schopenhauer ikili ilişkilerde; taraflar arasında herhangi bir sebepten meydana gelebilecek
tartışmanın da bir adabı olduğunu, herkesle tartışmanın doğru olmadığını, tartışılan insan ile aramızda az çok bir denklik olması gerektiğini söylüyor. ona göre yapılan eylemin adı tartışma dahi olsa, bize olumlu yönde kazanım sağlayabilir.
"ilk karşına çıkanla tartışma; yalnızca iyi tanıdığın, saçma sapan şeyleri savunmayacak kadar anlama yetisine sahip olduğunu ve utanılacak durumlara düşmeyeceğini bildiğin kişilerle tartış; otoritenin dikte ettiklerine göre değil, nedenlere, gerekçelere dayanarak tartışmayı bilenlerle; sunulan nedenleri dinleyip dikkate alanlarla; ve nihayet, gerçeğe değer veren, karşı tarafın ağzından bile olsa iyi nedenleri memnuniyetle dinleyen ve doğruyu karşı taraf söylediğinde, yani kendisi haksız olduğunda da bunu hazmedebilecek kadar adalet duygusuna sahip olanlarla tartış. demek ki yüz kişi içinde tartışmaya layık bir kişi bile zor çıkar. geri kalanı ise bırakın ne isterlerse onu konuşsunlar, çünkü aristoteles için (desipere est juris gentium) ''budalalık insan hakkıdır.'' voltaire’in dediğini de hatırlayalım: ''barış gerçekten daha değerlidir.'' ve bir arap atasözü: "susma ağacının meyvesi barıştır." aslında akılların karşılaşması, çarpışması olarak tartışma çoğu zaman karşılıklı yarar sağlar; kendi düşüncelerimizi düzeltmeye, yeni görüşler üretmeye olanak verir. ama bunun için, tartışmacıların bilgi ve zihin gücü bakımından birbirine oldukça yakın düzeyde bulunması gereklidir. birinin bilgisi eksikse, her şeyi anlayamaz, seviyeli değildir. zihin gücü yetersizse, bunun getirdiği kızgınlık onu sahtekarlığa, hilekarlığa veya kabalığa sürükleyecektir."
(eristik diyalektik)