ormanın kuytu bir yerindeki küçük bir ağacın kırılmış bir dalıdır.
yalnızlık, insanın kendiyle barışık olamama halidir
anlatacak şeyler birikmiş, için dolmuşken, veyahut tek başına durmaktan yılgınlık gelmişken, gittiğin hiçbir mecra ve kişinin bu hissiyatı onaramayacağından, hiçbişeyin sana "iyi" gelmeyeceğinden emin olma hali...
işte gerçek yalnızlık budur.
keyfi olanıyla mecburiyetten doğanı arasında taban tabana zıtlık taşıyan kişinin bir başınalığının tarifi.
büyük küçük demeden yapacağımız işlerin bir tek bizim omzumuza yüklenmesidir. her şeyi bizim düşünecek oluşumuzdur desem haksız sayılmam.
aynaya bakınca kendini görmeme hâli.
durmadan akıp giden derenin kenarındaki herhangi bir taştan daha fazlası değil.
yalnızlık.. göğüs kafesinde asılı duran binlerce turna aynı anda seni terkediyormuşcasına umarsız..