sözlükçülerin karantina psikolojisi
Next (2) - Last Page (5)

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

ne kadar sürer bu süreç, bu sual aklınıza ne düzeyde geliyor. elbet güneşli günler uzak değil, her şeyin üst üste geldiği bu dönemde makus talihi, bedbahtı insan sorgulayıp/düşünmüyor değil.

koronavirüs hastalığı (covıd-19) sonucu oluşan kaygı nasıl yönetilmeli? neler yapıp kıymetli vaktimizi verimli kullanmalı.

koronavirüs: akıl sağlığınızı nasıl koruyabilirsiniz? buyrunuz.

koronavirüs: akıl sağlığımızı nasıl koruyabiliriz?
1 favorites - -
ben şahsen kendimi çok iyi hissediyorum. evdeyim. gitmek zorunda olduğum her yer gelmemem gerektiğini söyledi. bu sebepten gün içinde evdeyim ve nicedir yapmak istediğim kültür aktivitelerimi gerçekleştiriyorum. işimle ilgili sorumluluklarımı gerçekleştiriyorum. yerine göre birkaç bölüm kitabımı mutlaka okuyorum. uzun zaman önce hazırladığım listemdeki filmleri izliyorum. albüm indiriyorum bol bol. yeni ve güzel bir şarkının hissini tatmayalı bayağı olmuş. arkadaşlarımla süre sıkıntısı olmadan rahat rahat konuşuyorum. gerçekten uzun zamandır beni mutlu edecek hayatın bu olduğunu düşünüyordum ve yanılmamışım. bunca stres varken bile olduğumdan çok mutluyum. insanın kendiyle vakit geçirmesi ve hayatı üzerine düşünmesi ne muhteşem bir şey
3 favorites - -
karantinadan önceki psikolojim daha kötüydü. evde olmak çok iyi geldi.
0 favorites - -
odamın tavanı ile çıkmaya başladık. aramız şimdilik idare eder tanışma aşamasındayız bu ara benden çok köşedeki örümcek ile vakit geçiriyor.
0 favorites - -
gelecek için burada kayıt altına alınması gereken izlektir aslında.

büyük kızımdan başlayayım...

büyük kızım;

ablam, annem ve kardeşi ile birlikte istanbul'da. üniversite, şimdilik üç hafta tatil edildi. dün sabah, okuduğu bölümden gelen bir e-postada uzaktan eğitime geçecekleri belirtilmiş.

evde. sabah eksersizleri dışında bir şey yapmıyor. ben kendisi ile her gün düzenli olarak konuşmaya çalışıyorum; ama, küba üzerinden video çağrı yapmak biraz zor oluyor. whatsapp veya skype konusunda bir sansür yok, ama bir şekilde abd'den sınırlıyorlar sanırım. imo veya messenger kullanıyoruz... neden bu detayı veriyorum... kızlarımın sesini duymak kadar onları görmek de çok önemli. birbirimizden ayrı kaldık. ve ben çok özlüyorum.

minik henüz bir şeyden anlamıyor ama büyük kızım bizim için çok endişeleniyor. özellikle de benim için. ek tedavi hesapta yoktu. ufak bir ilerleme (evre değiştirme) riskine karşı küba'daki konaklamamızı uzatmak zorunda kaldık. çocuğumuz bizi gördüğü zaman çok rahatlıyor. gecenin üçünde dördünde uyanıp kızımı arıyorum -- türkiye'de henüz sabah vaktiyken.

bu arada mesajlaşıyoruz bolca.

hep evde oturmaktan çok durumun belirsizliği nedeniyle kızımda bir tür depresyon hali var. her yer kapalı. sosyal yaşam yok. herkes bir şeyleri stoklama peşinde. insanların sinirleri tepesine çıkmış durumda. yani, ev ile dışarısı arasında pek bir fark yok. hava kapalıymış istanbul'da...

kızım da kardeşiyle ilgileniyor, ablama ve anneme yardım ediyor, spor yapıyor kendince ve kitap okuyor bolca... sesi pek iyi gelmiyordu...

az önce mesaj attı. saat sekiz gibi millet balkonlara çıkıp sağlık emekçilerini alkışlamış. tüm kadıköy'de...

karma karışık anlattım ama istanbul'da durum böyle...

küba tarafında ise bir sorun yok. gemiden inen 19 yabancı ile covid-19 ile enfekte olan toplam nüfus sayısı arttı. iki kişinin de yaşamını kaybettiğini duyduk haberlerde. genel bir panik havası yok. okullar açık. sosyal yaşam devam ediyor.

