socrates dergi
Previous / Next (3) - Last Page (209)

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

taylan antalyalı mevzuuyla alakalı beklenildiği üzere hepimizin sesi olarak, göte göt diyerek bir kez daha takdirlerimizi kazanmış insan gibi insanlar topluluğu. var olun.
44 favorites - -
burada programlar şöyle yapılıyor sanırım;

sponsor bul, bu sponsoru besleyecek bir program yap, halihazırda 38127391 tane programı olan birilerini koy, bu kişiler kanaldaki diğer kişileri konuk etsinler ve aynı şeyleri tekrar dinleyelim.

hele hele kaan kural ile orkun çolakoğlu'nun eşleşmeye bağlı diye bir programı var. aman allahım... programın bütün içeriğinin tek sebebi sponsorlarının çift ekranlı bir laptop olması. abi bu çift ekranlı laptopı nasıl tanıtırız demişler ve ortaya bu program çıkmış.

kanal kocaman bir reklam balonuna dönüştü. ben reklam alınmasın kesinlikle diyen birisi değilim, ancak bütün yayın programını da sponsorlara göre dizayn etmeyin be abi bokunu çıkardınız.
22 favorites - -
bugune kadar burasi da dahil olmak uzere, her ortamda kendilerini ve yaptiklari isi övdüm.
haftalik fantezide sertacli bolumu cektiklerini sosyal medyada gorup "herhalde yeni sezonda 0. bolum olarak yayinlayacaklar" diye bile dusundum. bolumun yayinlanmayacagini bilyoner yayinlarinda orkunco ve uos'a gelen bir soru sayesinde ogrendim.
evet, biz haftalik fantezi, londra merkez, socrates fc vb programlari sizin geyiginiz icin izliyoruz/dinliyoruz, bu dogru. ancak bu durum, sizin bu programlari profesyonel is olarak yaptiginiz gercegini degistirmiyor. seyirciniz burada sizin basliginiz altinda olumsuz bir sey yazdiginda (salakca bile olsa bu yazilan sey) ciddiye alip aciklama yapmaya ve kendinizi savunmaya calisiyorsunuz (bircok durumda kendinizi savunmayq ihtiyaciniz olmadigi halde ustelik). ancak nedense, isinizi yaparken seyircinizi ciddiye almiyorsunuz.

5000 kisinin izledigi bir canli yaninda, 20 dk boyunca sesin yayina gitmedigini nasil fark etmezsiniz? youtube yorumlarini veya twitter bildirimlerini kontrol eden kimse olmaz mi boyle bir yayinda? yayini youtube uzerinden calisiyor mu diye kimse mi acip bakmiyor studyoda? teknik ekibiniz bu kadar mi is bilmez? emre gurkaynak aciklama yapip veda ederken cumlesini bile bitirmesini bekleyemeden canli yayini nasil kesersiniz? hadi bize saygisizlik, onu geciyorum, bu sizin kendi calisaniniza da saygisizlik.

yeni bir youtube kanali degilsiniz, bu kacinci canli yayininizdi kim bilir. gercekten inanilmaz.

teknik aksaklik olur, ancak cozulur. cozulmeye calisilir. siz teknik aksakligi once fark etmediniz, sonra da "aman bosver olan olmus, yildizlarimizi bekletmeyelim" dediniz, ama olmadi.

ben ki eski draft yayinlarini bunaldigimda gulmek icin acan insanim, donup de bu yayini izleyecegimi saniyorsaniz yaniliyorsunuz.

canli yayini kapattiktan sonra duyurusunu bile twitterdan kac dakika sonra yaptiginizin farkinda misiniz, bilmiyorum.

sorun yayinin gerceklestirilememesi falan da degil, sorun tavriniz. umarim bunu fark edip bir silkelenirsiniz, cunku buna gercekten ihtiyaciniz var.

