sineklerin tanrısı tiyatro oyunu
Next (2) - Last Page (2)

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

william golding'in nobel edebiyat ödüllü romanı sineklerin tanrısı avrupa'da ve türkiye'de ilk kez ny theatre academy tarafından ekim ayı itibariyle profilo kültür merkezi'nde sahnede.

genç bir kadroya sahip olan akademinin guguk kuşu , fareler ve insanlar , hayvan çiftliği gibi zor oyunların üstesinden gelmiş olmaları beklentiyi yükseltirken, harika bir seyir olacağına dair heyecanlandıran ipuçları da barındırıyor.

biletler için tık
4 favorites - -
sineklerin tanrısı 1. video için
tık

2. video için tık tık
2 favorites - -
haftasonu gidip izledim. vasat bir gösteri oldu benim için.

bir kere sahne çok ufaktı. dolayısıyla bu ufak sahne, ada ortamını, ormanı vs... yansıtmaktan çok uzak kalmış. ışık oyunlarıyla, seslerle ve müzikle ambiyans arttırılmaya çalışılmış ama pek etkili olduğunu söyleyemem.

ekip oldukça genç. birkaçı oynadığı karakteri çok iyi yansıttı. diğerleri de fena değildi ama akılda kalıcı bir performans sergilemedi. hepsine başarılar.

hafta sonu yapacak daha iyi bir işiniz yoksa, gidip izleyebilirsiniz. değişiklik olur hem.
0 favorites - -
genç bir ekibin ele aldığı oyun, bir takım teknik sorunlara ve tekste rağmen gayet iyi çıkmış.

oyuncular ellerinden geleni sahnede yapıyor.

dekor ortalamanın altında kalmış fakat müzik ve ışıklar harikaydı.

oyunda ateş yerine ışık çubukları kullanmaları çok kötü olmuş bunun gibi birkaç ayrıntı daha izleyiciyi oyundan uzaklaştırabiliyor.

kitabın anlattığı durum uyarlamada tam olarak geçmiyor. özellikle ilk perde, konu anlatımında aşırı zayıf kalmış.
finalininde kitaptan farklı bitmesi kitabın anlattığı duruma yine ters düşen öğelerden biri bana göre.

böyle bir klâsik eser sahnede es geçilmemeli.
2 favorites - -
tek kelimeyle zaman kaybi. yetenekli cocuklarin seyircisine en ufak bir saygisi olmayan hocalari tarafindan harcanmis oldugunun resmi. klasik ve yüksek potansiyele sahip bir metnin sahne üzerinde hic edilmesi; yazik...
0 favorites - -
sineklerin tanrısı çok büyük bir roman ve çocuklar üzerinden insanı anlatıyor.
oyunu da ne olursa olsun iyidir.
gidilmelidir.
1 favorites - -
genc olmalarina ragmen sahne hakimiyetlerini gayet iyi sagladiklarini dusundugum ekibin william golding'in ayni isimli kitaptan uyarlama oyunu.
benim izledigim sahne de maalesef oyun dekoruna gore kucuk kaldi. ama en buyuk problem muziklerin sesinin duzgun ayarlanamamasi dolayisiyla bazi sahnelerde oyuncularin sesini bastirmasiydi.
ozellikle simon karakterini canlandiran gencin performansini cok begendigimi soyleyebilirim.
hepsini guzel yerlerde gorecegimize inaniyorum.
0 favorites - -
bu aksam adana buyuksehir belediyesi tiyatro salonunda gosterimi olacak olan oyundur.

pazar günü için güzel bir kapanis etkinligi olacagini dusunuyorum.
0 favorites - -
meb şura salonunda ikinci gösterimini izlediğimiz aynı adlı kitaptan tiyatroya uyarlanan iki perdelik oyun. oyuncular tabi ki çocuk etkisi vermesi için oldukça gençler. buna rağmen iyi olduklarını düşünüyorum. birkaç ufak dil sürçmesi dışında hatasız oynadılar. domuzcuk ve simon’ın rolünün biraz daha parladığını hissettim izlerken. metin biraz farklılaştırılabilirdi belki, kitapla çok paralel gitmiş. diyaloglar bile aynıydı neredeyse. kitabı okuduğum için duygunun bana geçmesi daha kolay oldu ama okumayan izleyiciler ne hissetti bilemiyorum. sahne, dekor ve ışık kullanımı güzel fakat o club tarzı ışıklara epilepsi uyarısı getirilmeli bence. ateşin olduğu sahnelerde dumanı niye o kadar az kullandıklarını da anlamadım.

sonuç olarak şans verilmesi gereken bir oyun, gidin izleyin derim.
0 favorites - -
dün akşam ankara meb şura'da temsili yapılan tiyatro oyunu.

