the strange case of dr. jekyll and mr. hyde

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

1886 yılında robert louis stevenson tarafından yazılan bu kitapta dikkatimi çeken, hyde karakterinin dış görünüş olarak oldukça itici olması ve onu gören insanda nefret uyandırması.

insanlığın başlangıcından bu yana değişmeyen en belli başlı klişelerden biri bu sanırım. kötü olan bir insanın dış görünüş olarak güzel ve çekici betimlendiğine nadiren şahit oluruz.

başka bir soru ise kimin iyi kimin kötü olduğu. cevabı bende de net değil açıkçası. aslında birbirinden ayırabilir miyiz bu kavramları ondan da emin değilim. bazı şeyler siyah ve beyaz kadar net değil bence.
0 favorites - -
içerisinde "günahkarların birincisiysem, acı çekenlerin de birincisiyim" gibi muhteşem bir söz barındıran hikayedir.

iyi bir insan olmanın koşullarından biri de iyi olamadığın zamanlarda acı çekmek olmalı. iyi de, iyi biri olup olmadığımızı nasıl anlarız? sanırım sürekli içe dönüp vicdanımızı sorgulayarak. bazen de muhakemesine güvendiğimiz insanların yönlendirmeleriyle.

hiçbirimiz kusursuz değiliz nihayetinde. "bay hyde" hepimizin içinde bir yerlerde var. önemli olan aynı yerde dr. jekyll'in de olması.

bu arada stevenson, burada alıntıladığım sözü yazarken yeni ahit'te, pavlus'un yazdığı 1. timoteos'tan etkilenmiş. pavlus'un burada söylediğine göre:

"mesih isa günahkarları kurtarmak için dünyaya geldi" sözü, güvenilir ve her bakımdan kabule layık bir sözdür. günahkarların en kötüsü benim."

pavlus'un bu sözü hıristiyanlığı çok iyi açıklıyor aslında. bir taraftan topluma ağır bir günah yükü yüklerken diğer taraftan onlara kucak açıyor ve "sonsuz hoşgörü"nün altında eziyor. her neyse, konuyu çok dağıttım. günahlarımızdan ötürü acı çekmemizde sorun yok. yeter ki olmayan günahların acısını çekmeyelim. (tamamen konudan saptım. idare edin.)

edit: tabii bu pavlus meselesine iyi tarafından bakarsak, pavlus'un aslında insanları içlerine dönmeye ve geçmiş eylemlerini sorgulamaya yönelttiğini de söyleyebiliriz. pavlus bir anlamda insanları, vicdanları üzerinden bir muhakeme yapmaya teşvik ediyor. tıpkı bu kitapta stevenson'ın yaptığı gibi
2 favorites - -
robert louis stevenson'ın yazdığı 1886 yılında yayımlanan kısa roman (novella). gotik türde en sevdiğim eser diyebilirim.

popüler kültürde, sinemada, tiyatroda eser veya gönderme olarak karşımıza mutlaka çıkmış bir romandır ayrıca.
çizgi film olarak ilk aklıma gelenler ise şöyle (çocukken izlemekten en çok zevk aldığım bölümlerdendir):

-hyde and hare (1955) bugs bunny bölümü
hyde and hare

-hyde and go tweet (1960) sylvester ve tweety bölümü
hyde and go tweet

türkçe dublajlı bulamadım henüz, bulursam ekleyeceğim.
0 favorites - -
cok ilginç, kimse mr. hyde'in escinsel olmasi ihtimalinden bahsetmemis.(bir kisi sadece id'den bahsetmis)

spoiler icerir:

kitabin sonunda, dr. jekyll'in kendi hikayesini anlattigi yerde, uzunca bir bölümde mr. hyde oldugu zamanlardaki halini "soysuz zevkleri olan, felekten bir gün calan,(bunlari rezalet olarak nitelendiriyor), haz pesinde kosan, hyde kimliginin ilk olarak bedeni ele geciren ama anilara ve bilince dokunmayan,hyde oldugunda kaninin cok hizli aktigi sanrisina kapilan, keyif ve seruvenlerini azgin bir hazla tasarlayan" biri olarak anlatiyor.(ifadeleri kitaptan aldim)

surekli iyi-kotu yanlarin savasına vurgu yapilmis ama hyde'in bir cinayeti var ve sebebi belli degil. baska bir kötülüğü yok.

ılk paragrafta yazdigim bir yigin nitelik, sebebi neden olduğu bilinmeyen bir cinayet yüzünden hyde'i kötü yapar mi? (öldürmek kötüdür, bunu tartismiyorum elbette. ama hyde'in gozumuze sokulan tek kötülüğü bu.)

ulus devletlerin escinselligi prensip geregi reddetmesinden payını almis gibi geliyor bana bu hikaye.

herkesin ama herkesin okumasi lazim.
0 favorites - -