ayrica umarim yazdiklarima alinip bozulup savunma yapmaya calismak yerine gercekten bir durup dusunursunuz, cunku ben sadece hayal kirikligina ugramis iyi bir takipcinizim; "hater"iniz degil.

sevgiler.
71 favorites - -
buradaki bazı arkadaşlar socrates'e mehmet demirkol üzerinden vurmuş ancak kanalın kalitesinin düşmesinin sebebi ne demirkol ne de başka bir isim...

bugün socrates eski sempatisini yitirdi ise bunun temel nedeni kanalın tekel haline gelmesi. şu an socrates; zamanının ntvspor'u gibi. en parlak figürler burada. epeyce güçlüler. basılı dergi işini bırakıp tamamen dijitale yönelmeleriyle daha da büyüyecekler. büyüdükçe daha da farklı alanlara girmeleri gerekecek. şu anda da buna başladılar. daha büyük bir kitleye ulaşmak için spor içeriği kadar; sinema, moda ve entertainment işine ağırlık verdiler.

fakat bu denli dallanıp budaklanırken kadrolarını da sabit tutuyorlar. kanalın yönetimi, sportif içerikler çeken bir kanalı layığıyla yönetirken; kanal bir anda her alanda eli kolu olan kompleks bir şeye dönüştü. sanki bu yeni anlayışı yönetmekte zorlanıyor gibiler. kamera önünde de durum aynı. belirli isimleri sırf sosyal medyada çok seviliyor diye alakaları olsun olmasın her noktada kullanıyorlar.

en büyük örneği de erman yaşar. adam ciddi anlamda samimi ve komik bir adamdı fakat bu kanal yüzünden resmen yüzü eskidi. o kadar cok her şeyin içinde ki bazen anlatacak bir şey bulamıyor gibi. bugün baktım gibi'yi yorumluyorlar. yahu ben bir spor spikerinin gibi hakkındaki yorumunu ne yapayım? zaten adamcağız kendi alanı olmadığı için sade vatandaştan farklı bir şey de konuşamıyor. sadece o değil, caner eler için de; emre özcan için de benzer durumlar geçerli. unutulmasın ki bugün bu adamları göklere çıkaran sosyal medya yarın bir anda ayaklar altına da alabilir. çok seviliyorlar diye her işe aynı adamları koşturmak hoş bir şey değil.

ha dersiniz ki kanal adamların kanalı kafalarına göre takılırlar sana ne. haklısınız eğer üç beş arkadaşın açtığı bir kanal olsa onlar her konuda geyik yapsın biz de izleriz ya da izlemeyiz. fakat arkasında can yayınları gibi bir kurum olan, kensisi de günden güne kurumsallaşan, bir tv kanalı gibi görünen ve deli gibi de reklam alan bir oluşum içerik kalitesi olarak aynı hızla büyümüyor ve otorite gibi davranıyorsa bunu eleştirmek de benim hakkım.

kendilerine tavsiyem spor dışı içerikler için farklı bir birim oluştursunlar ve bu içerikler için flutv'nin yaptığı gibi o alanın kendi bilir kişileri ile çalışsınlar.
40 favorites - -
dergilerinden youtube içeriklerine, podcastlerden canlı yayınlara, twitter instagram paylaşımlarına kadar türkiye'nin en kaliteli spor mecrası.

bu yaz önce euro 2020de, şimdi de olimpiyatlarda nefis işler yaptılar, yapmaya devam ediyorlar. ( turnuvaları izlerken tanıştığımız sporculara dair özel dosyaları dergilere dönüp okuyabilmek büyük bir keyif özellikle. arşivlik iş dedikleri böyle bir şey işte.)

