oyna devam programında hem demirkol hem de kaan kural,
naim'in başarısını küçümsemiş.
ikilinin savları şu:
kaan kural: bazı sporların popülarite ve yapan sporcunun çokluğu sebebiyle özgül ağırlığı vardır. bu yüzden futbolda başarı halterden üstündür.
mehmet demirkol: başarının tekrarlanabirliğine bakalım, bundan sonraki olimpiyatta halterde 3 altın alırsın ama dünya kupası'nda 3. olamazsın.
tek tek cevap verelim, öncelik demirkol, çünkü kural'ın savı biraz daha kabul edilebilir:
naim, sadece olimpiyat şampiyonu ve altın madalya sahibi değil. salona herkes 3 hakkını bitirdikten sonra çıkıp, sırasıyla olimpiyat ve dünya rekorunu kıran isim ve bunu birkaç yıl cezalı olduktan ve yarışamadıktan sonra, ilk büyük sahnede yapıyor. bunun türkiye'nin halterdeki ilk altını olduğunu da ekleyelim, yani adam sadece başarı elde etmemiş, üstüne arkasından ekol oluşturmuş. "bundan sonraki olimpiyatta halterde 3 altın alırsın" diyorsan, o da naim'in başarısı. ayrıca hala, kilosuna göre en yüksek ağırlık kaldıran insan. bakın dünyada şu an 8 milyar insan var, daha fazlası da yaşayıp ölmüştür. iyi kötü herkes ağırlık kaldırmıştır hayatında. bu adam kilosuna oranla kaldırdığı ağırlık ile bilinen bütün insanların hepsinin üzerinde. dünya rekoru hala orada duruyor, tekniği belli, standardı belli, kır o zaman. 4 senede bir dünya üçüncüsü çıkıyor ya da üçüncülük maçı oynuyor, kimi de türkiye gibi süpriz oluyor, örnek bu dünya kupası'ndaki fas, ama 40 yıldır, sadece türkiye değil, dünyada naim'in rekoruna yaklaşan yok.
naim'in iki kilo fazlası olan
62 kiloda dünya rekoru 183,
61 kiloda 174. naim'in 60 kiloda kırdığı rekora şimdi bir gidin tekrar bakın, ben yazmayayım da kendiniz şaşırın.
kaan kural'a cevaben,
popülarite açısından, soğuk savaş döneminin sonunda, türkler'in dışlandığı hatta asimiliasyona uğradığı komünist bir ülkeden kaçarak türkiye'ye gelmiş, bonservisi bizzat devlet tarafından ödenmiş bir adamın ilk olimpiyatını da milyonlar izledi, takip etti. time dergisine kapak oldu, bütün dünya konuştu, naim halteri kaldırırken ingiliz spiker "come on little man", "come on naim" nidaları atıyordu. bugün dünya üçüncülüğünün görüntüleri hakan şükür var diye kendi ülkende yayınlanmıyor, dünyada bizden başka yayınlayan sadece kore vardır.
sporu yapan çok kişi var konusuna gelirsek, yine halter, spor salonlarını falan katarsak ki halı sahadan daha üst düzey ve daha düzenli bir spor katılımı olduğunu da düşünürsek, hatta hobi olarak değil de, spor olarak yapıldığını göz önüne alırsak, futboldan daha yaygın bir spor, en azından aktif düzenli olarak yapan sporcu sayısı fazla.
uzun lafın kısası seul'deki naim'in başarısı, türk spor tarihinin hala açık ara en büyük başarısıdır, hatta dünya spor tarihinde özel bir yeri vardır, türkiye'nin dünya üçüncülüğü ise dünya spor tarihi açısından gerçekçi olalım önemsizdir. siz küçümseniz de böyledir, küçümsemesenizde. şu yaptığınız yorumun, konunun başlangıcı olan, haklı olarak dalga geçilen rıdvan'ın alperen yorumundan çok da farkı yok. ayrıca duplantis ve bolt örneğiniz de çok kötü olmuş, naim sizin bolt'unuz işte, keşke bulgaristan değil de biz yetiştirmiş olsaydık diye eleştirseniz, hak verirdim.
yorumlar üzerine edit: aktif ve düzenliyi tekrar edeyim. bugün lisanslı futbolcuların çoğu haftada bir maç yapan, antrenman dahi yapmayan insanlar. başka bir açıdan futbolcuların da düzenli ağırlık kaldırdığını da ekleyeyim, onlar da bir halter sporcusu yani. üstüne üstlük halterin binlerce yıllık evrimi var, sportif ve insan vücudunun limitlerine ulaşmak, tarih boyunca ağırlık kaldırmış sporcular açısından futbolun kat be kat ötesinde. bin yıl sonra tarihin en iyi futbolcusu türk olursa, naim'e eşdeğer başarı olur. yine abartarak belirteyim, ağırlık kaldırmak neredeyse her sporcunun yaptığı temel atletik bir spordur, esasen futbol niştir, uzmanlaşmadır.
altta trolün biri daha fazla ağırlık kaldıran var, bu sadece belirli bir stil demiş. arkadaşım, zaten olay o, olimpiyatlara girmiş ve spor standardize edilmiş. yoksa envai çeşit futbol da var, ama bunun standardize edilmiş olanı 11-11 çim sahada oynanan, bunun salon versiyonu, plaj versiyonu, engelli versiyonu var, plastik top mikasa ile oynayan var. mahalle maçında atılan 50 gol rekor kitabına girmiyor. senin bu mantığınla kamyonun altına yatıp, araç üstünden geçtiğinde hız tümseği görevi görüp hoplatan insan da tonluk aracı kaldırmış olur. zaten bütün mevzu belirli standart çerçevesinde en yüksek dereceyi yapmak. belirli standart ile boyutları belirtilmiş kaleye topu sokmak. ne cahil adamlar var yahu, savunacağım diye bir taraflarından argüman uyduruyor. masaya çıkıp tepinsenizde naim'in derecesi orada ve erişilemez durumda.