küba'nın farkı, burada bireysel çözümler yerine, toplumsal önlemler uygulanıyor. herkes dışarıda ve yaşam devam ediyor. panik yok. ancak, herkes son derece bilinçli, güvenli mesafe korunuyor, gerekli önlemler alınıyor ve herkes üzerine düşen yurttaşlık görevlerini yerine getiriyor. devlet de vatandaşlarını yalnız bırakmış değil. sosyalizmin ne anlama geldiğini böyle günlerde daha iyi anlıyorsunuz...

her mahallenin bir komitesi var. bizlere başta görev vermediler. dil bariyeri yüzünden. ama, kübalı dostlarımız ile konuşarak görev aldık. sabahları benim tedavim oluyor. uygulanan ilaç kürü nedeniyle pek halim olmuyor ama öğleden sonraki görevlerde katkı sunmaya çalışıyorum. bu görevler, yaşlı insanlara gerekli malzemelerin dağıtılmasından, depoda sayım yapmaya kadar değişebiliyor. herkesin bir işi var burada. bana ingilizce yazılım mühendisliği dersi verebilirsin veya bizimle birlikte diğer yabancılara toplumsal sağlık kurallarını açıklayabilirsin, dediler. yapacak iş çok. eşim, ilk başlarda hastaneye benimle gelip gidiyordu. ben rica ettim. o da kolektif çalışmalara tam zamanlı katılıyor. yani, herkesin bir sorumluluğu var. insanlar işlerinden sonra bu ek sorumluluklarını yerine getiriyorlar. bir dayanışma havası var. hiç kimse kendi kaderine terk edilmiş değil. toplumsal örgütlülük halka güven veriyor.

bu bağlamda, benim moralim yüksek. sadece, istanbul'daki ailem için endişeleniyorum. özellikle de pamuk annem için. ablam, anneme ve miniğime çok iyi bakıyor. her şeye çok dikkat ediliyor. risk grubunda olduğu için anneme bulaşmaması çok önemli. eşimin annesi de antalya'ya geri dönmüş -- kadıncağız neredeyse benimle aynı yaşta.

bu arada, kovid-19 salgını sırasında ruh sağlığı ve stresle baş etme üzerine türkiye psikiyatri derneği bir metin yaygınlaştırdı. o metni de sizler ile paylaşmak istiyorum:

https://haber.sol.org.tr/…iginizi-da-koruyun-282891

hepimize sağlıklı günler diliyorum. umarım en kısa zamanda atlatırız.

son olarak, türkiye'deki sağlık emekçilerine buradan şükran ve saygılarımı yazıyorum.
7 favorites - -
1. gün kapitalizm çöküyor, sermayenin dayattığı sağlık sistemi dayanamaz diyor, eleştiriyor okuyordum. çok kolektifleştim diyerek kendime internetten saat siparişi verdim.
2.gün oh be tezimi yazarım, yarın gider bi paket sigara alır eve girerim diyordum.
3. gün sigaram bitti, dört beş tane film izledim hepsi ödüllü filmlerdi.
4.gün sigara almadım yine. evde ekmek bile yoktu, evdeki unla ekmeğimsi bir şey yaptım. zor bela yedim. netflix' de ne bulsam izledim. sessizlikten hiçbir şey okuyamıyorum. geceleri uyuyamıyorum, uyku düzenim kalmadı.
5. gün yine sigaram yok. dışarıda müthiş kar yağıyor. yeme-içme isteğim kalmadı.
çıldırıyorum yavaş yavaş.
6.gün yataktan çıkar mıyım bilmiyorum.

edit; 12. günümdeyim. bu altı günde uzaktan eğitime geçtik. tezimi yazmaya başladım (yani mekan araştırması yapamadığım için yazmak denir mi bilmiyorum.) sosyal bilimci olduğumu kendime hatırlatarak bazı deneyler yapmaya başladım. isveç diyeti yapıyorum ve 5. günümdeyim. bakalım bu toplum bedenine neler yapıyor?
0 favorites - -
günbegün endişelerim artmakta.uzun uzun yazılar yazarak kendimi oyalıyorum.
0 favorites - -
dışarıda bir hayatım yoktu, en azından artık evde durduğum için kötü hissetmiyorum puhahahah
1 favorites - -
aklim almıyor 21. yüzyılda ortaçağ salgını nasıl olur diye.kendimi düşünmüyorum.cok şükür kronik hastaligim yok.ama kronik astım bir kardeşim ve kalp hastası babam var.babam hala ciddiye almıyor gibi,onlar aklıma düşüyor durup durup.bir de belirsiz geleceğe endişeleniyorum.insallah en geç nisan ortasında biter,güle oynaya geziyor oluruz.
2 favorites - -
hiçbir etkisi olmadı zaten evde vakit geçirmeyi seven birisi olarak aynı oyun müzik vs devam.
0 favorites - -
Next (2) - Last Page (5)