ülkedeki tek tip, sığ ve kaba saba spor ortamında çölde vaha gibi duruyorlar. iyi ki varlar.
71 favorites - -
oyna devam programında hem demirkol hem de kaan kural, naim'in başarısını küçümsemiş.

ikilinin savları şu:

kaan kural: bazı sporların popülarite ve yapan sporcunun çokluğu sebebiyle özgül ağırlığı vardır. bu yüzden futbolda başarı halterden üstündür.

mehmet demirkol: başarının tekrarlanabirliğine bakalım, bundan sonraki olimpiyatta halterde 3 altın alırsın ama dünya kupası'nda 3. olamazsın.

tek tek cevap verelim, öncelik demirkol, çünkü kural'ın savı biraz daha kabul edilebilir:

naim, sadece olimpiyat şampiyonu ve altın madalya sahibi değil. salona herkes 3 hakkını bitirdikten sonra çıkıp, sırasıyla olimpiyat ve dünya rekorunu kıran isim ve bunu birkaç yıl cezalı olduktan ve yarışamadıktan sonra, ilk büyük sahnede yapıyor. bunun türkiye'nin halterdeki ilk altını olduğunu da ekleyelim, yani adam sadece başarı elde etmemiş, üstüne arkasından ekol oluşturmuş. "bundan sonraki olimpiyatta halterde 3 altın alırsın" diyorsan, o da naim'in başarısı. ayrıca hala, kilosuna göre en yüksek ağırlık kaldıran insan. bakın dünyada şu an 8 milyar insan var, daha fazlası da yaşayıp ölmüştür. iyi kötü herkes ağırlık kaldırmıştır hayatında. bu adam kilosuna oranla kaldırdığı ağırlık ile bilinen bütün insanların hepsinin üzerinde. dünya rekoru hala orada duruyor, tekniği belli, standardı belli, kır o zaman. 4 senede bir dünya üçüncüsü çıkıyor ya da üçüncülük maçı oynuyor, kimi de türkiye gibi süpriz oluyor, örnek bu dünya kupası'ndaki fas, ama 40 yıldır, sadece türkiye değil, dünyada naim'in rekoruna yaklaşan yok.

naim'in iki kilo fazlası olan 62 kiloda dünya rekoru 183, 61 kiloda 174. naim'in 60 kiloda kırdığı rekora şimdi bir gidin tekrar bakın, ben yazmayayım da kendiniz şaşırın.

kaan kural'a cevaben,

popülarite açısından, soğuk savaş döneminin sonunda, türkler'in dışlandığı hatta asimiliasyona uğradığı komünist bir ülkeden kaçarak türkiye'ye gelmiş, bonservisi bizzat devlet tarafından ödenmiş bir adamın ilk olimpiyatını da milyonlar izledi, takip etti. time dergisine kapak oldu, bütün dünya konuştu, naim halteri kaldırırken ingiliz spiker "come on little man", "come on naim" nidaları atıyordu. bugün dünya üçüncülüğünün görüntüleri hakan şükür var diye kendi ülkende yayınlanmıyor, dünyada bizden başka yayınlayan sadece kore vardır.
sporu yapan çok kişi var konusuna gelirsek, yine halter, spor salonlarını falan katarsak ki halı sahadan daha üst düzey ve daha düzenli bir spor katılımı olduğunu da düşünürsek, hatta hobi olarak değil de, spor olarak yapıldığını göz önüne alırsak, futboldan daha yaygın bir spor, en azından aktif düzenli olarak yapan sporcu sayısı fazla.

uzun lafın kısası seul'deki naim'in başarısı, türk spor tarihinin hala açık ara en büyük başarısıdır, hatta dünya spor tarihinde özel bir yeri vardır, türkiye'nin dünya üçüncülüğü ise dünya spor tarihi açısından gerçekçi olalım önemsizdir. siz küçümseniz de böyledir, küçümsemesenizde. şu yaptığınız yorumun, konunun başlangıcı olan, haklı olarak dalga geçilen rıdvan'ın alperen yorumundan çok da farkı yok. ayrıca duplantis ve bolt örneğiniz de çok kötü olmuş, naim sizin bolt'unuz işte, keşke bulgaristan değil de biz yetiştirmiş olsaydık diye eleştirseniz, hak verirdim.

