorumluluga ya da sorgulamaya dayali" seylerden siyrilmis durumdalar.

umursamazsan mi? kendisini kaale almamakla, sozlerini ciddiye almamakla, dinlememekle ve tabii ki umursamamakla suclanirsin.

peki ya umursayip sorgularsan? kimseye hesap vermek zorunda olmadiklarini, senin kendine bakman gerektigini, dinlemeyi ogrenmen gerektigini, carpittigini ve buna benzer bir cok sana dair seyi dinlemek zorunda kalirsin.

umursayip soylemezsen aksakliklari? iste o zaman da kendine hesap vermek zorunda kalirsin ki bence karsindaki zibidiyi siktiret. kendine hesap vermen, o savasa girmen bunlardan daha zor ve sana ufak bir sir vericem,

yaklas,

herkesin kicina tekmeyi vurabilirsin ama gunun sonunda kendinden kacamazsin.
2 favorites - -
çok sınırlı ahvaline şahit olunan yaşamın içinde daha da sınırlı etkileşimler aracılığıyla üstelik dilin kısıtlamalarına maruz kalarak ifade edilebilen az sayıda fikrin kolektif nüve taşıma ihtimali oldukça düşüktür. ben yine de insanın umursanmak beklentisinin zihnin derinlerinde yer aldığını iddia edeceğim.

kenz-i mahfî tabiri hadis olarak da rivayet edilen, “bilinmeyen gizli bir hazine idim, bilinmek istedim, bilineyim diye halkı (kâinat) yarattım” (aclûnî, ıı, 132) ifadesinden alınmıştır. burada geçen “istedim” (ahbebtü) muhabbet, “bilinmek” (u‘refü) mârifet kökünden geldiği için mutasavvıflar kâinatın yaratılışını muhabbet ve mârifetle açıklamışlardır (ibnü’l-arabî, s. 203). kaynak

bilinmek farklı kategorilerde gerçekleşebilir. bir kişinin varlığı matematik dilinde 1 (bir) şeklinde ifade edilirken, kutsal metinlerde şöyle iletilir:

'bunun içindir ki isrâiloğulları'na: "kim, bir cana kıymayan veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayan bir nefsi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. kim de bir nefsin yaşamasına sebep olursa, bütün insanları yaşatmış gibi olur." hükmünü yazdık.'

bu ayrım nesnel ve öznel bakış açıları arasındaki farkı gösterir. hayatın genelgeçer mekanizmaları içinde birçok işlevsel yapı nesnel yöntemler aracılığıyla oluşturulduğu için insana değer vermez. örneğin; ekonomik, askeri, uluslararası ilişkiler gibi makro alanlarda üretilen politikalar kamunun menfaatini bireyin üstünde görür. umursanan tekil bir kişi değil toplumdur, hatta yeri geldiğinde insanlıktır. dolayısıyla bir cana kıymayan veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayan bir insan öldürülürse, bu durum yalnızca toplumsal sözleşmeyi zedeleyip adalet algısını bozacağı için kötü tanımlanır.

insanlığın özellikle son dönemdeki gelişim sürecine bakıldığında nesnel bir yönelim görülür. ekonomik, teknolojik, demografik gelişmeler bilimsel yöntem aracılığıyla gerçekleşmiştir.

modern dünyada birey bütün bu nesnel yönelimine rağmen umursanmak güdüsüyle kendini paralamaktadır. sosyal medya herkesin malumu. başka bir kesim ise kişisel yaşamını nesnel bir kurgulamayla inşa etmeye çalışmakta. kierkegaard bunlar için şöyle der:

'özne kendisi için tamamen önemsiz hâle gelmedikçe, bu sadece, öznenin nesnel olma çabasının yeterince nesnel olmadığının bir göstergesidir.'

burada ilginç bir paradoks var. nesnel yönelime ilişkin ciltlerce kitaplar yazan, felsefi sistemler oluşturan insanlar tamamen nesnel bir bakış açısına sahip olsalar yazılarını yayımlayacak bir benlik algısına sahip olamazlardı.

hülasa hepimiz umursanmak istiyoruz.
3 favorites - -
ya umursanmamaya alıştım ya da bağışıklık kazandım. daha az takılıyorum. iyi mi kötü mü bilemedim. garip...
0 favorites - -
sosyal medyanın insanin doğuştan itibaren taşıdığı görülme ihtiyacini "sanal" bir sekilde karşılayarak "mış" gibi yaptigi olgulardan biri.
0 favorites - -