tamamen hamaset ve hissiyata dayanıyor. bu kafayla gidersek, yok olup gideceğiz
düzeltme: harf hatası
tüm dünya bize düşman. bu yüzden bir olmalıyız, iri olmalıyız, diri olmalıyız!
veya; bayrak inmez, ezan dinmez, vatan bölünmez! gibi sloganik söylemlere sıkışıp kalmış anlayıştır.
türkiye’de milliyetçilik demek devletçiliktir.
türk milliyetçisiyim demek, birtakım çetevari örgütlerden oluşan devlet mekanizmasını meşrulaştırıyorum demektir. bu mekanizmanın bekası için kullanılan bir maskedir bu.
abd’nin kuruluş dönemi düşünürlerine bakarsanız, milliyetçilik kavramını devletçilik kavramının tam karşısına konumladıklarını görürsünüz. (thomas paine etc.)
devletin çıkarları öncelik oldukça milletin, halkın çıkarları yok olur. devlet güçlendikçe, ortalama vatandaşın yaşam kalitesi düşer. çünkü güçlü devlet daha vergiye tabii kitleyi daha kuvvetli çeker içine, ve onun içini boşaltır.
milliyetçilik mevhumunun diyalektiğini yazan ve manifestosunun mimarı olan avrupalılardan çok ayrı yerdeyiz. öyle kafatası hesaplama, ten rengi belirleme, dudak-burun mesafe ölçümü ile ırksal kategorizasyon yapma falan bizde yok. bizdeki tamamen yaşanmışlıklar üzerinden devam eden bir süreç. lazlara, çerkezlere, arnavut’lara saygı duyan, gürcüye rum’a nötr duran, ermeni’den nefret eden bir anlayış. hepsinin temeli tarihi olaylar..
bu milliyetçilik anlayışında kürt olanı da kendimizden uzakta görmüyoruz. aynı coğrafyada, aynı kaderi yaşıyoruz. ermeni türk’ten çok kürt’ü kesmiş. van, ağrı, erzurum, kars katliamlarında katledilen kürt olmuş. ama bunun kinini kürtten çok türk güdüyor. coğrafi kaderdaşlık bu olsa gerek. kürt ile türk çok uzağa düşemiyor.
kim ne derse desin, türk’ün milliyetçiliği naiftir. zenciyle kimsenin sorunu yoktur aksine sempatik bakılır. yunan’la hiç bir zaman tam bir düşman olamadık. arapla ise anlaşamayız. çok kazıklarını yedik.
özetle bu ülkenin en mazlum döneminde dahi milliyetçi bir partiye %40’ı bırak %30 bile oy çıkmaz. burası almanya, italya, fransa, ingiltere gibi insanların tasnif edildiği, demokrasi adı altında ırksal kesimlerin ezildiği bir ülke değil. öyle olsa mhp’nin kaderi barajdan çıkmak için mücadele etmek olmazdı.
ermeni kurt ve rum dusmanligindan ibaret milliyetcilik. baska bir mumaralari yok. bu 3 millet ortadan kalksa turk millyetcisi de kalmaz.
milliyetçilik kendi içinde o kadara çok fraksiyona ayrılıyor ki, hepsinin sonu egemenlik, özyönetim bakışları da birbirinden farklı politik güç kaynaklarına varıyor, bu politik gücü eline alan yöneticiler kendi milletinin çıkarları doğrultusunda hareket etme yeteneklerine göre dünya sıralamasına giriyor 1. dünya ülkelerinde millete verilen sosyal haklar epey fazlayken 2. ve 3. dünya ülkelerinde haklar, yok olmaya kadar gidiyor. ki, sadece mevcut olan milletin hakkıyla alakalı bir şey değil aynı zaman diğer milletlere karşı duruşu da önem arz ediyor.
günümüzde millet kendi içinde birbirini ayrıştırdığı için en baştan hatayı burada yapıyor. daha sonrasında mevcut bulunduğu sınırları korumak, kişisel hak ve özgürlüklerin yetersiz olması hak-hukuk-adaletin olmaması gelir düzensizliği, (olmayan, eksik olan o kadar şey var ki vb diyeceğim).. bu sorunları yaratıyor..
milletin bu şekilde hiç bir yere varılmayacağını kabul edip silkelenip kendisine gelmesi lazım. ayrıca türklerin milliyetçilik anlayışı bireysel çıkarlarıdır. yoksa yöneticilerde istifa görürdük, daha temiz bir çevre, daha saygılı bireyler, daha iyi bir eğitim olur diğer milletlere öğrenci vermez onlardan öğrenci, bilim falan çalardık veya insanlar mevcut işinden istifa edip diğer milletlere hizmet etmeye gitmezdi.
çeşitlilik göstermektedir. atatürk'ün ilkelerinden biri olan milliyetçilik ise sivil/liberal milliyetçiliği işaret eder.
atatürk milliyetçiliğine göre, bir bireyin türk sayılması için kendini türkiye cumhuriyeti vatandaşı olması ve cumhuriyet ülküsüne inanması yeterlidir.
kürt, alevi, arap, solcu düşmanlığı üzerine kuruludur. anlayış değildir, anlayışsızlıktır. mansur yavaş başlığına girerseniz görürsünüz durumu...
"benim babamın siki kutu kola gibidir" tarzında bir milliyetçiliktir. çıkar göster dersin, ahlaksız olursun. mecburen kabul edersin ya da etmiş gibi yaparsın.