ülkece iq ortalamamızın yerlerde olduğundan bahsetmeye gerek yok zannımca. yine ülkece eğitim seviyemizden mütevellit neden demokrasinin çalışmayacağını yaklaşık 2300 sene önce platon zaten yazmış, şöyle ki:
"demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir. halk övülmeyi sever. onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. oy toplamasını bilen herkesin devleti idare edebileceği zannedilir.
demokrasi, bir eğitim işidir. eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. devam edilirse demagoglar türer. demagoglardan da diktatörler çıkar..."
fransız ihtilali, l.petro reformları ve son olarak atatürk inklapları jakobenizm ve ılımlı jakobenizme örnektir ve evet son derece faydalı olmuşlardır.
klasik, halka rağmen halk için söylevi de buradan gelmektedir. halka halkın istediğini değil halkın ihtiyacı olanı bir nevi dayatmaktır, bunu despotizmle karıştırmamak önemlidir. örneğin; çocuğunuz hastalandığında onu doktora götürürsünüz ve o istemese de o'na doktorun yazdığı acı reçeteyi uygular sınız, o'na rağmen o'nun için. bir diğer altını çizmek istediğim şey ise verdiğim örnekte de olduğu gibi işi ehline bırakmaktır. atatürk örneğin, ordu ve hariciye de aktif rol alırken ekonomiyi celal bayar ve ekibine bırakmıştı, o bu olgunluktaydı...
ters bir örnek vermek gerekirse orta ve güney amerika ülkelerinin bir türlü gelişememesi hatta bazılarının zengin kaynaklara sahip olmalarına rağmen. eğitimsiz halkın nispeten "mutlak demokrasiye" oy vererek geçemeyeceği için sürekli başa aşırı sağcı bazende aşırı solcuları getirmesi ve hükümetin bu gruplardan oluştuğu için insanların bir türlü aydınlanmayı(bkz: aydınlanma çağı 17.-18.yy da avrupada) yakalayamaması dır.
orwell'in dediği (1984) gibi; bilinçleninceye kadar asla başkaldırmayacaklar ,ama başkaldırmadıkça da bilinçlenemezler.
velhasıl-ı kelam, memleketin kendi aydınlanma çağını oluşturması bugün kendi kendine en büyük kötülüğü yapan bu halkın geleceği için yapılması gerekendir.
bir diğer handikap ise tabii ki bugün ki teknolojik nimetler sayesinde sosyal medyada ki cahil yığınlardır. maalesef bu arkadaşlara basit bir mantığı, sebep sonuç ilişkisi içinde izah etmek mümkün değildir ve yığınların sesi aklın sesini doğal olarak bastırmaktadır. tıpkı galileo nun hain ilan edilmesi yahut katolik kilisesinin dünyanın güneş etrafında döndüğünü ancak 1992 yılında kabul etmesi gibi.
ülkenin artık kaybedecek vakti yoktur. bir an önce güçler ayrılığı ve hukukun üstünlüğü ilkelerine ivedilikle dönülmelidir. ancak bu şekilde aklın ve onurun önünü, kalabalık cahil ve çıkarcı yığınlara rağmen açabiliriz.
önerim: her geçişin legal, barışçıl ve şiddetten arındırılmış olması şartı ile; seçimlerden sonra yeni hükümetin, gelecek 50 yıl için seçmenin en az lise mezunu olması şartını koşmasıdır.
bazı istatistik veriler:
1. okuma yazma bilmeyen sayısı
2 milyon 24 bin 979 kişi - nüfusa oranı: %3
2. 5 yıllık ilkokul mezunu sayısı
17 milyon 579 bin 747 kişi - nüfusa oranı: %24
3. okuma-yazma bilip okul mezunu olmayan
7 milyon 782 bin 603 kişi - nüfusa oranı: %11
4. 8 yıllık ilköğretim mezunu
5 milyon 678 bin 694 kişi - nüfusa oranı: %8
5. ortaokul ve dengi meslek okulu
13 milyon 365 bin 564 kişi - nüfusa oranı: %18
1'inci grup ara toplam
a. cahil sayılabilecek kesim:
47 milyon 52 bin 447 kişi - nüfusa oranı: %63
(istatistik kaynak:https://www.yenicaggazetesi.com.tr/…ili-490940h.htm
edit:(bkz: #150175005) bu arkadaş türk aydınlanma hareketinin ülkeyi buraya getirdiğinden bahsetmiş. o zaman hiç bu işlere girişmeyip o tarihlerde, şimdinin pakistanı yada afganistanı gibi mi olmalıydık? "kendi" kalmaya çalışırken derenin akış yönüne ters yüzmeye mi çalışsaydık? insan zihni ve onuru nun tek gidebileceği yer hümanist yaklaşımla gelişim toplumudur bunun aksi gelişmiş dünya da gettolaşmış ve polis devleti olan bir ülkeye dönmektir. evet aydınlanma hareketinin eksikleri ve yanlışları olmuştur ama bu herşeye rağmen gettolaşmaktan iyidir . cumhuriyetten 100 yıl sonra konuştuğumuz şey şu: 50 yıl önce yargımız daha bağımsızdı... ayrıca yine bilakis aydınlanma için kapsayıcı politikalar güdülmelidir köy enstitüleri aydınlanma hareketinin ta kendisidir ama bugün ki gibi aydınlaşamamış erkin sermayeyi elinde tutup yığınların eğitim sisteminin içinden geçtiğinden ülkenin ve nesillerin ne hale gelebileceğinden arkadaş bahsetmemiş.
yine de kendisine emeği için teşekkür ederim.