"yaşamak, etrafımızdaki şeylerin şuuruna erdikçe bir dua olur", (bkz:
yaşadığım gibi)
insan talihi hakkında yöneltilen bir soruya cevabı;
"insan biçare ve tezat içinde bir mahlûktur. kendisinden yahut eserinden çok aşağıdır. bu hakikatte
eşref-i mahlûkat bir rate'dir; tabiata bir ilah gibi hükümrandır. fakat kendi hayatını bir türlü idare edemez. çünkü fert sıfatıyla sahip olduğu "varlık" hayat dediğimiz şeyin kendisiyle ve işçisi olan
ictimai insanla her an mücadele halindedir. "varlık" tektir ve gayrısına tahammül edemez. bunun için, dünya çok geniş, hayat türlü türlü imkânlarla dolu olduğu halde biz, birbirimizi ezerek yaşarız. en iyi niyetten en kötü neticeler çıkar. mesut etmek isteriz, fakat bedbaht oluruz. bu insanın umumî ve ebedî kaderidir. "
kaynak: "ahmet hamdi tanpınar’la son romanı (huzur) için bir konuşma”, söyleşi:
necdet evliyagil, cumhuriyet, sayı 9144, 24 ocak 1950, sayfa 24.)
edit: imla