sivas katliamı için şimdiye kadar yapılmış yürek burkan türkülerdir.
grup yorum/ sivas
yumrukluyorum duvarları, yumrukluyorum kara gecenin bedeni
ellerim kan içinde nehirler taşmış yanaklarımdan
otuz yedi can, otuz yedi gül
çatlamış susuzluktan sivas’ın içinde
döne döne semaha duranlar tutuştu önce
sonra türküler sonra da şiirler çığlıksız düştü türkülerin yanı başına
sivas, sivas yiğitlik midir emanet cana kıymak?
yiğitlik midir bir tutam ışığı kör bıçakla güneşten kopartıp karanlığa kurban etmek?
söyle hangi kitapta vardır elleri kolları bağlıyı yakmak?
var mıdır kardelen akında bir tutam inciyi ateşte tutmak?
böyle garip düştüğüme bakma, böyle mahzun durduğuma
varsın ateşin suskunlukla beslensin
benim de yüreğim gençliğini almış yanına yürür başı dik...
senin de dağların var sivas, senin de dağların
dağlarında şahanların...
gün tutuşur canım, gece tutuşur
yangınlarda tutsak canlar tutuşur
külüm toprak olur, yele karışır,
yürür gelir canlar, yollar tutuşur
sivas ellerinde sazım tutuşur
söz tutuşun canım, türkü tutuşur
teller bizi söyler, diller yarışır
özgürlüğü yazan kalem tutuşur.
canlar can olur da eller tutuşur
dost evinde canım sevda tutuşur
pir sultan’lar ölmez binler yetişir
akar gelir canlar, tarih tutuşur.
moğollar/ ıssızlığın ortasında
bir düş gördüm geçenlerde
görmez olsaydım ah olsaydım
içime şeytan girdi sandım
keşke hiç uyumasaydım
birdenbire
ateş ve duman
feryadı figan
sanki el ele
geliyor habire
üstümüze, üstümüze…
canlar sazlar
kan oldular
kesildi teller
durdu nefesler
ama hala
dimdik ayakta
ayaktalar
çığlık kalleş
sessizlik mi dost
ateş ve duman
hain düşman
ıssızlığın ortasında
ıssızlığın ortasında
edip akbayram/ türküler yanmaz
güneşin ak yüzüne bir duman çöktü
bir türkü çığlıkla ateşe düştü
kuytu bir köşede bir çiçek küstü
büktü yaprağını boynunu büktü
şu sivas'ın elinde sazım çalınmaz
güllerim yandı yüreğim dayanmaz
kararmış yüreğin hiç ışığı olmaz
bilmez misin ki türküler yanmaz
günü gelir sanma hesap sorulmaz
dayanır kapına pir sultan ölmez
şu sivas'ın elinde sazım çalınmaz
güllerim yandı yüreğim dayanmaz
ferhat tunç/ kızılırmak
adını andıkça dilim takılır,
sanki yüreğime bir şey çakılır.
orda semah dönen nara yakılır,
kızılırmak boylarında bir şehir.
aydınlığa karanlıklar yağdırdı,
ruhsatiyi hanesinden kovdurdu,
pir sultan’ı hınzırlara boğdurdu,
kızılırmak boylarında bir şehir
can alıcı kuşlar oraya doldu,
güneş utancından sararıp soldu,
otuz yedi gülü dalından yoldu,
kızılırmak boylarında bir şehir.
güvercinler gide, baykuşlar öte,
ne kışın azala, ne çilen bite,
hafik’ten bu yana, banaz’dan öte,
kızılırmak boylarında bir şehir.
mahsuni şerif-sivas
allah allah dost diyerek
koştuk sivas ellerine
halk türküsü söyleyerek
coştuk sivas ellerinde
dışarda tekbir sesliler
içerde kara yaslılar
tüm sivas'ın suçu yoktur
ama yaktı sivaslılar
madımak'ta şimsek çaktı
alevler göklere çıktı
kime kızdı, kimi yaktı
şaştık sivas ellerinde
dışarda tekbir sesliler
eli sopalı fesliler
müslüman kanı helal mi
ama yaktı sivaslılar
alev kapladı yanımız
hak'ka ulaştı canımız
ateşle yandı tenimiz
taştık sivas ellerinde
dışarda tekbir sesliler
eli kanlı iffetsizler
insan kıyar mı insana
yazık yaktı sivaslılar
devlet baba, devlet baba
ne kötülük ettik sana
döne döne yana yana
piştik sivas ellerinde
mahzuni tekbir sesliler
içerde yanıyor canlar
şeriatın içtiği kanlar
bileniyor tüm insanlar
tüm sivas'ın suçu yoktur
ama yaktı sivaslılar
sivas’tan göklere uçtuk
gönlümüz hak'kı diler
alevlerle kucaklaştı
muhlis'ler nesimi'ler
yıldız daği toz dumanlı
yollarımızı tutmayın
biz bu yolun son yolcusu
siz bizi unutmayın
bu yol çok yolcular gördü
gültekin'ler gülsüm'ler
biz hak'kı severek öldük
sevmeyenler ne bilsinler
verdiğiniz bu duman
sanma ki bizi boğar
bir pir sultan kurban olur
yüz bin mahzuni doğar
yüz bin mahzuni doğar
ateşle kül olaydim/ umuda ezgiler
sen kavga ol ben hasret yüreğine al beni
ateşle kül olaydım o hana gömün beni
temmuz sende nem kaldı acı kederden gayri
madımak’tan ötede türkün ve ronin kaldı
grup kızılırmak / sivas sivas
aman sivas’ın her gün batımında
ateşten bir yıldız doğar
aman biri nergiz biri menekşe
biri tomurcuk gül kokar
tomurcuk gül kokar
bir güvercin gök yüzünde
kanadında yanık sazım
özüm yerde söner ise
arda kalır iki gözüm
kalkın dostlar türkülerle
yürüyecek yolumuz var
bir bahardan bir bahara
hasat bekler yurdumuz var
kucak açtık yeryüzüne
cennet imiz yerde diye
biz ölmedik rüzgar olduk
dost a selam olsun diye
kalkın dostlar türkülerle
yürüyecek yolumuz var
bir bahardan bir bahara
hasat bekler yurdumuz var
türkülerin biri yanık ateş göğe değer mi ki
boyun büküp de dönmeyen
samah can a erer mi ki
hasretime hasret kattın, hasrete
incinsek de incitmeyiz, zulm ile
geldik size, dikensiz bir gül ile
can veririz, can almayız, biz canız
akarsu'lar ile coştum, çağladım
hasret ile yandım, ağladım
nice canlar ile kül oldum, öldüm
can veririz, can almayız, biz canız
pirimi asanlar, doymadı kana
canımı yakanlar, baktı dumana
zulüm yapmaz, insan insana
can veririz, can almayız, biz canız
nesimiler ölmez gafil, aldandın
mazlumlar ardından gelmez mi sandın
akarsu'lar coştu, birden bulandın
can veririz, can almayız, biz canız
canımı yaktınız, kanlı sivas'ta
gülemem, ağlarım, şu gönlüm yasta
canım feda olsun, pir sultan dosta
can veririz, can almayız, biz canız
bizi yakıp, duman duman, baktınız
yetmedi mi, bir de alkış tuttunuz
sonra birer masum olup çıktınız
can veririz, can almayız, biz canız