berlin duvarının yıkılması ile sosyalizmin söndüğünü sananların, geldiğini göremediği gerçeklik.
ülkenin nesnel durumuna şöyle bir bakın:
- iktidar partisi, galip çıktığı seçimde mağlup halde...
- muhalefet, kendi derdinde, hala dizayn ediliyor (bkz:
ab yanlısı süheyl batum'un add başına getirilmesi)
- ekonomi, gittikçe kötüleşiyor. işçiler kendiliğinden hak arama mücadelesine giriyor, bunlar kısa sürede sönse de bunalımı gösteriyor.
-kolluk kuvvetleri, tıpkı 1. dünya savaşı sonrası osmanlı imparatorluğu kolluğu gibi halkı baskılıyor.
- parababaları, bu kriz ortamında yönetmek için işini gücünü bırakıp bakanlıklara geliyor (bkz:
ets ve maya okulları patronlarının bakan olması)
yani parababaları tarafından güdülü iktidar, yönetememe riski ile karşı karşıya (henüz yönetemiyor değil).
halk ise yönetilememe riski ile karşı karşıya;
- abartısız herşeye zam gelmesi
- savaş şartları (türkiye, suriye'de resmi olmasa da bir savaş içinde ve savaş pahalılık getirir)
- aydın tabakanın her bakımdan önünün kesilmesi ve geleceksizlik
- orta gelirlinin tekrardan ait olduğu yere, dar gelirliye dönüşü
- borçlanma, borçlanma, bir daha borçlanma
bu kadar berbat bir durumdan devrim çıkmaması olasıdır ama bir de öznel koşullara, yani devrimi yapacak sınıf ve öncülerin haline bakmak gerek:
- sosyalist partilerin büyük kısmı hdp peşine takılsa da, gün geçtikçe halk arasında mutlak destekleri (göreli bir destek var, o da sandıkta) gittikçe eriyor
- bu güruhun dışında kalan tkp, son seçimde 250.000 tl harcayıp 8.000 oycuk alabildi, hem de y-chp'ye karşı bu kadar tepki varken.
- hkp, tüm tutarlılığına, öngörüsüne rağmen, kendi kuruluş gerekçelerinde dahi dikkat çektikleri "reorganizasyon"un ihtiyacını duymakta (üstelik reorganize olabilecek, tartışabilecek grup bile kalmamışken). hkp kendi göbek bağını kendi kesecek gibi duruyor, kendisini yığınlarla buluşturacak alanları kendileri kuracak ve buna yönelik adımlar atacak gibi durmakta.
dolayısıyla devrimin hem öznel hem nesnel koşullarında çok seri ilerlemeler ve gerilemeler mevcut.
yani türkiye'de bir önder arayışı var, bir mücadele arayışı var (bkz: milyonları hayal kırıklığına uğratan m.ince'nin mitingleri). bu mücadele sadece sandıkta birilerinin cebi dolsun diye yapılacak mı sanıyorsunuz? hayır.
unutmayın, 1917'den önce rusya çarlığı yıkılmaz gözüküyordu. ama disiplin, kararlılık, inanç onu paramparça etti. 21. yüzyılda, gericiliğin bu derece moda olduğu (hem modern hem de ortaçağcı gericilik) bir yüzyılda devrimin kapıyı çalması geç ama sağlam olacaktır.
ek:
devrim nedir bilmeden bu başlık altında ahkam kesmeyelim...