çocukluğumu yaşadığım 90'lı yılların sonları ve 2000'lerin başlarında, a sınıf kalitede ürünler üretmiş, bir neslin damak tadında ve hafızasında muazzam güzel bir yer edinmiş ülker ürünlerinin geldiği içler acısı duruma kayıtsız kalamadım.
o bayılarak tükettiğimiz ve kırmızı ambalajını görünce bile çıldırdığımız çikolatalı gofretten, şimdiki ambalajlanmış kanser kokan gofrete, çikolatası ağızda eriyen ve hindistan cevizi ile orgazmik anlar yaşatan cocostar'dan, çikolatası ağızda topak topak olan ve adeta içine hindistan cevizi sıçılmış cocostar'a.. mesela çokokrem denen meret için, kurşun bile yenebilirdi. bir neslin kokainiydi bu ürün, şimdikinin kokusu bile adamı kusturmaya yeter.
peki ne oldu bu ülker'e? yalnızca bir ya da birkaç üründe değil, ülker isminin basılı olduğu her ambalajda bu ciddi kalite kaybını görebilirsiniz. artan nüfus ve doğrusal olarak artan taleple üretim istikrarını korumak adına ve rahatça üretim yapabilmek adına ürünlerin ana bileşenlerinde öncekilere kıyasla daha kolay ulaşılabilir maddeler mi tercih edildi? yoksa şirket, tamamen geçmişte kalmış ülker marka değerinin ardına sığınarak kâr marjını arttırmak için şımarıkça en leş ürünlerle halka kalite imajı mı vermeye çalışıyor? her ne olursa olsun yine de bu iğrenç ötesi ürünleri satın alan tüketicilerin en azından ürünün içeriğini araştırması çokomelli :) zira kapıda kendilerini bekleyen birkaç seanslık kemoterapi olabilir. bu yalnızca ülker tu kaka diğerleri iyi anlamına gelmiyor fakat, ülker tüketeceğime eti'nin ve tadelle'nin birçok ürününü gözü kapalı tüketebilirim. bu bariz kalitesizliğe sebep olan birçok farklı unsur var fakat başta ülker'i yönetenler, bu kalitesizlikte ürünler üretilmesinin baş mimarları oluyorlar. fazla bir şey istemiyoruz, ülker çokokrem yediğimizde çocukluk kahvaltılarımızı hatırlayalım yeter, duyun sayın yetkililer fiyat önemli değil, yeter ki kaliteli birkaç klasikleşmiş ürün üretin, bakın nasıl satış patlaması yapıyorsunuz..
ülker ve dünyaca ünlü glukoz -fruktoz şurubu üreticisi cargill ortaklığıyla uzun süredir şeker yerine glukoz şurubu basıyorlar tüm ürünlerine. haliyle kalite yerlerde.
edit: en basitinden torku 'nun glikoz şurubu içermeyen kremalı sandvic bisküvi 'sini alın bir de ülker'in kremalı sandvic bisküvi'sini. sırayla tüketin. ülker'in ürününü yediğiniz anda ağızda bıraktığı yoğun şeker tadı insanı inanılmaz rahatsız ediyor.pancar şekerli torku ürününde böyle bir rahatsızlık yaşmıyorsunuz.
reklam değildir, karşılaştırma için yazıldı.
likit yumurta tedarikçisinin alım yaptığı yumurtaları gördükten sonra normal olan kalite kaybıdır. sadece şeker-glukoz mevzusu değil.
(bkz:
pastörize yumurta)
bu devirde hala yandaş ülker'den ürün alan varsa her bokun en kalitesizine layıktır zaten. beter olun.
kalitesiz halka kalitesiz yönetim, kalitesiz hizmet, kalitesiz ürünler ve kalitesiz insanlar yakışır !
bugün ilgili başlığı açmak için sözlüğe girdiğim ve sol framede görünce hiç şaşırmadığım durumdur.
ne zamandır yiyememiştim. bir kaç ülker ürünü aldim, çikolata ya da bisküvi demeye bin şahit ister. su gibi. kakao veya süt hiçbir şey yok içinde. bu kadar da kaliteden ödün verilmez ki. koskoca ülkerin bir çikolata yapmaya parası mı yok, kaliteyi düşürdünüz de ne kadar kar ettiniz allah aşkına. eti desen o da aynı. kalite kaybı onda da var.
son olarak hatırlatmakta fayda var:
sabri ülker başarısının sırrını şöyle anlatıyordu: "başarının temelinde önce, bıkmadan, usanmadan çalışma gelir. ikincisi dürüst çalışma, üçüncüsü ise kaliteli çalışmadır. üretilen bir malın iyi olması, müşteriye cevap vermesi, yani aldığı paranın karşılısını vermesi gerekir. dört; tanıtmaya çok önem verilmeli. bunun üzerinde geniş bir şekilde durmak istiyorum... reklama ilk günden itibaren önem verdik, şimdi de veriyoruz, daima vereceğiz...1950´den beri ülker´in reklamını yapmaktayız. özellikle, kaliteli bir malın reklamı yapıldığı zaman, elde edilen netice büyük oluyor."
kesinlikle katılıyorum. glikoz şurubu yüzünden çok tatlı. rahatsız edecek kadar tatlı olması insanı bayıyor. eskiden pancar şekeri kullanırlardı ve tatlılık oranı bu kadar yoğun değildi. doksanlı yılların başındaki kalite kalmadı. eskiden dokuz kat aldığımızda fındık, muz, portakal tadı gelirdi. şimdi ise yoğun şekerden daha doğrusu glikoz şurubundan dolayı aromaların tadı hissedilmiyor.
efendim, kendisi yeryüzünün en büyük glükoz-fruktoz üreticisi ne bekliyorsun?
en etkili tepki "almamaktır" almayın bunların zehirli ürünlerini. hele hele çocuklarınıza yedirmeyin yazık günah.
doğru tespittir. şeker tadından başka hiç bir tadı kalmadı artık. bir bardak şurup kazanlarca ürünü tatlandırmaya yeterli oluyor artık.
o değil de; "holiday" , nam-ı diğer çakma halley'in eski lezzetini hatırlayanlar var değil mi aranızda? yaşımızı belli edelim.
*
geçenlerde indirimli olarak aldığım eti fıstıklı çikolata ile aradaki farkı fersah fersah anladım. alıp açtıktan sonra aylardır bir türlü bitiremediğim küçük çokokrem paketi de bu kalitesizliğe başka bir örnek sanırım. üzgünüm ülker bir daha hiç bir ürününe elimi sürmem.
not: haylayf seni çok özleyeceğim.