yorumlar üzerine edit: aktif ve düzenliyi tekrar edeyim. bugün lisanslı futbolcuların çoğu haftada bir maç yapan, antrenman dahi yapmayan insanlar. başka bir açıdan futbolcuların da düzenli ağırlık kaldırdığını da ekleyeyim, onlar da bir halter sporcusu yani. üstüne üstlük halterin binlerce yıllık evrimi var, sportif ve insan vücudunun limitlerine ulaşmak, tarih boyunca ağırlık kaldırmış sporcular açısından futbolun kat be kat ötesinde. bin yıl sonra tarihin en iyi futbolcusu türk olursa, naim'e eşdeğer başarı olur. yine abartarak belirteyim, ağırlık kaldırmak neredeyse her sporcunun yaptığı temel atletik bir spordur, esasen futbol niştir, uzmanlaşmadır.

altta trolün biri daha fazla ağırlık kaldıran var, bu sadece belirli bir stil demiş. arkadaşım, zaten olay o, olimpiyatlara girmiş ve spor standardize edilmiş. yoksa envai çeşit futbol da var, ama bunun standardize edilmiş olanı 11-11 çim sahada oynanan, bunun salon versiyonu, plaj versiyonu, engelli versiyonu var, plastik top mikasa ile oynayan var. mahalle maçında atılan 50 gol rekor kitabına girmiyor. senin bu mantığınla kamyonun altına yatıp, araç üstünden geçtiğinde hız tümseği görevi görüp hoplatan insan da tonluk aracı kaldırmış olur. zaten bütün mevzu belirli standart çerçevesinde en yüksek dereceyi yapmak. belirli standart ile boyutları belirtilmiş kaleye topu sokmak. ne cahil adamlar var yahu, savunacağım diye bir taraflarından argüman uyduruyor. masaya çıkıp tepinsenizde naim'in derecesi orada ve erişilemez durumda.
58 favorites - -
önlerine güzel bir samimiyet fırsatı geldi, zira yemek sepeti konusunda sınıfta kalmışlardı.

kanalın küçük ortakları mehmet demirkol ve kaan kural'ın bir sonraki oyna devam programında, monaco'ya yapılan saldırıyı, kanalın yarısının çalıştığı s-sport'un görüntüleri silerek sansürlemeye çalışmasını, baş suçlulardan birinin ali koç'un oğlu olmasını, nasıl işleyeceğini merak ediyorum.

göreceğiz bakalım sürekli eleştirdikleri medya gibi mi davranacaklar ve olayı kısaca geçip, yaşanmamalıydı diyerek görmezden mi gelecekler.
52 favorites - -
amerikan mutfak ve kısmen oyna devam dışında tamamen 3-5 kanzinin takılıp sohbet ettiği bir kanal halini almış oluşum. "düşünen zart zurt" falan hiç değil artık. inan özdemir dışında işine ve izleyicisine saygı duyan, 500 bölüm sonra dahi gözlerinde aynı heyecanla yayın yapan bir ikinci kişi yok. erman yaşar falan artık yetti ya modunda takılıyor. bence yeni sezonda çok ciddi bir değişim ve dönüşüme ihtiyaçları var. bu şekil kanzilerin sohbet kanalı olmayı hedefliyorlarsa pek zorlamasınlar zira bu izlenmelerle kanzi sohbet kanalı olamayı dahi beceremezler. kendilerini niceliğe çok fazla kaptırıp niteliği inanılmaz savsakladılar. sosyal medya danışmanlığını kimden alıyorlar bilmiyorum ama bir ajansla vs. çalışıyorlarsa onu acilen bırakmalılar. bu kadar çok manasız yayının lüzumu yok. kaliteli 5-6 yayınla çok farklı bir noktada olabilirdi bu kanal. insanların efsane diye andığı ntvspor'un dahi aynı yayın sezonunda sezonu kurtaran 2-3 programı vardı. günün çoğu da ya o programların tekrarı ya da o programlara kadar olan arayı dolduran maç özeti, haber bülteni vs. ile geçiyordu. en nihayetinde socrates çoğunlukla canlı yayın yapmıyor. program konusunda daha özenli olup dengeli bir dağılımla niteliğin önemsendiği bir kanal yapılabilir.
38 favorites - -
türk medyasının başına gelmiş en güzel şeydir. hem dergisi hem de debe'ye giren entry'de söylendiği gibi youtube kanalı. çok uzun zamandır bütün içeriklerini izliyorum, podcast'lerini dinliyorum. bütün isimleri tek tek saymayayım, hepsinin futbol, basketbol, f1 vs. analizlerini dinliyorum okuyorum.

