senelik kârindan çalisanlarina okkali miktarda prim^* dagitan bir sirkette çalisiyorlarsa yaptiklari davranisin rasyonelligine sasilmamasi gereken insanciklardir.

en sevdiğim elemanlarım. "bir de şirketin malı deniz, yemeyen domuz" adamcıkları vardır ki, nicesi bir sabah geldiğinde anahtarının artık ofisin kapısını açmadığını farketmiş, kös kös evine dönmüştür.

hainliğin lüzumu yok, evlatlarım. "patron bok gibi kazanıyor, biz sabit maaşa talim ediyoruz. öyleyse, oradan, buradan tırtıklayalım, anamızın ak sütü gibi helaldir." modundaysanız, sizlerin yalnızca kâra ortak olduğunuzu, iyi günde, kötü günde, ben kazanmıyor bile olsam, aksatmadan maaşınızı ödediğimi hatırlatırım.

kaptan, benim. bu işi hiç yoktan ben yarattım, dolayısıyla en çok parayı ben kazanacağım. ama, biz bir teknedeyiz. bu teknenin dibini delmeye kalkan sadece bana zarar vermekle de kalmaz, o beğenmediğiniz gözümün nuru "tasarruf ediyorum adamcıkları" dahil, bu şirketten ekmek yiyen herkese zarar verir. hiç acımam, harcarım.

imza: patron/#6096929

birisi sonradan yönetici olmuş ya da kendi geçmişinde yöneticilik yaparken bunu iyi bir eğitime yaslamamışsa, şirket-içi eğitim/seminerlerde total quality management mefhumunu öğrenince çılgına döner, dört elle sarılır. ilk uygulama ise a4 israfı meselesidir.

şu meşum a4'ler gider kalemleri içerisinde devede kulaktır. peki neden ilk uygulama a4 israfı olur.

tqm eğitimlerinde mutlaka case gösteriyorlardır. bunlardan eminim en yaygın olanı da abd'deki bir şirketin "sadece a4 kullanımını azaltarak" ne kadar da kâr ettiği olmalı. benim senaryom bu. havayolu şirketi sadece kahvaltıda verdiği zeytin adetini azaltarak... geyiği mukabilinde.

sop rasyonalizasyonu emek-kadro-bitçe-irade-patronal desteği istediğinden hakikî çözümler üretilemiyor. yönetici de bir işe yaradığını hissetmek ve hissettirmek için veriyor kendisni a4'e.

denilebilir ki, çakma yöneticilerin psişik bir tutkuyla bağlandığı falliklerdir a4'ler.

(bkz: popülariteyi seviyorum itiraf ediyorum adamcıkları)^*

bunlardan burger king & mcdonalds'da çalışanları bazen vurmak istiyorum, koca koca menu alıyorum 1 yazıyla bir adet peçete veriyor. yavrum, oğlum ben burda 8.5 ytl ödemişim öyle genişim yani. e sen tutmuş bir peçete veriyorsun sonra ben sana somurtuyorum. hatta mayonez istemssen koymayan çalışanlara bayılıyorum, "ya mayonez sivilce yapıyo hem" falan diycekler neredeyse. hatırlarsanız bunların patronları bir ara işi oha'lığa vurmuş verilen ekstra ketçaptan falan para almaya çalışmışlardı, dövdüm.

kavramları, jargonları ve yaşananları popüler kimlikle, bozuk ağızla, içi fazlasıyla boş olan cümlelerle yüzeyselleştiren susercik^* kadar adamcıktır, kadıncıktır, acınasıdır, maldır, manyaktır.^*

ofisteki bilgisayarindan butun gun internette, internetin en geyik sitelerinde sorf yapanlarin az bi susmasi gereken konudur. sonuna bir "artik" da yakisir bu cumlenin. "mina koyim" de yakisir ama, bana yakismaz.

adam koymus onune bilgisayarini cillop gibi, cekmis internet baglantini da butun gun gezip tozasin nette diye, bi kisitlama da getirmemis; ustelik arkasindan sovup duruyorsun o baglanti uzerinden. freelancer degilsin bi sey degilsin, bi de ustune para da veriyor lan. sanmiyorum ki ise girmeden patron geldi yalvardi "sikini tasagini yalayayim gel benimle calis!" diye. ayni sekilde istifa edildiginde "sikini tasagini yalayayim beni birakma!" diyecegini de sanmiyorum; bu kadar issiz varken. anti-konformist olayim derken, dik alasi olmayalim. dokunmayan yilan bin yasiyor; sutunden de faydalaniyorsun. sonra da "ama bu tisliyor! pis yilan!" diyorsun. yirim ben seni.

bi de isin bi komik kismi var ki, o da "blablabla dusunemem." ekolu. hahah, dusunulenler paylasilirdi eskiden burada, simdi dusunulmeyenler aktariliyor. hahahah yarmisiz canlar. ben kacirmisim arada.

emege saygi pls ltf tsk optm platformu temsilcisi radioheadbanger

tam da 1 mayısta alanlarda değil de plazada olup, işçinin yanında olduğunu bas bas bağırmaktan ve kapitalizme karşı patron yiyelim kapmanyası başlatmaktan yana olmayan adamcıklardır. ha plazada olursun, alanlarda olursun, nerede olursan olursun ama için dışın bir olur, plazada olmak zorundasındır ama fikrin ile hürsündür, soldasındır, sağdasındır, ahlakınla varsındır o ayrı. am sik göt orospu taşşak...

sevdigi bir sirkette calisan, tasarruf ettigine gore cevre bilincine de sahip, muhtemelen mutlu insanlardir bunlar. kiskananlari olacaktir elbet.

firmayi du$unuyorum optimizasyona gidiyorum personelleri, maddi manevi her turlu haklari yendigi halde bunu yapiyorlarsa kraldan cok kralci oluyorlar, sikildiklerinin bilincine varamiyorlar demektir.

bir a4 kazanayim derken kendi emegini, insanligini, sosyal hayatini patron kaprisine veren ki$inin milli servete verdigi zarar cok daha buyuktur. kendisinden vermektedir cunku.

bunun yaninda, hakkinin gaspedildigini du$unen personelin "firmayi ozellikle zarara sokarim kagit ucagimi ucururum" demesi kendi degerlerinden odun vermesi demektir. o ucan ucak masanin ustune konduktan sonra pkk gidip orman yaktiginda "vay $erefsizler" deme hakki pek yoktur cunku.

sisteme carka kar$iysan ofis malzemesinin mahvettigi gezegenin ne sucu var.. gozun acik olsun, daha iyi i$ buldugunda aninda sat git firmayi. verilecek en buyuk zarar budur.