yukarıdaki cümleyi yazdığım zamandan bu zamana hayvan haklarını savunurken yaptığım aktivizmin yanlış olduğunu öğrendim. siz yine de neden böyle bir söylem olduğunu araştırmak isterseniz araştırın. veganlar neden süt içmezler bir kendinize sorun?

inekler bugünlere yapay seçilim sayesinde geldiği için saçma bir argüman.

yapay seçilim ile bugün eskiye nazaran fazla süt veren inekler var. o ineğin hem yavrusuna hem de bize yetecek kadar sütü var. bu yüzden "tecavüzdür" demek saçmalıktır.

(bkz: yapay seleksiyon)

edit: vegansınızdır anlarım, yaşam biçimidir saygı duyarım ama siz de vegan olmayanlara karşı saygı duymayı öğrenin bi' zahmet.

veteriner fakültesinden bunu yapmadan mezun olunamıyor. o omuza kadar olan eldiveni geçirip hayvanı muayene etmeyi, gerekirse lavman yapmayı ya da bağırsak hareketlerini düzenlemeyi öğretiyorlar. tecavüz nereden çıktı?

not: veganım

hayvan süt versin de istismar yoluyla elde ettiğimiz sütü satalım diyorsanız süt için tecavüz etmiş olursunuz ama medikal uygulamalar için yapılan girişimleri tecavüz vs diye kodlamayın rica ederim.

sütü tecavüz olarak algılayan adamın, her sabah kahvaltıda süt ve süt ürünlerini tüketmesi kadar çarpıktır hayat..

(bkz: bak şurdan siktir git)

(bkz: duyar kasayim derken bokunu çıkarmak)

(bkz: az bilinen efsane duyarlar)

büyükbaş hayvanlara uygulanan suni tohumlamadan^* haberi olmayan veya görmezden gelerek vicdanını rahatlatmaya çalışanlar var. siz reklamlardaki mutlu ineklerin olduğu hayal dünyasında yaşıyorsunuz sanırım ama bu gerçek. adamın veya kadının biri senin vajinandan içeri sperm sokuyor gibi yapıyorsa kocaman koluyla beraber, bunun adı tecavüzdür. çıkarın doğrultusunda zorla bi canlının vücut bütünlüğüne saldırıyosun. yaşayan, nefes alan, annelik nedir bilen, acıyı en az bizim kadar hisseden, eğlenebilen ve kendince zekası bulunan bi canlının cinsel organına onun sütünü almak için kol sokan insanlarla beraber yaşıyoruz. bildiğim tüm şeyleri unutup düşününce distopya içinde yaşıyoruz gibi hissediyorum. bu rahatsız edici iğrenç hareketi görmezden gelmek, özellikle de kadınların sessiz kalması daha da iğrenç.

***

soru: hayvansal süt, yumurta ve balla ilgili problem nedir?

cevap: hayvansal süt, yumurta ve balla ilgili temel problem, bunların hayvanlardan alınıyor olması, yani bunlar kendilerinden alınarak, hayvanların insan mülkü ve/veya kaynağı olarak görülüyor olmasıdır. endüstride ve köy üretimi gibi bireysel işletmelerde ineklerin süt için sürekli yapay olarak döllenmesi, buzağıları süt içmesinler diye ağızlarına emmeyi engelleyici aparatlar takılması ve erkek buzağıların pembe dana eti olmak üzere demir eksikliğiyle beslenip hasta edilerek kısa süre sonra öldürülmeleri, insanlar yumurtalarına dokunmadığı sürece yılda 10-12 kere yumurtlayan tavukların her gün yumurtlamaktan kalsiyum eksikliği yaşayıp kemiklerinin kırılması, bal arıları kovanı terk etmesin diye kraliçe arının kanatlarının kesilmesi, kendileri için ürettikleri bal yerine şekerli suyla beslenen arıların ömürlerinin büyük oranda kısalması, toplumun büyük bir kısmı tarafından benimsenmiş bir hayvan mülkiyeti algısının kaçınılmaz sonuçlarıdır.

soru: iyi de, ineklerin sürekli süt ürettiğini duydum. eğer onları sağmazsak fazla süt canlarını acıtmaz mı?

