ilki kadar olmasa da, yine de komiktir.
1991 yılında çekilmiş olan bu filmde dönemin başkanı baba bush ve karısıyla öyle bir dalga geçilir ki bunun onda birini "demokrasi kahramanı" başbakanımıza yapmak ergenekon davasından silivri'ye düşüp ömür boyu mahkemelerde sürünmeye eşdeğerdir
serinin en bombastik sahnesi (dolayısıyla en komik) bu filmdedir. drebin, yaptıklarından sonra terfi alacaktır. başkan bush, drebin'e yeni işi teklif eder:
president george bush:
frank, please consider filling a post ı'm creating. ıt may mean long hours and dangerous nights, surrounded by some of the scummiest elements in our society. [frank, lütfen senin için açacağım bu iş pozisyonunu değerlendir. toplumumuzun en aşağılık kesimleriyle, uzun saatler ve tehlikeli geceler geçireceğin bir pozisyon]
lt. frank drebin:
you want me to be in your cabinet? [kabinenize mi girmemi istiyorsunuz?]
---salon yıkılır---
önce ilk film için: (bkz:
#61711659)
naked gun serisinin ikinci filmi. ilkine göre şekil değiştirip, klasik/popüler filmlerle dalga geçen film. ilkine göre daha derli toplu. absürdlük hala aynı.
sevişme sahnesindeki
bitmek bilmeyen imgeleme hariç yine güldüren bir şey yok.
absürtlük seviyesi ilk filmi aşsa da ilki kadar gülmediğim filmdir. yine de gideri var.
---
spoiler ---
https://youtu.be/guwhno-ntlofilmin en çok yarıldığım sahnesi. hele o black russian dendikten sonraki garsonun kafa sallaması.... offfff senelerdir gülüyorum
---
spoiler ---
filmde cavit çağlar oynamış. hollywood'da film çektiğini bilmiyorduk.
ilk filmden sonra “bu kadar absürt sahneyi bir filme sığdırdınız, ikinciyi nasıl yapacaksınız?” sorusunun cevabı: “daha fazlasını sığdırırız.” leslie nielsen yine bildiğin gibi — suratı hâlâ devlet ciddiyeti, yaptığı iş hâlâ çocuk parkı şamatası.
bu sefer olayların merkezinde enerji krizi var ama film bunu “dünya kurtarmak” bahanesiyle arka plana atıp önüne saçma sapan kazalar, yanlış anlaşılmalar ve imkânsız tesadüfler koyuyor.
şakalar o kadar sık geliyor ki, gözünü kırpsan birini kaçırırsın. mesela romantik sahne beklerken fonda deprem oluyor ama kimse fark etmiyor; ya da patlayan araba, domino taşı gibi başka saçmalıkları tetikliyor.
ilk filmdeki tempoyu koruyor, hatta bazı yerlerde daha da hızlandırıyor. serinin güzelliği de burada: hikâye umurunda değil, sen sahnelerden sahnelere savruluyorsun.
ve nielsen’ın o “ben ciddi adamım” maskesi, her saçmalıkta daha da komik oluyor.
özetle: the naked gun 2½, birinci filmi sevdiysen “aynı yemeğin daha bol malzemeli versiyonu” gibi. bitince “bir sonraki ne zaman” diye soruyorsun, cevabı da zaten 3.
---
spoiler ---
- evet, bana annemi anımsattı.
- hey frank, kes şunu artık! ona annenmiş gibi bakıyorsun!
---
spoiler ---