komplekssiz ve açık sözlüdür, konuşkandır. sorulandan fazlasını cevaplamaktan zevk alır.
mekan: saray devlet hastanesi
sene: geçen sene
mevzu: bir tanıdığın ameliyatı için acil kan ihtiyacı..
hemşire ile hemşerim arasında geçen diyalog
hemşire: kaç yaşındasınız?
hemşerim: 45 ama biraz çöktük, iş güç, orman...
hemşire: evli misiniz?
hemşerim: bekarım. hiç evlenmedim.
hemşire: beyefendi son 24 saat içerinde alkol aldınız mı?
hemşerim: 2 şişe şarap içtim.
diğer hemşerim: bugün 3 er tane de bira içtik ya..
hemşerim: eee tabi 3 tane de bira içtim. bi de gelirken arabada 1 tane ama yarım.
hemşire: son 2 ay içerinde para karşılığı cinsel ilişkide bulunduz mu?
hemşerim: hayatımda hiç parasız seks yapmadım. hep parayla. parasızı bana hiç denk gelmedi. olmadı.
sonuç: hemşire gülme krizine girdi. gitti. başka hemşire geldi.
bence dünyanın en sevimli insanıdır. inanılmaz yardımsever olmak isterler de tembellikleri mani olur. o nedenle oturdukları yerden izleyip direktif vermeyi severler...
dünyanın merkezini kendi bulundukları yer zannederler(hayrabolu,saray, lüleburgaz, muratlı)... bunlarla rakı sofrasına oturmadan keyifli bir rakı masasında bulundum demeyiniz. hayatınızda duyabileceğiniz en komik diyaloglarına muhtemelen o masada denk geliceksiniz... benim şahit olduğum birkaçı;
- bu burgaz rakı da güzel bea
-yo beyaa yeni rakı daa güzel
- e aynı a burgaz a yeni rakı..ben biliyum bu yeni rakının labaratuvar müdürünü aldılar hooop beş milyar maaşlan burgaz rakının başına getirdiler... ulan adamın mesleğe bak beyaa em bütün gün rakı iç em beş milyar para al.. biz de burda akşamdan akşama.
has trakyalı yedi düvelden chplidir.
- artık bitti chp beya.
- ne bitti beya bak çalışıyuz deliler gibi..
-yo be bitti... ani kaldıruydu pazarı chp..? istasyona taşıycaktı..? kaldıramaz bu saatten sonra... baykal yedi başını koca partinin
tipik trakya insanı içecek 'birşeyler' ısmarlamaya bayılır.
+ çay süleyim, çay iç.
- saol abi, içmeyeyim şimdi.(nezaket icabı)
+ oralet süleyim, kivi?
- yok abi, saol.(ısrar var, konu nereye gidecek iyi biliyorum)
+ karnın açsa tost süleyim, kola iç yanında.
- teşekkür ederi...(çok hızlı karar vermem gerek, yanlış karar vermemem gerek)
+ bira süleyim, içersin herhalde?
- eea abi valla içmese... (dinlemiyor bile:))
+ üseyin bira getir kardeşimle bana, fıstıkta ver.
+ baştan sülesene ne uraşturuyusun bizi çayla çorbayla, abi canım bira istüyü desene :)
- abi valla ısrarına dayanamadı...(yanlış karar)
+ tamam bea ikincileri sen sülersin (ikincileride içicez demek ki), keşan'lı bu kızan dayanamaz biraya biluyum mayası çekiyu kızanın (arkadaşa ufak özet geçildi burda)
ikinci biraları sen, üçüncü biraları da o masada ki az önce kısa bilgi verilen arkadaş ısmarlar, sonra gider bu böyle. :)
hani koyun sürüsü derler ya, hele şu seçim zamanı iyice hayatımıza yerleşen bir sıfat oldu. geçen haftalarda tayyip trakya'nın bir iline mitinge gelmiş. ben de telefondan soruyorum şu tipik trakya insanına.
- tayyip gelmiş, nasıldı kaç kişi vardı?
