soz konusu adam kayirmak ya da torpil oldugunda,
sagi da solu da tek yurek olurmuscasina itinayla adam kayirip torpille birilerine is paslayabilir ya da mevki verebilirler.
ama dillerinden liyakat, kul hakki ya da hak hukuk adalet falan eksik olmaz.
üstteki ne derse doğrudur, çünkü o üstte olan kişidir ve sorgulamaya gerek yoktur! tarihimize bakınca bile bunu görebiliyoruz, bu kültür osmanlı zamanında halka işlemiş. osmanlı bir imparatorluktu, dolayısıyla mutlak bir otoriteye ihtiyaç vardı. o yüzden padişahın sözü kanundu; ona karşı gelmek neredeyse yaratıcıya karşı gelmekle eş tutuluyordu. bu anlayış, zamanla halkın sosyal yaşamına da sirayet etti. itaat etmek, bir tür güvenli bölgeydi. fakat bu kültür, bireysel düşünmeyi, tartışmayı ve yeniliği öldürdü.
halkımız bugün hâlâ aynı alışkanlıklarla yaşıyor. iş yerinde saçma bir kural koyan müdüre kim “bu kural mantıklı değil” diyebilir? siyasetçilerin yanlış bir kararını eleştiren biri hemen “hain” ya da “karşı tarafın adamı” olarak etiketlenir mi? etiketlenir. biat kültürü gelişmiş ülkelerin hiçbirinde yoktur, eğer olsaydı zaten gelişmiş bir ülke olamazlardı. biat kültürünün olmadığı bir toplumda, liyakat ön plana çıkar. kimse akraba, hemşeri ya da torpil avantajıyla yükselmez. gerçekten yetenekli olanlar hak ettikleri yerlere gelir ve bu da ekonomik kalkınmayı hızlandırır. sorgulayan insanlar, farklı fikirlere daha açık olur. biat kültürü, kutuplaşmayı körükler; ancak özgür bir zihin, farklılıklarla bir arada yaşamayı öğrenir. bu da ülkeyi daha huzurlu ve birleştirici bir atmosfere taşır.
bir şeyin; zengin olup (ya da kendi) çocuğu yapınca uygun/normal/ahlaklı bulunması ve bazen bu durumun övülmeye kadar gitmesi ama fakir olup (ya da başkasının) çocuğu yapınca bunu ahlaksızca (kelimeleri yazmak istemiyorum) bulması ve bir de utanmadan söylemesi/eleştirmesi.
kendi gözündeki çöpü kimse görmüyor, görmek istemiyor, yakışıyor kerataya oluyor.