sonra onlara bu kadar alışmışken takımımın bir türkiye kupası maçında yorumcu olarak erman toroğlu veya çocukluk kahramanım feyyaz uçar denk geliyor. diyorum ki bu adam ne anlatıyor. socrates tayfa maçları geometri dersi gibi analiz ederken, eski tip yorumcular ''kaleci birazdan zatürre olacak'' esprisinden öteye gidemiyor.

iyi ki varlar, tek derdim içerikleri çok hızlı tüketiyorum umarım program sayısını arttırırlar.
48 favorites - -
sorununun ana akıma girmekten ziyade metal yorgunluğu olduğunu düşündüğüm oluşum. mehmet demirkol ve emre özcan o kadar tükendi ki alternatiflerini haldır haldır arıyorlar ama bulamıyorlar, bulamayınca da hala haftada en az 3 program yaptırıyorlar ikisine.

emre özcan futboldan anlayan adam, demirkol da bu oluşumu biraz ana akıma çekerek iyi bir ivme yakalattı. ama bu isimlerin 1 tane bile mi alternatifi olmaz? adamlar program çeke çeke 2-3 programda bir kendilerini tekrar etmeye başladılar, zaten konuştukları şeyleri soyluyorlar, bu da yüzlerini eskitiyor ve seyirciyi sıkıyor. zaten izlediğim şeyi niye farklı bir isim altında bir daha izleyeyim ki?

basketbolda bu sorun yok, o ekip en az 4 ay kafa iznine çıkıyor, kaan kural da oyna devam'da farklı şeyler konuşuyor zaten. ama futbol daha devinim halinde, daha aktif bir spor ve ellerinde kilit yorumcu yok. tümer metin de ana akım diye geldi ama tümer ana akımda bile hayvan gibi boş atan bir adamdı, şansal büyüka'yla trt bile çekemedi adamı, can önduygu'ya şimdiden bol şans dilerim. herhangi bir yorum katmıyor, demirkol'la özcan'a alternatif olamıyor. wonderkid dedikleri arhan ata pilavoğlu wannabe'den öteye geçemiyor, onda da bakış açısı eksik, koyamıyor o bakış açısını. bunu iyi kötü bir şekilde koyabilen çok az adam var, demirkol'la özcan'a da alternatif olmazlar hiçbir şart altında. yedek bekle demekten farksız bu.

alternatif bulamıyorlarsa yayın sayısını köklemelerinden ziyade azaltmaları kendi faydalarına olur. özellikle emre özcan'ın stüdyoda yaşaması falan gerekecek bu şartlar altında, adamcağızı transfer döneminde bile salmadılar. kendileri sinemayı sever, burayı da okuyorlar, ratatouille ile kapatalım.

"siz yemeği getirin, ben de perspektifi"

her hafta maç yapılıyor zaten, gereken şey perspektif. onu getirebilen yoksa da boşa program basıp durmayın, tüm izleyenler ezberliyor, bu da sıkıcı bir durum haliyle.
34 favorites - -
Previous / Next (3) - Last Page (209)