-bilmem, ben gitmedim ki kalabalık gözükmesin diye!
hea işte, trakya insanı oy vermeyi, kıpkırmızı yapmayı bırak, bunu bile düşünür, saygı duyarım!
tipik trakya berberi de bu grubun içindedir. berber dükkanında 3'ü sabit 2'si opsiyonel 5 muhabbet döner. ilk üçü kim ne kadar içmiş, kim kimi dövmüş, kim kimi sikmiş'tir. opsiyoneller; güncel politika ve derin devlet'tir.
kim kimi sikmiş'i bir örnekle açalım istersiniz:
-''...neyse aga, bi baktım karı ala beni kesiyü. dedim du bakalım bi şeyler oljak galba. gittim masasına, ateş isteme muabetinden girdim, konuştuk acık. baktım karı iş. dedim tamam beya bugünlük ekmek çıktı. aldım bunu attım arabaya, götüdüm süütlee (söğütlük) çektim tenaya. (tenhaya) bereee! başladık yiyişmee. karıyı bir görjen nası yiyu. yidi bütün buyunlaamı. (boyunlarımı) dedim ge bakam acık arka koltuğa. karı başladı ıh-mıh yapmaaa. abe dedim sen naabuysun? dedi olmaz. abe dedim nası olmaz? olmaz dedi... dedim üle sik iş mi olur mu, sik aramaaa mı geldik buraya...''
şu şekilde genelleştirebilirim; istanbul'da yaşamayan, trakya'nın köylerinde yaşayan tipik trakya insanı hiç okula gitmemiş olsa dahi başkalarının özgürlüklerine saygılıdır. şunun kızı mini etek giymiş, şunun kızı başörtüsü takmış aman aman önemsenecek şeyler değildir. kimse kimseye mini etek giydi ya da eşinden boşandı diye zarar vermez. zaten erkekleri genelde köy kahvelerinde bira&rakı eşliğinde takıldığı için, hakimiyet kadınlarındadır.
kız-erkek çocuklarının okumasına büyük önem verirler. ben gördüğümü söyleyeyim; kızını istanbul'a üniversiteye yollayan bir çiftçi, kızı tatilde köye geldiğinde erkek arkadaşın var mı diye sorabilecek, gerektiğinde de dertleşebilecek kadar metropol insanlarından ileridedir.
yinede babanın ailede bir ağırlığı vardır. mesela erkek çocuk babasının yanında sigara içmez ama çok rahat karşılıklı rakı içebilirler.
bayramlarda sabahları köy camisi dolar. akşamında da rakı sofraları kurulur. ramazanda oruç tutarlar ama yine akşamları iki kadeh atarlar. oruç tutmayıp öğlen içenleri de ayıplamazlar. 80 öncesi muhtemelen çok daha özgürlükçü bir ortam vardı fakat siyasal islamın populerleşmesi ile bağnazlık 80 sonrası arttı lakin yinede geleneği yenemedi.
tipik trakya insanı ben her gece şöyle demleneyim, çocuklarım büyük adam/kadın olsunlar, torunlarımı seveyim başka bir şey de istemem der.
ve evet genelde chp'ye oy verirler. geçen seçimlerde cem uzan'ın çok oy almasının nedeni de tipik trakyalı insanın chp alternatifi bir parti bulamamasıdır.
içeride durum nasıldır birşey diyemeyeceğim ama dış sahada birbirini tutmayı pek beceremez. istanbulda yanlışlıkla trakyalının birinin arazisine girdiniz mi 50 tane trakyalı silahla başınıza üşüşmez mesela. ya da "burda trakyalılardan başkası midye dolma satamaz lan" vecizesini duyamazsınız pek. büyüklerimden bu konuda çok şikayet duymuşumdur hatta.
bir de evet, derdini içine atar, sessiz çeker, acısı ne kadar büyük olsa da yeri göğü inletmez .
saray dan bi otobuse dolusup ankara ya gider, deniz gezmis in mezari basinda yasin okur da, aksamina kale de icerken "sarmadi burasi bea" der. yanindakiler de "dooru düüysün be adas" diye onaylar onu. canimdir.
http://img524.imageshack.us/…?image=dsc00193to9.jpg adresinde gorulecegi resimden de anla$ilacagi uzere, alkol tuketimine bir sanat olarak bakar o ince zekasiynan.
mekan silivri sinirlari icerisindeki nahif bir meyhanedir. kendi halindedir.
kar yağdığında akıllarından
sülün ve/ya
ördek avlamaktan başka bişi geçmeyen esprili insanlar.
vakti zamanında kar yağdığı için fabrikayı devreye alamayan bir mühendis ve işçiler bekçi kulübesine sığınmışlardır:
i: tam
ördek avası* valla!
m:
** nasıl ördek??!?
i: iki ayaklı!!
m: ........
edit : seneler sonra birileri
ördek havasının esasında nasıl olduğunu yazmış sağolsun.