yeni çıkan
sherlock holmes oyunu. dün başladığım oyunda 6 vakanın ilk ikisini bitirdikten sonra genel bir bahsedeyim dedim. öncelikle oyunun kendisinden bahsedecek olursak, oyun çok güzel ve özellikle kendisinden önce gelen oyunları düşünürsek büyük ilerleme kat etmiş. oyunun artıları:
+vakalar cidden ilgi çekici, her olaya merakla başlıyorsunuz,
+deduction yaptığımız kısım, yani sherlock'un beynine girip ipuçlarını birbirlerine bağladığımız kısım enfes olmuş.
+sorgulama sırasında tıpkı film ve dizideki gibi ince detayları sherlock'un gözünden görmemiz muazzam.
+diyaloglar çok keyifli.
+grafikler sırıtmıyor.
+her olayın birden çok sonu var, her oynayışta bambaşka sonuçlara ulaşılabilir.
tabi eksi yanları da var:
-her konuşmaya ya da bir olaya girdiğimizde çıkan yükleme ekranları ve kısa da sürmüyorlar. oyundan en çok soğutan kısmı buydu.
-bir yerden farklı bir yere gitmek çok uzun sürüyor. yolculuk vaktini casebook ya da deduction ile geçirebiliyoruz ama bunları zaten olaylar esnasında yaptığımız için yolculuk sahneleri gereksiz oluyor. abartmıyorum 1 saatlik oyunumun 15 dakikası kesinlikle buna gitmiştir.
-sorgulamada detayları görmek güzel ama kaç tane detay olduğunu söylemeleri vs. oyuncuya bir şey bırakmıyor.
-hakeza ipucu ararken nereye bakman gerektiğini söylemesi bile keyif kaçırıcı
edit: o kasma olayı sistem kaynaklıymış. bizim ihtiyarın zaten nasıl çalıştırdığına şaşırmıştım.
bu yüzden güzel ama bolca eksiği olan bir oyun. yeni nesil oyun motoruna geçmelerindeki ilk bocalama olsa gerek. özellikle bundan sonraki oyunda harika bir iş çıkaracaklarını ummaktayım. biraz da vakalardan bahsedeyim:
---
spoiler ---
the fate of black peter: eski bir kaptanın cinayetini inceliyoruz. biraz oyuna hazırlık tadında ve aşağı yukarı herkesin aynı sonuca ulaştığı bir bölüm. sherlock'un denizci aksanı oldukça keyifli. watson bu macerada yanımızda değil. ki olsa da bir işe yaramıyor zaten ama insan yalnız hissediyor be. sherlock holmes de olsak insanız.
riddle on the rails: 2 bölüm oynadım ancak bu bölümün hikayesine resmen bayıldım. beklediğiniz trenin sesini duyarsınız, ışığın size geldiğini görürsünüz ancak tren gelmez ve aniden toz olur ve ortadan kaybolur. öğrenilen her ipucu daha da meraklandırıyor. her ne kadar sonunda yanlış karar verip meksikalıları günah keçisi yaptığım için azıcık yüzüm kızarsa da sherlock'u vurmaya kalktıklarında verdiğim kararın bence doğru olduğunu düşündüm.
blood bath: 3. bölüm biraz daha mistik, mitolojik bir bölümdü. arkeologlar, ticaret adamları derken gereksiz bulduğum bir labirent puzzle'ı bulunmakta. mithras'ın bıçağını alabilmek için çok gereksiz atraksiyonlara giriyoruz. tabi bölümün sonunda hamam sahibine aşırı sinir olduğum için katil bu piç dedim ama adamı yok yere daracağına yolladığıma eminim.
the abbey grange affair: bildiğimiz klasik bir aşk cinayeti. olayı daha oyunun başında çözüyorsunuz zaten. sanırım ilk 4 bölüm içindeki en zayıf hikaye. ancak toby ile koku izinin peşine düşmek oldukça keyifliydi.
the kew gardens drama: doğrusu tahmin ettiğimden çok daha farklı bir sona sahip bir hikayeydi. bu hikayeyle suçu başkasına yıkıp oyunu erkenden bitirmek mümkünmüş ancak eğer erkenden rakip botanikçileri katil yaptığımızda vakanın sonundaki duygusal anları haliyle kaçırmış olacağız ve cinayetin üzerindeki gizem de kalkmamış olacaktı tabi. bu hikaye "3 karakterle nasıl duygusal ve dolu bir polisiye yazılır" sorusunun cevabı olarak gösterilebilir. kesinlikle en iyi hikayelerden birisi. en azından itiraf edeyim, aşk cinayeti beklerken çok ters hamleler yedim.
son bölümle ilgili düşüncelerimi de oynadıktan sonra editlerim.
---
spoiler ---