keyif yapan insandır.

lan bu da mı yargılanır oldu?

illa elindeki cep telefonuna mı baksın?

gitmiş, kahvesini söylemiş, oturmuş, açmış kitabını. mis

edit: kitap okuyo diye kızlar yanaşıyo mu lan? varsa öyle pişii ben de takılayım

harika bir dekolte vermişler de bakışlarımı çekmem mümkün olamıyormuş gibi olan durum. bir de her bakışımın yanına promosyon gülümseme de koyuyorum. onlar kitaba dalıyor ben de hikayelerini düşünüyorum. ne okuyorlar acaba diye kapağa odaklanmalar mı dersin, mimikleri incelemeler mi dersin, hepsi bende. adam insanlıktan kaçıyor, kelimelerle hayallere dalıyor onda bile rahat vermiyorum. izleniyorsunuz, engelleyemiyorum.

tek çocuk olabilir, tek çocuklar kalabalık içinde yalnız olmayı severler.

askerlik dönemimde haftanın 2 günü çarşı izni yaptığım zamanların bir kısmını istiklal caddesinin girişindeki starbuck's yada galatasaray lisesinin yanındaki ara kafede kitap okuyarak geçirirdim. ne var ki bunda? saçlar zaten 5 numara, kulaklara sıfır kep altı traşla kabak gibi asker olduğum anlaşılıyordu. gerçi o saçı punk zanneden bir kızla da tanışmıştım. 5 adamla mal mal istiklalde mi gezeydim yani! nevizadede içtiğim biraları ve teslim olmaya giderken ağzım kokmasın diye yaptığım şaklabanlıkları da anlatırdım ama klavyem sorun çıkartıyor, zor yazıyorum.

nerenin starbucks'ı olduğuna göre takdir edebilirim. insanların üst üste oturduğu, uğultunun konuşma sesini bastırdığı bazı şubelerde kahve bile içemiyorum ben. eğer oradaysan ve okuyorsan helal olsun sana insan.

yurtdışında bolca olan insan.

hayır çok merak ediyorum, tek başına starbucks'ın bir köşesinde oturmuş kitap okuyan veya ders çalışan amerikalı bir kızı görünce de aynı tepkileri verecek misiniz yoksa bu nefret ve kıskançlık dolu sikik tespitleriniz sadece türkler için mi geçerli?

bi adam olamadınız, insanları rahat bırakamadınız gitti.

yeminle ya topunuz geri zekalısınız ya da starbuckı kız erkek tavlama yeri gören lümpenler dolduruyor.
bakın söyle anlatayım. hali ile çoğunuzun yaşından büyüğüm. 90ların ikinci yarısı ve 2000lerin ilk yarısında kafede çok kitap dergi bitirmişliğim vardır. hep aynı kafeye gittiğim için sahibini mekana gelen insanları da tanıyıp hoş sohbetler etmişliğmde vardır. bazen bizim grup yaklaşık 10 kişi birden oturmuşluğumuzda.
o zamanlar sigara da içiyorum kafede elimde sigaram önümde devamlı tazelenen flitre kahvem masada kitabım ile inanılmaz hoş saatler geçirdim.
ee yanlızlık ne. sizler kişisel güzel saat geçirmeyi ne zamandan beri yanlızlık olarak alıgılıyorsunuz. her işiniz hep sürü gibi birlikte bir şey yapmaksa o zaman zaten yanlızlıktan korkuyorsunuzdur.
hayır sizin çıkarımınıza göre starbuck denen yere giden insan tipi söyle oluyor. apple cep telefonu veya tableti ile oturup mekan tagı yapıp yanındaki gerizekalı ile eki eki eki diye gülüp karı kız kesip acaba düşermi lan bana diyen tip mi?
ya azalarak bir yok olun allahın geri zekalıları. her çeşit insan gider istediği gibi de oturur orada.

"biz ki küfür yerlerinde (sıtarbaks, osmanlı kahvecisi, bilimum benzerleri) kitap okunmasını haram kıldık. şüphesiz ki aklı selim olanlar, o kitaptan hayır gelmeyeceğini bilmektedirler."

dostoyevski suresi

edit: bestseller dinine mensup olma ihtimalleri yüksektir.

kahve eşliğinde kitap okumaktan keyif alan insandır.
starbucks'ta arkadaşlarıyla buluşup, arkadaşlarıyla birlikteyken sürekli akıllı telefonuna bakan insandan daha az yalnızdır.

(bkz: serin hikaye kardeş)