geçen gün arkadaşlarla toplandık çay kahve eşliğinde hukuk sitemini tartışıyorduk. hukuk sitemini yere vurdular. şöyle kötü, böyle dandik. konu döndü dolaştı şeriata geldi. ben şeriatı savunmaya başlayınca şeriatı yer edip hukuk sistemimizin mükemmeliyetinden bahsettiler. oynak adamlar.
ben cafede, herkesin içinde ayağa kalkıp "şeriat zorunluluk değil ihtiyaçtır oynak pezevenkler" diye bağırdım. herkes bana bakıyordu. herkesin gözünün içine iman gücünün ateşiyle bakıp yerime oturdum. sonra konuşmaya başladım.
-kesinlikle ihtiyaçtır. şuan hukuk sistemi yozlaşmaktadır. şeriatı getirecek yönetim bunlar değil. her hükümet kendine göre hukukla oynar. olan bu sadece... dini kavramış, modern din adamları yetiştiğinde şeriatta gelecek.
aradan bir kendini bilmez zıplayıp kadınları sordu, istediğini giyemeyecek.
-varsın giymesin. hanginiz bir sütun bacak görüp hayran hayran bakmıyorsunuz ya da hanginiz bir kızla konuşurken gözü eğer varsa göğüs dekoltesine kaymıyor. nefs bu... normal. açık seçik giyinim insanda uyandırdığı şeyin sonu sekse gider. düşündürür. bu giyimin doğallığını savunmak zinaya yol vermek demektir. çünkü insan doğası bu giyime alıştıkça rahatlığa alışır. daha çok açar. daha çok yakınlaşır. daha çok daha çok derken düzüşmek doğallaşır. günahtır. herkes kendi günahını çeker ama ergenlik dönemindeki çocuklar rahat çevrede büyürse dindar bile olsa bi yerden sonra şehvet duygularına engel olamaz. bu nedenle zaten açık giyim zinaya davettir. siz hiç gençliğinizde dar bir kot giymiş güzel kalçalı bir kadının ardından baka kalmazdınız mı? kaldınız. gecelerce o götü düşünmediniz mi? düşündünüz. kirli zihinler yetişti sonra. paranız olsa karıya gidersiniz. o kadar düştünüz amına koyayım. bunları da geçtim. ortam rahatladıkça giyim kıyafet furyası açılıyor. önceden taytetek altına falan giyilen bir şey iken şimdi tayt giyip am göt ortada dışarı çıkan yoldan çıkmışlar var. hele bir de bunun incelerini giyenler var ki allah muhafaza. yani kapanmay güzeldir. müslümanım deyip günahtan sakınmak gibi bir gayret varsa bu olmalıdır.
sözlerimi bitirdiğimde masadakilerin çoğu bana kızgındı. dallamanın biri: peki hırsızlık yapanın kolunu kesme cezası nedir? ben karşıyım.
- lan öküz müsün oğlum? her hırsızın kolunu kesecek halleri yok ya. on defa yirmi defa hırsızlık yapan adamın elin değil boynu kesilse acımam. ihtiyaçtan yapanın koluda kesilmez. onu tanıyanların, yardım etmeyip iş yermeyenlerin yüzüne tükürülür. sen hümanistsin di mi? bunu savunuyorsun. ey hümanist kardeşim abdullah öcalan'ın idam edilmesini ister miydin? isterdin mal gibi kafa sallamana gerek yok. biliyorum. ee nerde hümanizm? nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir. caydırı cezalar şart yani kardeşim ama hak edene. şuanki sistemde bu yapılıyor mu? kimisine bazen... adalet islamda akrdeşlerim, eşitlik islamda...
sonunda masadan kalkıp yatsı namazını kılmaya camiye gidip geceyi sona erdirdik.
mecburi tanım: doğru önermedir.