sınav yapılırken bütün öğretmenler sessiz kalır.
artı olarak senin tanrı dediğin varlığı -ki bizim için allahtır- insani sıfatlar çerçevesinden değerlendirmeyi bi bırakın.
o allah sen insansın senin kendine atfettiğin özellikleri yataran varlığı bi zahmet o özellikler üzerinden tanımlamaya kalkmayın.
edit : imla
güçsüz ve kötü olsa zaten tanrı olmazdı. yok olması, olmaması en makulu, en rasyoneli.
belkide bu konular tanrının konusu değildir.
tanrı ile ilgili bir iddia.
---
spoiler ---
bakara suresi 30. ayet:
bir zamanlar rabb'in meleklere: "ben, yeryüzünde bir halife atayacağım." demişti de onlar şöyle konuşmuşlardı: "orada bozgunculuk etmekte olan, kan döken birini mi atayacaksın? oysaki bizler, seni hamd ile tespih ediyoruz; seni kutsayıp yüceltiyoruz." allah şöyle dedi: "şu bir gerçek ki ben, sizin bilmediklerinizi bilmekteyim."
---
spoiler ---
böyle bir ifadeyi kullanabilmek için bile kendisinin varlığını kabul etmek gerekir. var olan bir tanrı, tanrı olması gereği güçsüz olamaz. geriye tartışılacak tek bir konu var. kötü mü ? bu da yaratılmışlar için kullanılabilecek bir kavram. yani tanrı , iyi ve kötü üzeri bir varlık. soru şu, beni cezalandıracak mı? ya da cezalandırmak bir varlığı kötü mü yapar? ,bir kere varlık alemine gelmiş olan, yaratıcının seni muhatap alması başlıbaşına bir güzellik (hissedene) tüm yaratılışı reddedip bütün bir alemin hakkına girmen neticesinde yanacak olmak, senin kıçının başının oynaması güzel kardeşim. bunu tanrının biliyor olması seni enterese etmez. irade tam da buna deniyor.
bilale anlatır gibi anlatalım; doğacak çocuğunun yüzde elli kötü olma ihtimali vardır. ya iyi bir insan olacak ya da kötü bir insan. sen bu riski göze alıp çocuk yaparsın. sende yüzde ellilik bir bilgiye sahipsin daha çocuk doğmadan. ama çocuğu yaparsın. puştluk yaptığında da cezasını verirsin. ebeveyn çocuk ilişkiselliği, çocuğun iyi kötü olmasından ileri gelmez.
dünyada bu kadar savaşlar vs vs gibi saçmalıklara gelince, en yakındaki karınca yuvasına gidin ve izleyin. bi bok anlamacaksınız. sonsuz bir varlık içerisinde dünya hayatı bu saçmalıklardan daha da saçma mukayese edince. velhasılı; refah, sefalet, kan, ölüm gibi kavramlar zaten her canlının ölümü tadacak olması neticesinde anlamsızdır. allah ile olan münasebeti aradan çıkarırsan anlamsızdır. mutlak etik diye bişey yoktur. sonsuzluk yoksa, senin kıytırıktan 8o sene hayatın için büyük mevzulara girmen de abestir.
bu savı öne sürebilmek için hiç bir semavi din kitabını okumamış olmak gerekir.
semavi dinler üzerinden konuşacak olursak;
tanrının sizin davranışlarınızın evvelini ve ahirini bilme kudreti vardır. bir kudrete sahip olmak onu kullanmak anlamına gelmez. kaldı ki buradaki tüm bilgileri bilme kudreti de tartışılabilir. örneğin kimi din felsefecileri tanrının bilmesini ve kader olayını yalnızca evren kanunlarına bağlarlar. yani insanın bir kaderi var ise, bu salt bir alın yazısı değil, fiziksel, kimyasal ve çeşitli kanunlar ile insan doğasının sınırlandırılmasıdır. örneğin insan dünyada fizik kanunlarına aykırı hareket edemez. bir reaksiyon kimyasal kanunlar harici hareket edemez. bu o eşyanın veya insanın kaderidir.
farklı farklı bir çok görüş vardır. farz edelim ki tanrı her şeyimizi önceden biliyor ve bizi neden dünya'ya yolluyor sorusu olsun. burada da şöyle bir görüş var ki; eğer tanrı bizi dünya'ya yollamamış olsaydı, hiç var olmamış bir iyilik veya kötülük nedeniyle cennete veya cehenneme gitmiş olacaktık. bu elbette tanrının kutsal kitaplardaki adalet doktrinine terstir. hatta ve hatta tanrı bilinçsizce veya kazara yapılan bir kötülükten dahi insanı sorumlu tutmaz. böyle bir çerçevede neden bizi dünya'ya gönderiyor sorusunun ayakları yere basmıyor.
"ufacık kızlara tecavüz ediliyor, insanlar acı çekiyor. o zaman tanrı yok" tarzı argümanlar felsefik açıdan iki ayaklı masadan farksızlar. böyle söylemler topluluk içinde duygusal bir çevre toplasa da felsefik açıdan hiç bir değerleri yok. subjektif bir veriden felsefe yapılamayacağı gibi duygu temelli, subjektifliğin tavana vurduğu argümanlar ile hiç bir yol alınamıyor.
olm sonsuz olasılık var lan. bambaşka boyutlar, evrenler olabileceği gibi tanrı aslında macroda değil microda da olabilir.
belkide tanrı atomun kendisidir. ortak bir bilinç vardır? kendi içindeki iyilik ve kötülük evrene yayılmıştır insanları hayvanları ağaçları gezegenleri oluşturmuştur. sonuç olarak hepsinin oluştuğu şey atom. yani aynı dalga. biz de doğal olarak bu ortak bilinç üzerindeki enerjinin varyasyonlarıyızdır.
(bkz:
gece 3'te güzel kafayla entry girmek.)