her şey o kadar iyi, o kadar yerinde ve dozunda ki, tüm socrates camiasında en başarılı iş bana göre bu podcast ile geldi. herkesin rolü, karakteri belli; programın konusu belli ve derli toplu; kim konuşacaksa illa ki o konu ile alakalı oluyor muhabbet ve o kadar iyi yerlerden, o kadar farklı muhabbetlere bağlanıyor ki konu, asla dinleyiciyi koparmıyor.
sayelerinde (tek taraflı olsa da) arkadaş çevrem gibi oldular.
ilhan özgen'in bir yandan gülüp bir yandan yaptığı pasif agresif muhabbetleri,
buğra balaban'ın muhabbeti alttan alta köpürtmesi,
atahan altınordu'nun "farklı" karakteri ve
inan özdemir'in ince trollükleri ve anıları tek tek ayrı noktalarda sivriltiyor hepsini.
seçilen konuların inanılmaz başarılı olmaları bir yana o konuya verilen referanslar ile konuşulan diğer şeyler ile muhabbet de baymıyor. misal bir bölümde "dünyanın en kötü bölümü" başlığıyla girip, türk basınındaki "bu real madrid tarihin en kötüsüydü", "tarihin en kötü italyası şampiyon oldu" klişelerine değindiler, oradan da yanlış hatırlamıyoram dinozor basının geyiklerine devam ettiler. bir başka bölümde de en iyi koleksiyon objelerini konuşurken maradona'nın formasını öldüğü günün ertesinde satışa çıkaran (adını hatırlayamadığım) bir futbolcudan girip çok iyi bir geyik döndürdüler. hiçbiri zorlama değildi ya da konuyu uzatıp cıvımadılar.
normalde çok uzun süredir geceleri fm oynarken dinlerdim kendilerini ama daha uzun sürede tüketebilmek için artık sadece evde temizlik yaparken açıyorum; resmen temizlik için motivasyon oldu bana da.
*