allah, tanrı, kozmos -her neyse- kahretsin ki bendim bu.
hayatım boyunca daha ne anlattığını kendisi bile bilmeyen sözde matematik öğretmenleriyle uğraştım.
ilkokulda matematik derslerinde soru çözemeyen öğrencilerini tahtaya çıkartıp aşağılayan öğretmenlerim oldu. böyle bir durumda hocanın anlattığı konuya değil, "ulan ya bizi tahtaya çıkartırsa" diye tırsıp bunu düşündük hep.
elbette her öğretmen kötü değildi ama sonradan gelen işinin ehli öğretmenlerin de temeli zayıf bir öğrenciye yardım etmesi zordu.
lisede dil seçtim. dil alanındaki öğrencilerin yurt dışı bağlantıları daha iyiydi. mun (model united nations) gibi birleşmiş milletler'in küçük bir modeli niteliğindeki projelere hep dilciler katılıyordu. dil alanını seçmiş öğrenciler kafayı test çözmekle bozmuş sayısalcılardan daha kültürlü gözüküyordu. benim de yabancı dile merakım olduğundan yabancı dil seçtim. üniversite sınavına hazırlanırken biyoloji ve fizik bile çözdüm. sayısalcılarla yarıştım "benim ne eksiğim var" diyerek. sayısalcıların türkçe kaynaklardan bile okumadığı şeyleri ben orijinal dilinden okudum. -
termodinamiği merak edip araştıran bir sözelci/dilci düşünün.-
elbette merakım hiç bitmedi. üniversite sınavının ikinci ayağında türev&integral'e çalışmam gerekti. nereden başlayacağımı bilmiyordum.
daha ne anlattığını kendisi bile bilmeyen matematik öğretmenleri tahtaya formül yazıp anlatmaya bile tenezzül etmeyerek saçmalamaya devam ediyordu. oturup kendim çalıştım bunları. türevi de, integrali de, fonksiyonu da çok sevdim. belki kafayı sınavla bozmuş, soru çözerken otomatiğe bağlayan, en büyük başarısı fazladan 100 soru "çözmek" olan bazı kıytırık sayısalcılarla yarışamam ama onlardan daha üretken ve öğrenmeye açık olduğum kesin.
ne yaptığını bilen, analitik düşünme becerisine sahip olan, matematik sorularını severek çözenleri tenzih ediyorum.