cevap: insanlar inekleri acı çekmemeleri için sağmaz, kendi çıkarları için sağar.

normal şartlar altında inekler de tıpkı diğer memeli hayvan dişileri gibi yavruladıktan sonra belli bir süre boyunca ve sınırlı miktarda süt verirler. inek bedenlerinin sürekli olarak süt verdiğini zannetmemizin sebebi onları aralıksız olarak gebe bırakmamızdır. insanlar, seçici çiftleştirme ve melezleme, hormonlama gibi yollarla ineklerin ürettiği süt miktarını artırmaya (yani ineklerin bedenlerini insan çıkarlarına uygun biçimde hasta etmeye) çalışır. ancak süt olabilmesi için gebelik ve buzağının olması şarttır. inek vücudunun ürettiği sütün amacı buzağının beslenmesidir. fakat biz buzağıların çoğunu doğumlarından kısa süre sonra öldürürüz ve bu ölü bedene “dana eti” deriz. buzağıların bir kısmını ise “sığır eti” ya da “süt ineği” olmak üzere yetiştiririz. normal şartlarda 25 yıl kadar yaşayabilecek inekleri ise, 5-6 yıl sonra, “süt verimlilikleri” azalmaya başlayınca mezbahaya göndeririz. yani onları genetik olarak hastalandırılmış biçimde dünyaya getirir, sürekli gebe bırakır, buzağılarından sürekli olarak ayırır, bir süre bedenini süt kaynağı olarak kullanır, sonra da öldürürüz. bu süreçlerin tamamı inekler için acı ve stress doludur. bu süreçlerin tamamında inek tutsak konumundadır. inek, çiftçinin iyilik olsun diye baktığı, acısını dindirmek için sağdığı bir hayvan değil; onun önce bedeninden çıkan sıvıları ve yavruları arkasından da ölü bedenini satacağı bir mal ve kaynaktır. çiftçi, işine yaradığı müddetçe ineğe “iyi davranacak”, işine geldiği müddetçe de acı çekmesini umursamayacak, yeri gelince de kendi elleriyle öldürecek ya da öldürülecek birine satacaktır. süt sağımının ineklerin acısını dindirmekle hiçbir ilgisi yoktur, bilakis inekler süt kullanımı sebebiyle acı çeker ve tutsak bir hayat yaşarlar.

kaynak
insanlar inekleri acı çekmemeleri için değil, kendi çıkarları için sağar.

edit: yapılan bu iğrenç işlemin hayvan sağlığı için gerekli olduğunu terminolojiyle açıklamak tecavüzü ahlaki yapmıyor. küçücük kafeslere tıktıkları inekleri ve onların yavruları buzağıları daha çocukken kesip yemek olarak yiyenler, bu işlem yapılmazsa ineklerin nesli tükenir diyor bi de sanki inekleri çok umursuyor gibi. sizin anlamak istemediğiniz veya görmezden geldiğiniz şey şu: sırf süt içmek için bunca ahlaki olmayan şeyleri yapmak zorunda mıyız? süt alternatifi bir sürü şey varken, insanın kanını donduran bu iğrençliği hayvanın sağlığı için iyi diye savunuyorsunuz. sırf kendi çıkarınız için. ikiyüzlüsünüz ve kötüsünüz.

instagramda yorum yapan tiplerden, hesabı umuma açık olanları stalk'ladım. hesaplardan birinde mesela bi resim var, hesap sahibi kedilere kanatlı hayvan etli yemek bırakmış. öyle yazıyor. menü ağırlıklı olarak etli kanatlı karkasından oluşuyor. hatta kapta bir de değil, birkaç kanatlı karkası var. başka bir resimde biri mesela biberonla kedi besliyor. biberonun içinde süt var.

görüş bildirmiyor, yorum yapmıyorum.

dürüstlük mü istiyorsunuz, açık olayım o vakit. sömürüyse sömürü. süt içmek istiyorsam içerim, et yemek istiyorsam yerim. mensubu olduğum tür binlerce yıldır bunu yaptı ve kimseye hesap vermedi, özür dilemedi. ben de yapacak değilim. şimdi saf komediden oluşan duyarlarınıza devam edebilirsiniz.