bu ayni zamanda sevgili ya da eski sevgili dediğiniz kişilerin ele gelmesi bakimindan, başkalarına tutacak yerler vermek demek büyük ölçüde. kirilacak yerlerini mi gösterdiğin, tutulacak yerlere mi işaret ettiğin ayri ayri hicran. herşey anlatilmak için yaşaniyorlu, olmadi ben böyle yaşiyorumlu türkülere kenardan tempo tutanlar da var. bir tür yer göstericilik hali anlayacağın bu. kuşkusuz konuştuğunuz kişilere oturacak yer açmaya çalışan, kalici duygulari hangi yataklarda ne şekilde akıtmak istediğinle ilgili yanlari da var. büyük bir bölümünün kendi öfkesine tutunan ve tutunacak öfkesinden başka şeyi olmayan, kalmayan kadinlar ve erkekler tarafından yapiliyor olması da şaşırtıcı değil. kendi öfkesine tutunan birinin nasil taninmayacak ya da en taninacak hallere geldiğini ya da tersinden hakkında konuşulan kişilerin nasıl tanınmayacak ya da tanıdık vaziyetlere girdiğini ise bütün şarkilar seni söylerden tanidik bulursunuz. kuşkusuz böyle bir ajitasyon vasitasiyla gerçekliği kirarak, çarpitarak ve muhtemelen konuşulan duvarlardaki yankilarina baka baka yeniden kurmak sanildiği gibi açıklık değildir, onun adi başkadir.
ama şarki demişken, bu konuşma halleri daha çok şeye benziyor, neye benziyor, müzisyenlerin reharm dedikleri şeye benziyor. bir şarkiyi yeniden yazmak, akorlarini değiştirmek, ritmini bozmak gibi düşün. bir ilişkiyi de yeniden tanımlamak, başkaları nezdinde yeniden akord etme hali, iki kişiyle söylenemeyen şarkiyi bozarak, başka şarkilara benzeterek, tek başina yeniden kurgulama çabası, onun arayişi ve temelde, belki çok temelde bir kendini koruma, başkaları için, hayat nezdinde, yazili olmayan kanunlar namina eller yukari! masumiyetine kanit bulma arayişi ve en çok bu nedenle bir kendini koruma çabası gibi... nitekim bu kurgusal durumları açıklık ve gerçeklik olarak niteleyen ve ilişkileri boyunca kendine yeni bir tarih kurmaya çalişanlar sadece bu korunma, kendini koruma ve geleceğe, çoğu zaman ayni anda yaşanan başka ilişkilere sağ salim devretme çabasi nedeniyle şefkatle karşilanabilir belki.
kuşkusuz şefkatin de en az sevgi ya da nefret kadar güçlü bir duygu olduğunu bilen bütün peygamberlerin, körkütük öfkeler, çözülmeler, gelgitler karşisinda, duygularinin nefrete dönüşmemesi için şefkate yatirim yapmaları da böylece anlaşılır oluyor. burada bir kez daha isa mesih'i sevgiyle, muhabbetle aniyoruz. hakkinda konuşulan, konuşulandan uzak kalmaya çalişan bütün sevgililer, eski sevgililer ve muhipleri terakki cemiyetleri için telakki namina geliyor: jesus christ is love, love is jesus christ, fuck me jesus, jesus fuck me... (ecnebi güneyli alkişli giderek artan gospel tempolu)
atıp tutmadan, kötülemeden gayrı durumlarda çok rahat en büyük kusurları bu olsun yahu diyebilirim ben.. yani elbette vıcık vıcık özel hayat bırakmama ucunda salınmazsa; o uçta biri 31 olsa çekilmeyecek insan kategorisinde zaten.. en azından gizli işler peşinde değillerdir bunu görüyor, repliyorum.. bu adamlar bir şekilde ilişkinizi, sizi sahipleniyorlardır.. polyannaya domalık gezebilme derecedeyim gibi geliyor böyle şeyler söylediğimde ama sahiden öyle bak.. herşeyin en iyi biliri, sevdiği kadına/adama edep yeri muamelesi yapan samimiyetsiz ahlaksız ahlakçı insanlardan farklı olarak; sikerim sağı solu ben seviyorum bu adamı/kadını, hiçbir şey de bundan mühim değil diyorlardır belki.. sallamıyorlardır başkalarını.. sizle ilgili yoğun ve hatta içinden taşan duygulara sahiptir..
bir de açıkçası buna tecrübe diyorlar, yeterince efendi adam yerine piç olanı tercih etmiş bir insanım, sizin hakkınızda, ilişkiniz hakkında kimse ile "konuşmayan" (ilişkinizden-sizden çevresindeki insanlara bahsetmeyen) sevgiliden pek öyle hayır gelmez.. neden saklasın ki normal bir insan ilişkisini, neden böyle manyakça sussun ki? kesin aldatıyordur; aldatmıyorsa meyillidir (potansiyelini koruma merağındadır, kısmetini kapamıyordur aklınca yarrak kafalı); meyili yoksa ilişkinin sorumluluğunu taşıyabilecek götte bir adam değildir, götsüzdür.. ve bu insan size gereksiz zaman-güven kaybettirir, yıpratır, yorar, üzer..
ama bu konuşan adam/kadın sevgilisi için "benim(le)" diyordur bak.. bu iyi bişey.. götü yiyordur sevmeye, bunu taşımaya.. bir sürü adamım diye gezen götsüz dansöz biliyorum sevgilisi çok özeli olduğundan kimseye söylemeyen; sevgilisi özel diğer kadınlar/adamlar önemsiz olduğundan sevgilisini önüne gelenle düşüp kalkarak özelleştiren, ona en özel boynuzları takan..
sevgili ile ilgili konuşmak candır ondan, bakmayın siz bu özelleşme ayaklarına...
aşağılık ve kompleksli olanlardır... eğer ben seni seviyorsam bre canan, senin isminin, benim başkalarına sunduğum aciz cümlelerde tamamlayıcı görev taşımasına ne gerek war; oyuncağı mısın dilimin, gösterişi misin sevdamın ?
bu bahsediciler genelde; "bir insanı seviyor olmak" gibi bir artı puanla, "onu sevdim sizi de sevebilir miyim" türü kapılar açmaya çalışırlar, yaparlar biliyorum...
bazen birisini oyle seversin oyle
buyusune kapilirsin ki her an her sey onu sana hatirlatir. diline engel olamazsin, sagda solda konusmak elbette kotu laflar sarfetmek anlaminda olmamali.
burger kingin onunden gecerken hatice/mustafa en cok fish royal sever ahh demek, ya da biriyle sohbet ederken lafi donup dolastitip sevdicege getirmek de olabilir. amac uzakta ya da yaninda olmayan sevgiliyi anmaktir, zaman zaman bilinc altidir.
ama bu durum bazan de sadece
dilin kemigi yok olgusundan kaynaklaniyor olabilir. herhangi bir art niyet olmadan yani?
-abla beni hiç anlamak istemiyor.
-sevdiği kişi hakkında sağda solda konuş anlar.
çok sevdiğinden de konuşabilir insan sevdiği kişi hakkında. aklını onu düşünmekten alamaz her fırsatta sıkıştırır araya kalbin, beynin dile yansımasıdır belkide bilemedim...
büyük ihtimalle hala canı yandığı için konuşan insandır.
ya kizlar konusuuuuuur nokta.