ilk yarısı çocuk oyunu gibi ilerleyen ve yapmacık-basit diyalogları ile sıkıcı geçeceği izlenimi uyandıran oyun, ikinci perdede biraz toparlanır gibi oldu ancak genel olarak bekleneni vermekten uzak kaldı, vasatı aşamadı.

meb şura'nın büyük bir salon olmasından ve akustiğinin çok da tiyatro oyunlarına müsait olmamasından olsa gerek sahne tepeden sarkıtılmış on kadar mikrofonla donatılmıştı. oyuncuların çocuk sayılabilecek yaşta olmaları nedeniyle seslerinin güçlü olmaması da buna zorlamış olabilir ancak bu oyun vesilesiyle mikrofonun tiyatroda kullanılmaması gerektiğini bir kez daha görmüş olduk. çünkü mikrofon dublaj yapılıyormuş gibi bir hava yaratıyor, sahiciliği öldürüyor, izleyiciyi oyuna yabancılaştırıyor.

öne çıkan çarpıcı bir performans olmamakla birlikte oyuncular ellerinden geleni yaptılar, canla başla rollerinin hakkını vermeye çalıştılar. ancak dekor daha yaratıcı olabilirdi. ateş, duman, yağmur, gök gürültüsü, deniz sesi gibi atmosfer yaratacak detaylar oldukça yetersizdi. bir önceki sahnede yağmurun yağdığını oyunculardan biri söyleyince anladık mesela. ateş, kayaların arkasında bir ara cılız bir kızıllık olarak gösterildi. ışık oyunlarıyla gürül gürül yanan ateş görseli yapabilmek zor olmasa gerek. dolayısıyla oyunun ışık ve ses konusunda yetersiz olduğunu söyleyebiliriz. kullanılan sloganlar ve yer yer yapılan dans kareografileri kulağa ve göze hitap ediyor fakat ışık, ses ve müziğin etkili kullanımıyla gerilim dozu yüksek çok daha güçlü bir oyun çıkabilirmiş diye hayıflanarak çıkıyorsunuz oyundan.

oyun, sineklerin tanrısı romanındaki mesajları seyirciye geçirmekte başarılıydı. adaya bırakılan bir grup çocuğun uyum içinde birlik halinde iken bir müddet sonra yetişkinlerin dünyasında olduğu gibi güç, otorite, hegemonya savaşına girmelerini ve bir aşamadan sonra vahşileşerek kan dökücü canavarlar haline dönüşmelerini aktaran hikaye, içindeki pek çok mesajla birlikte başarıyla aktarılabilmiş.

hissettirdiklerine kısaca değinecek olursak;
-güçlü olanlar zeki olmamalarına karşın birlikte hareket ederek zorbalıkla liderliği ele geçirirler ve diğerlerini ürkütüp korkutarak kendilerine itaate zorlarlar.
-ne güçlü ne de zeki olanlar, zorbaya uyum sağlamakta ve köpekleşmekte zorlanmazlar, hatta zayıflara eziyet etmede halay başı olurlar.
-güçsüz ama vicdanlı olanlar, birlikte huzurlu yaşamak ve hayatta kalmak için kuralların olması gerektiği vurgusunu yapar, ilkeleri öne çıkarırlar.
-iktidarı ele geçiren zorbalar, önce kişi kültü yaratırlar. (sonuçta, domuzu öldüren doğal liderdir ve dokunulmazdır.)
-sonra da kitleleri uyutmak için saçma sapan da olsa iman edilmesi gereken bir inanç-totem yaratırlar.
-inancı diri tutmak için sürekli tekrarlanan sloganlar üretirler. konuşmalar düşüncesiz duygulardan ve bol hamasetten ibarettir. böylelikle zihinler iğdiş edilir ve düşüncesiz bağlılıklar yaratılır.
-ve tabi otoriter yönetimlerin en büyük manipülasyon aracı dış tehdit vurgusu gelir ardından. kitlelerin içeride liderin eteği dibinde toplanması için dışarıda yok edici bir canavarın kendilerini parçalamak üzere pusuya yattığını düşünmeleri gerekir.
-sisteme uyanlar, dayatılan gerçekliği içselleştirmeleri sağlanarak karakter aşınmasına tabi tutulurken insan olarak kalmak isteyen, asıl canavarın içeride olduğunu söyleyen ve haktan, adaletten taviz vermek istemeyenler "canavar onların kılığına girerek içimize sızmaya çalıştı" gibi söylemlerle hainleştirilerek veya hiç sebep gösterilmeden keyfi şekilde eziyet edilerek ortadan kaldırılırlar...
5 favorites - -
Next (2) - Last Page (2)